Romanın ilk cümlesi, dört mevsime sığan hikâyesi.sevgi arayışını şöyle özetliyor "Birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi. İçimdeki sıkıntı eridi".Bu arayışın arkasında C nin dünyaya bakışının özeti vardır… Ne var ki, hikâye süresince iki aşk ilişkisi etrafında yakınlaştığımız C onu bir türlü
Dış görünüş çoğu kez yansıtmaz içinin ne olduğunu.
Oysa dünya hâlâ süslerle avunup aldanıyor.
Hukuku ele alalım: duruşmada en yoz, en çürük dava bile,
Etkili bir ses ve sözcüklerle kötülüğü gizlemiyor mu?
Dinde de böyle: bir bilgiç ortaya çıkar,
İğrenç bir günahı kutsar,
Buna da kendine göre, kutsal kitapta bir dayanak arar;
İşin
Akupunkturda iğneler nasıl etki ediyor?
İnsanlar tarih boyunca bir ağrıyı gidermek için sivri şeylerle, sıcak suyla,
kızgın demirle, bir başka ağrıyı uygulama tekniğini kullanmışlardır.
Akupunktur muhtemelen taş devrinde doğmuş, sivri çakmak taşları tedavi
amacıyla kullanılmışlardır. Geçen zaman içinde kemik, bambu ve madeni
iğneler, çakmak
Stockholm sendromu, bir rehine veya istismar kurbanının, kendisini rehin alan veya istismar eden kişiyle duygusal bir bağ kurduğu psikolojik bir durumdur.
Bu terim, ilk kez 1973 yılında Stockholm'de yaşanan bir banka soygunu sırasında, rehinelerin soygunculara karşı geliştirdiği sempati ve savunma duygularından türetilmiştir.
Bu sendrom,
Burada her aile Vater’in kulu kölesi olmuş. Hepsi de öküzler gibi çalışıp, Yahudiler gibi de para biriktiriyorlar. Diyelim ki Vater birkaç gulden biriktirdi, kendi sanatını ya da toprağını büyük oğluna bırakmayı düşünür hemen. Bu nedenle de kızı çeyiz parası yerine hava alır, çeyizi olmadığı için de zavallıcık koca bulamaz. Küçük oğlana gelince,
«Yazar Jim Rohn, "İnsan en çok zaman geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır," der. İnsanın düşünce ve davranışları iletişim ve etkileşim içinde olduğu diğer insanlardan etkilenir. Dolayısıyla sosyal medyada sıklıkla gördüğümüz insanların söyledikleri ve yaptıkları da üzerimizde epey etkili… Orada kimi takip ettiğimiz, kimlerin yaşamına tanıklık ettiğimiz, hangi doğruları ve değerleri kabul ettiğimiz biz pek farkında olmadan yaşam yolculuğumuzu etkiliyor. Bu sebeple sayısız içeriğin olduğu bu ortamda kişinin "seçim yapabilme becerisi" geliştirmesi önemli görünüyor. Telefonunu eline aldığında kimi görmek istiyorsun? Bu kişi neyi, nasıl yapıyor? Bunları görmek seni daha iyi bir insana dönüştürüyor mu; yoksa daha kaygılı, daha umutsuz ya da daha boşvermiş biri mi oluyorsun?»
Ahmed İzzet Paşa başkanlığındaki İstanbul heyeti, 5 Aralık 1920'de Bilecik'te Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları ile görüştü. Ancak Mustafa Kemal Paşa'nın, İstanbul Hükümeti temsilcilerine karşı tutumu çok sert olmuştu. Gerçekten ilk karşılaştıkları vakit Mustafa Kemal Paşa kendisini Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükümeti Reisi" olarak takdim ettikten sonra onlara "Kimlerle müşerref oluyorum" dedi. Bu durumdan belki de biraz şaşırmış olan İstanbul heyeti, kendilerinin kim olduklarını izaha kalkışınca Mustafa Kemal Paşa, bu defa da, "İstanbul'da bir hükümet ve kendilerini o hükümetin ricali olarak tanımadığını", bundan dolayı da "Memleket meseleleri üzerinde konuşma yetkileri olamayacağını söyledi ve isteklerine aykırı olarak onları Ankara'ya götürdü, fakat bu kişilerin, "Yabancıların baskısından kurtulmak üzere Anadolu'ya sığındıklarını; "Memleketin hayır ve selametine daha verimli ve etkili bir surette çalışmak üzere" Kuva-yı Milliye'ye katıldıklarını ilan etti. Halbuki onlar bunu istememekte idiler.
Eskiden İnternetin bu kadar yaygın olmadığı dönemlerde mektupların ve makalelerin birer mermi misali hasma doğru atıldığı bilinir. Bazı yazarlar deyim yerindeyse ekmeğini mürekkeple kağıdın birleşmesinden çıkarır. Misal Peyami Safa... Türk edebiyatının kıymetli ismi Safa Nazım Hikmet'le söz dalaşına girer. Ama bu düelloda Nazım Hikmet, Namık