Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Ve hep seveceğim beynim ve tenim var oldukça bu dünyada
Pırıl pırıl olanı, her zaman bir güz diriliğinde
Değişmez ve değişken olanı sonsuzca...
Yokluğun buz gibi soğuk
Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... 'Üşüme' diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... 'Özledim' deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna,
Rahmetli Abdürrahim Karakoç anlatmıştı, Mihriban meselesinden bahsederken: "Çok sevdim, çok sevdi, nasip değilmiş, olmadı. O bir şehirde yaşardı, ben bir şehirde yaşardım. O bana mektuplar yazardı. Ben ona mektup yazamazdım. Ayıptır, elin kızının evine mektup mu gönderilirmiş? Yaşadığı şehirde bir gazete çıkardı; ben o gazeteye şiirler yazar, gönderirdim. O gazeteyi okuyan herkes onları şiir diye okurdu, bilmezlerdi ki onlar Mihriban'a mektuptur. Onu sadece Mihriban bilirdi."
Tek bildiğim bir zamanlar çok güzel olduğu. Bir zamanlar onu dünyadaki her şeyden daha çok sevdim ve o sahip olduğum her şeyi paramparça etti. Kariyerim, dostlarım, evim; hepsi gitti?
Çok sevdim bir zamanlar seviyorum yine de
Düşüncemi geniş ve sonsuz olanla birleştirmeyi
Hırçın ele geçmez ve atılgan
Uysal ve usulcacık benim olan şeyi..
Seni sevdim
Canıma yürüdü bütün zamanlar
Yerlere göklere doldum.
Ey al yeşil pencere
Ol aşk ehli söylemişti çok önce:
Defter tutsam olancası bir gündür. ( Karac’oğlan )