Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İsa hakkında çok övücü ve çok yerici sözler etmenin bir farkı yoktu. Onu değerlendirmek, aslında ona ihanetti. Bütün mesele, onun yanında olabilmek, onunla birlikte nazariyesini savunabilmekti. Değerlendirmek! Ne kadar boş bir söz. Değerlendirmek, kaçmaktır; değerlendirmek, yalnız bırakmaktır; yaşantısının ağırlığına dayanamayan birini, yaşarken öldürmektir.
Sayfa 444 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, bende sana cevap vermiş olsaydım ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı da aramızdaki birçok söz yarım kalsaydı birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık. Yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmamız kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmayayım senden de. İnsanları, eski karıma yaptığım gibi, büyük bir boşluk içinde bırakmasaydım. Kendimden kaçıyorum gibi, beyik bir ifadenin içine düşmeseydim. Bu mektubu çok karışık duygular içerisinde yazıyorum gibi basmakalıp sözlere başvurmak zorunda kalmasaydım. Ne olurdu, bazı sözler hiç söylenmemiş olsaydı ya da bazı sözleri hiç söylememek için kesin kararlar almamış olsaydım. Sana diyebilseydim ki, durum çok ciddi Bilge, aklını başına topla. Ben iyi değilim Bilge, seni son gördüğümden günden beri gözüme uyku girmiyor diyebilseydim…
Reklam
Çok iyi sözler hazırlamıştım güzelliğinizin karşısında unuttum.
"Afedersiniz ne kadar güzelsiniz, neden insan bir kelime bir cümle yüzünden kaybediyor? Çok iyi sözler hazırlamıştım güzelliğinizin karşısında unuttum..."
Sayfa 318Kitabı okudu
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
Reklam
— Asıl mesele şimdi başlıyor. Asıl mesele ihtilâlden sonraki meseledir. Geceler çok seylere gebe. Ufuklarda tehlikeli bulutlari görüyorum. Hele ordunun siyasete karışması işi artık bitmelidir. Ordu kışlasına ve siyasetçi siyaset meydanina. Halbuki bizimkiler?... Bu sözler, gazinolarda, evlerde, hatta bürolarda uluorta söylenir. Fakat yerin kulagi vardir. Mustafa Kemal'in sözleri Ittihat ve Terakki merkez evrelerinde gittikçe daha asabi tepkiler yaratır. Ona karşı şüphe ve güvensizlik artar. Hatta silahşorlardan deprenenler bile var: — Mustafa Kemal'den kurtulmak lâzim... Bazı kovalamalar, şüpheli tertipler, sonu kötüye varabilecek teşebbüsler olur. Hatta bir defasinda dipedüz yolunu keserler, arkasini duvara verir, silahıma sarılır. Fakat iş bu kadarla geçiştirilir.
Sayfa 128Kitabı okudu
Çocuklara sözler vermek, çok tehlikeli bir şeydir.
Çocuklara sözler vermek, çok tehlikeli bir şeydir.
"Yüzüme bak," dedi çok daha yumuşak bir ses tonuyla. "Hayır!" dedi Whitney. "Bakarsam, gözlerini oyacağım. O yüzden bunu benden isteme!" Böylesine cüretkâr sözler sarf etmiş olsa da özür dilemedikçe Clayton'ın elinden kurtulamayacağını biliyordu ve şu an tek istediği ondan kaçıp kurtulmaktı. "Kesinlikle ata zarar vermek istemedim. Tek istediğim sana zarar vermekti. Fakat sebep ne olursa olsun, hem çocukça hem de sorumsuz, tehlikeli bir davranışta bulundum," dedi Whitney kısık bir sesle. "Teşekkür ederim," dedi Clayton sessizce. Genç adam memnun olmuş ya da bir zafer kazanmış edasıyla etmemişti bu teşekkürü. Whitney bunu fark etmişti ve şaşkın gözlerle Clayton'a bakmaya başlamıştı.
Sayfa 200
Reklam
"Kadınlara dair en çok hayran olduğum şeylerden biri budur. Bir kadın önüne gelen herkesle flört edebilir; yeter ki başkaları onu izliyor olsun." -Tehlikeli sözler söylemeyi ne kadar da seviyorsun Harry! Fakat şu durumda yanılıyorsun. Düşesten çok hoşlanıyorum ama ona aşık değilim. "Düşesse sana aşık fakat senden pek hoşlanmıyor. Bu yüzden mükemmel bir uyum içindesiniz."
İnsanı şaşırtan, hayrete düşüren, tedirgin eden şey sessizliktir. Düzenlenmemiş olan şey, sessizliktir. Tehlikeli ve bilinmeyen olasılıklar vaat eden şey, yine sessizliktir. Hayal gücümüzü zenginleştiren, sessizliktir. Deneyimleri sözcüklere dökmek, o deneyimlerden bir şeyler alıp götürür. Daha az sözcük kullanmak iletişim kuramadığımızı, birbirimizi daha az anladığımızı göstermez ille de. Daha ziyade, dilin “dışlama” eylemiyle tezat oluşturan bir paylaşma sürecidir bu. Sessizlikte daha çok şey izleyebiliriz. Sessizlikte geçmişi, bugünü ve geleceği görürüz. Konuşma sırasında, her şeyi zaman içine ve genellikle de içinde bulunduğumuz ana oturturuz. Konuşmak, “geçici bir ölümsüzlük” peşinde boşu boşuna koşmaktır. “Ben varım” çığlığıdır bu. Sessizlik, zamanla ve sonsuzlukla olan ilişkimizin bilincidir. Aynı zamanda hem sonsuzluktur, hem de bir toz zerreciği. Sessizlik çok boyutlu, çok duyumludur. Konuşma, kategorik ve buyurucu üslubuyla, beş duyumuzun ancak bazı deneyimlerini aktarabilir. Sessizlik ise beş duyumuzla algıladıklarımızın toplamıdır, hatta bundan da fazlasıdır. Sessizlik, olanca aczimizle söze dökmeye çabaladığımız bir şeyi, “duyum-ötesi algılama” diyebileceğimiz durumu da içine alır. Sözler, hayatta ölçülemeyen ya da kıyaslanamayan kavramları belirler ister istemez. “Daha az ve daha çok özgürlük”, “güzel, daha güzel, en güzel”. Hayır! Belki “hızlı, daha hızlı”, ama “en hızlı” ya da “en güzel” asla olamaz.
1.032 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.