Güçlüler maliyetli kredilerle zayıfları bağımlı kılar kendilerine. Bu bağımlılığın devamı için de ekonominizin, siyasetinizin tıkanması, yozlaşması, toplumsal huzurunuzun bozuk ayar gitmesi şarttır.
Bu olumsuzlukları yaşıyorsanız, vahşi güç dengelerini kuranların işleri yolundadır. Sizdeki durgunluk ya da çöküş, onlarda refah demektir.
Özgürlüğü, istediğini yapmak olarak değil, insana kendisi olabilme şansının verilmesi olarak değerlendirmek gerek. Özgürlük, sınırsız ihtirasların bir demeti biçiminde ele alınmamalıdır. Onun daha çok, gelişim ve çöküş, yaşam ve ölüm gibi ayrı kutupların ince bir sanatla dengelenmesi sonucunda oluşan bir yapı olduğunu fark etmek.
Çöküş öylesine büyük, batış öylesine derin,çürüyüş öylesine hızlı, tükeniş öylesine köklüdür ki, durumun bir takım reformlarla ,su yüzü değişimleriyle kurtarılmasına ne Imkân ne ihtimal vardır.
Fedakârlık, üzüntü, çöküş istemem, bunlar benim zevkime uymaz. Kırmak değil, büyütmek istiyorum; kanlı gözyaşları
değil, minnet kazanmak istiyorum; gülümseme, sevgi tatlılık hasatını toplamalıyım. Bu yeter.
"Modem zamanlardaki klasik biçimli kölelik, yoksulluk adı altında üzeri örtülüp gizlenmektedir. Kölelik ile yoksulluk iç içe sokularak, köleliğin ağır olumsuzluğu yumuşatılmakta, yoksulluk ise bazen hak edilen bazen de geçici bir şeymiş gibi takdim edilerek zihinlerde meşrulaştınlmaktadır."
...böylelikle beden köleliği de başlamış oldu. Artık insan, hapishaneye dönüştürülmüş bedeninin duvarları içindedir; mahkûm olan da kendisidir, gardiyan olan da.
Baştutanlar və oğrular hər yerdə,hər zaman ciddi cəzalara məruz qalarsa,onda,necə deyərlər,yerdə qalan təmiz insanlar,özlərini,əzizim,günahsız sayarlar.