İlhan Arsel’le cahiliye dönemine gidip dönem hakkında yanlış fikir sahibi olabilmek için çok ideal bir kitap. Alternatif tarih arıyorsanız el kitabınız olabilir. Birkaç iddiayı örnek olarak vereceğim.
İlhan diyor ki, kız çocuklarını gömmek yaygın değildi kız çocuklarının doğuşunu talihsiz saymak gelenekte yoktu. Dakika bir gol bir. Evet her evde
Necip Fazıl, Salih Mirzabeyoğlu, İsmet Özel, Cemil Meriç...
Bir kere bu dört ismi ve devamını yan yana koyup, bir torbaya doldurup genellemeci yorumlar yapmak en başından meseleyi ıskalamak demektir. Cemil Meriç cins bir kafa olabilir ama metinlerinin arkasında cari olan düşüncenin sabitelerinin İslam'a raptolmuş olduğu konusunda hayli
Özellikle Türkiyemiz'de İsmailağa, Erenköy ve Işıkçılar cemaatleri tarafından çokça okunan İmam-ı Rabbani Hazretleri, bu saydığım cemaatler tarafından kesinlikle okunmalı ve anlaşılmalı. Bu yaşıma geldiğim halde İmam-ı Rabbani Hazretleri hakkında ilk defa bir kitap okudum. Bu kitabın yanında Diyanet Ansiklopedi "İmam Rabbani"
İnsan kendi kendini yargılayamaz mı, illa kanunlar mı gerekir?
Yaşadıkları, davası; yüreği, hâkim olur da kırar kalemini
Yargılar kendini ruhunun divanında, illa cübbe mi gerekir?
Demir parmaklıklar şart mı, kederi pranga olur da kırar bileklerini
Geleneğe uygun bir cübbe hazırlamak pahalıya mal olduğu için bazı kamlar, ruhlarının özel müsaadeleriyle, birkaç yıl cübbesiz âyin yaparlar. Fakat cübbesiz kamlar kötü ruhlara karşı fazla cesaret gösteremezler. Bunun içindir ki her kam ne yapıp yapıp şaman kıyafeti elde etmeğe çalışır. Kamlar için kıyaffetten sonra en önemli şey davul yahut dümbelektir.
Kardinal entarisini sırtına geçirmiş biri de kendi kendine sorular sormak suretiyle şöyle felsefe yapsa: "Esvabının saçtığı nur senden ne ister? Sanırım doğru yolu asla terk etmemiş hayatı temsilen lekesiz arılığı. Peki, sırtındaki bu mor cübbe? Sanırım şiddetinden alev almış Tanrı aşkını. Göbeğinin haşmetini olduğu gibi teşhir eden, muhterem katırını tamamen örten, hatta bir deveye binecek olsa kendisiyle birlikte onu dahi örtmeye yetecek de artacak olan o mor kaftan neye alamettir öyleyse? Bu kaftan öğretmeye, uyarmaya, vicdanlara seslenmeye, avutmaya, paylamaya, barış çağrısı yapmaya, zalim egemenlere isyan etmeye ve nitekim Hristiyan sürüsü için kanını şevkle akıtmayı şart koşar. Zinhar mala mülke meyletmez -mazlum havarileri temsil eden bir adamın zaten dünya malıyla ne işi olur?" Kardinaller böyle diyecek olsaydı, mor peşinde koşma yarışı kısa sürede son bulur ve görevi seve seve bir başkasına bırakırdı ya da hayatları dur durak bilmeden çabalayarak geçerdi eski havariler gibi.
- Ekber Şah'ın Fecaatleri -
1- Efendimiz (aleyhisellam)'in ismi olan Muhammed ismini taşıyan kimselerin ismini değiştirdi.
2- Hindistan'da Sığır kesmeyi yasakladı.
3- Mescidleri ve müslüman kabirlerini tahrip etti.Bununla beraber kafirlerin mabedlerine ve özel günlerine saygı gösterdi.
- Ekber Şah'ın Dini -
Bu yeni din, tabanda geniş kitlelere
En son komşumuzun horozuna taş atıp ölmesine sebep olduğumda, babam kolumdan tuttuğu gibi, beni Pir Hüseyin dergâhına götürdü.
Şeyh Efendi, rahlesinin başına oturmuş Kur’an okuyordu. Babam selam vererek içeri girince Pir Hüseyin,
Aleyküm selam Niyazi Bey; hoş geldiniz, safalar getirdiniz, dedi. Babam ellerini göbeğinin üzerinde kavuşturmuş,
_Laiklik, medeniyettir.
_Laikliği, her şeyin üstünde zorunlu buluyorum.
_Cadılarla, hortlaklarla ve ruhlarla ilgilenmek, politikacıların işi değildir. Politikacıların görevi, kanunlarla sınırlandırılmıştır. Politikacı, ruhları, sıradan insanlardan daha iyi bilmez ve bundan ötürü, en az benim kadar cahil olan ve benim selâmetimle benden daha az