Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cumali Özden Akpınar

Cumali Özden Akpınar
@cumiii07
Öğretmen
Yüksek Lisans
Antalya
3 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
"Sevdiğiniz kişiyle geçmişi değil, geleceği paylaşacağınızı aklınızdan çıkarmayın."
Reklam
Her ölüm dünyada bir çatlak açar- bir boşluk bırakıp öyle gider ki her kişi : öteki kişiler de,şimdi,o çatlağı kapatmakla,o boşluğu doldurmakla görevlendirilmiş hissederler kendilerini. Oysa,zamanla,çevre dokunun da çatlaması ve boşalmasıyla o çatlak belirsiz- öteki çatlaklardan ayırdedilemez- hale gelecek; o boşluk da,zaten,yok olacaktır. ... Oysa,önemli olan,çatlağı açıkça görebilmek,boşluğu olduğu gibi yüklenebilmekti. Çünkü,ölüm,onmaz;yaşam,onarılmazdır.
burası büyük şehir, günahkar şehri, o vurdumduymaz, o deli dolu şehir. ben bu şehirde sensiz yaşayamam. bir gün kanıma girer şu kalabalık, şu caddeler, şu tıklım tıklım gazinolar. burası şarkılar şehri, resim gibi kadınlar, kadın gibi erkekler şehri. ben bu şehirde yaşayamam. insan bir vapur olmalı bu şehirde, bir tramvay olmalı, bir otomobil olmalı. en iyisi bir bulut olmalı, gelip evinin üstünde durmalı. madem ki bulut değilim; ben bu şehirde sensiz yaşayamam. şehirler de insanlara benzer. gövdeleri, ayakları, dudakları, gözleri vardır, yürekleri vardır, kocaman kocaman elleri vardır. bu şehrin yüreği sende çarpıyor. insan, sana kan taşıyan bir damar olamayacaksa; bu şehirde yaşamamalı. çekip gitmeli. şehirler de insanlara benzer. duyguları, açlıkları, uykuları vardır, kinleri ve nefretleri vardır, aşkları vardır, büyük. insan aşık değilse, bu şehirde yaşamamalı, çekip gitmeli. şehirler de insanlara benzer. insan bir şehir olmayacaksa, senin içinde yaşadığın; artık yaşamamalı buralarda, çekip gitmeli. bir gününde dört mevsim var bu şehrin. her sokağında bir dünya var.bütün sefaletiyle, bütün çirkinliği ile, bütün orospuluklarıyla bu şehir baştanbaşa sevgi. bu şehir baştanbaşa sen. bu şehirde sevmeyen ya da seni tanımayan yaşadım demesin. ölüler susmasını bilmeli....

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tam çağı işe başlamanın doğan günle Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden Her satırında buram buram alın teri Her sayfası günlük güneşlik Utanma suçun tümü senin değil Yırt otuzunda aldığın diplomayı Alfabelik çocuk ol Yollar kesilmiş alanlar sarılmış Tel örgüler çevirmiş yöreni Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende Benden geçti mi demek istiyorsun Aç iki kolunu iki yanına Korkuluk ol
Ve hepimiz biliyoruz: Dostlarımız, biz caddenin kenarında alevler içinde yanarken, karşıya geçip üstümüze işemeye üşenen kimselerdir.
Reklam
Suyun suda kayboluşu gibi, hakikati bulmak uğruna kaybolmayı göze almak... En önemli ayrımlar hep en belirsiz olanlardır.
“Dikkat et, dünyadan söz ederken olumsuz ifadelere varıyoruz. 'Yalan dünya' diyoruz mesela. 'Dünyevi' kelimesi, menfi bir mana taşıyor. Fakat 'hayat' sözcüğü öyle değil. 'Hayati ehemmiyet'ten bahsediyoruz. 'Hayat dolu' diyoruz. Dünyaya bağlanmadan, hayata tutunmayı öğrenmemiz gerekiyor.”
Ne de olsa, memuriyet bir hayatta kalma sanatıydı. Memurlar, daima hayatta kalacak ve kıyametin resmiyet kazanmasını sağlayacak olanlardı. Yalnız tek sorunları, bütün tırnakları ve bordrolarıyla tutundukları o hayatla ne yapacakları hakkında hiçbir fikirlerinin olmamasıydı. Çünkü henüz konuyla ilgili bir yönetmelik yayımlanmamıştı.
“Sevgi ve arzu iki farklı şeydir; sevilen her şey arzu edilmez ve arzu edilen her şey de sevilmez.”