"Sahiden her şey saçma mı, hayatın hiçbir anlamı yok mu? Bence öyle! Yok, hiçbir şey yok. İnsanın biyolojik fonksiyonlarına aşırı bir anlam yükleme çabası içindeyiz. Çünkü hiçlik zor geliyor."
Kitapta çarpıcı olan birçok alıntıdan ilki... Evet hiçlik oldukça zor geliyor. Sürekli düşünüp kendini hırpalayan bir beyin, her duyguyu alelade yaşayan bir kalp varken hiçlik mümkün mü peki? Şüphesiz mümkün değil. Peki ya mümkün olsaydı nasıl olurdu? Hiç düşünmemek, hiçbir duygu hissetmemek... Masanın üstünde duran bir biblodan ya da duvarda asılı bir tablodan farkımız olur muydu düşünmesek ya da hissetmesek? Çoğu zaman hissetmek acılı bir eylem olsa da yine de hissedebilmek değil mi bazı şeyleri bizim için katlanılabilir kılan, yeniden hissederek bastırmıyor muyuz eski hissizliklerimizin verdiği hiçliği?
Livaneli ile tanıştığım ilk kitap olan Kardeşimin Hikayesi ilk zamanlar biraz acaba Livaneli'ye başlama kitabım bu olmasa mıydı, daha farklı bir kitabı ile mi başlasa idim düşüncelerini zamanla iyi ki okumaya devam etmişime bıraktı. Oldukça akıcı bir polisiye tarzı olmasının yanı sıra çokça edebi yanları ile beni derinlere daldırdı. Yine Livaneli'nin kapanış sözü ile incelememi sonlandırmak isterim:
"Evet, insan her şeyi unutarak yaşayabilirdi ama her şeyi hatırlayarak yaşayamazdı."
Aklınıza geldiğinde kalbinize sancı veren her anıyı ve insanı unutmanız dileğiyle kıymetli okurlar hepinize keyifli okumalar.