Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İhtiyar Giritli, eski günleri, Türkiye dönemini hatırladı; babasının sözleri ve insanlar Allah'tan korkup inandıkları için o dönemde olan mucizeler aklına geldi. — Nah işte, şu gördüğünüz ben... ben, Barba Anagnostis, mucize kabilinden doğdum, mucize kabilinden işte! Size nasıl olduğunu anlatsam, şaşkınlık içinde şöyle dersiniz:
Can YayınlarıKitabı okudu
&şimdi bile sana rağmen ipi nasıl olup da göğüsleyebildiğime şaşırıyorum bazen ama elbette kibir dolu bir üstünlük duygusunu aşamadan &hiçbir yere ait değilmişim, bırakıp geldigim ülkemle bu ülke arasında asılı kalmışım duygusunu yenemiyorum. &Son zamanlarda yüzüme bir şey arıyormuş gibi bakışı ve bende artık canlanmayacak bir şeyden,
Reklam
26 Haziran 2017 Tertemiz, özgür olarak soluk alıyordum, içim ansızın mutlulukla doldu, dudaklarımda berrak bir içecek gibi havayı hissettim; yumuşak, mayalanmış, esriten havayı, meyvelerin soluğunu,uzak adaların kokusunu taşıyan havayı hissettim. İnsanın karanlıkta, hiç tanımadığı bir insanla böylece hiç konuşmadan yan yana
9 -- ARES
“Sevro.” Öne eğildim. “Gözlerin...” Sevro yaklaştı. “Beğendin mi?” O buruşuk, keskin hatlı yüzündeki gözleri artık kirli Altın sarısı değil, Mars toprağı kadar kızıldı. Daha iyi görebilmem için gözkapaklarını kaldırdı. Lens değillerdi. Ve sağdaki gözü de artık biyonik değildi. “Lanet olsun. Kendini mi Oydurdun?” “Hem de ustasına. Sevdin mi?” “Muhteşem olmuşlar. Tam senlik olmuş.” Yumruklarını birleştirdi. “Bunu söylediğine sevindim. Çünkü sana aitler.” Kanım çekildi. “Ne?” “Seninkiler.” “Benim neyim?” “Gözlerin!” “Gözlerim...” “Kısmen Dostane Dev seni kurtarırken kafa üstü falan mı düştün? İsyan’a destek olarak Tinos’a malzeme getirmek için Mickey’nin Yorkton’daki yerini yağmaladığımızda ki ürkütücü bir yer olduğunu söylemeliyim, bir dondurucuda senin gözlerini buldum. Senin onları kullanmayacağını düşündüm, dolayısıyla...” Mahcup bir tavırla omuz silkti. “Ben de bana takmasını istedim. Bilirsin. Bizi daha da yakınlaştırması için. Senden bir yadigâr. O kadar da tuhaf değil, değil mi?” “Ona tuhaf olduğunu söyledim,” dedi Ragnar. Kızlardan biri onun bacağına tırmanıyordu. “Gözlerini geri istiyor musun?” diye sordu Sevro, aniden endişelenerek. “Geri verebilirim.” “Hayır!” dedim. “Sadece ne kadar deli olduğunu unutmuşum.” “Ah.” Gülerek omzuma bir şaplak indirdi. “İyi. Ben de ciddi bir şey olduğunu sandım. Yani onları kullanmaya devam edebilir miyim?” “Mal bulanındır,” dedim, omuz silkerek.
Sayfa 84 - harikasınız dfkgdlkgLKJKLJ geri verebilirim diyo bide
Bu dünyada artık yapacak bir şeyi kalmamış bir insan olarak, benim söyleyecek neyim olabilir ki! Bu bozulmuş ve boşalmış beyinde yazmaya değer ne bulacaktım ki? Neden olmasın? Çevremdeki her şey durağan ve renksiz olsa da benim içimde kopan bir fırtına, bir çatışma, bir trajedi yok muydu? Benliğimi saran bu saplantı, günün her saatinde, her ânında, yepyeni bir biçimde; infaz vakti yaklaştıkça daha da iğrenç ve daha da kanlı biçimde çıkmıyor mu karşıma? İçinde bulunduğum bu terk edilmişlik ortamında hissettiğim şiddetli ve anlamsız her şeyi neden kendime anlatmayı denemeyeyim? Kuşkusuz anlatacağım çok şey var ve ömrüm ne kadar kısa olursa olsun, içinde bulunduğum bu saatten son dakikama kadar onu dolduracak kaygılar, korkular ve acılarda kalemimi aşındıracak, mürekkep hokkasını boşaltacak değerde bir şeyler olacaktır. Zaten bu kaygıların yol açtığı acıları azaltmanın yolu onları incelemek olacaktır ve onları dile getirmek beni oyalayacaktır.
'seyrek gülüş sen ne güzel bir şeysin nazlanırsın ama bir gün gelirsin' düşen bir yaprağa bağladım hayatımı olsun artık diyorum ne olacaksa paralı asker miyim neyim ben ekleyip duruyorum sabahları akşama ve kendimi arıyorum meşgul çalıyor gerçi söylenmez böyle şeyler uluorta aşk diyor başka bir şey demiyor kalbim nasıl bir dostluk ki
Profil KitapKitabı okudu
Reklam
Derin sularda yalnız bir mümin: Garaudy 1
Yıldız Ramazanoğlu son aylarda Roger Garaudy okumaları yapmakta idi. Okumalarının sonucunda Garaudy’nin Türkçedeki mütercimi Cemal Aydın ile uzun, dolu dolu bir söyleşi gerçekleştirdi. Garaudy üzerine yapılmış bu derinlikli ve ne yazık ki bir “ilk” olan önemli söyleşiyi sizlere sunuyoruz. Cemal Aydın, 1948 Isparta, Şarkikaraağaç doğumlu. İstanbul
İster figür, ister peyzaj olsun, resimde hüzün duygusu gibi bir şey değil de, derin bir acıyı dile getirmek istiyorum. Kısacası, öyle bir aşamaya varmak istiyorum ki, eserimi gören, bu adam derinden duyuyor, bu adamın ince bir duyuşu var, desin. Sözüm ona kabalığıma karşın, anlıyor musun, ya da asıl onun yüzünden. Çoğu insanların gözünde neyim ben —değersizin biri ya da tuhaf, aykırı, hoşa gitmeyen bir adam— toplumda kendine bir yer bulamamış, yer bulamayacak bir yaratık, yani hiçten de daha aşağı bir şey. Haydi, diyelim ki bu böyledir, ben de inadına böyle değersiz, böyle aykırı bir adamın gönlünde neler bulunduğunu göstermek istiyorum eserimle. Bu özenişim kinden çok "her şeye karşın" sevgi üstüne kuruludur, tutkudan çok bir huzur duygusuna dayanır. Çoğu zaman yoksulluk içindeysem de, içimde yine de bir uyum, rahat ve duru bir müzik vardır. En fakir evceğizde, en sefil köşecikte resimler, nakışlar görürüm. Ve gönlüm, dayanılmaz bir itişle o yöne doğru akar.
Sayfa 34 - TarihsizKitabı okudu
73 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.