İster figür, ister peyzaj olsun, resimde hüzün duygusu gibi bir şey değil de, derin bir acıyı dile getirmek istiyorum.
Kısacası, öyle bir aşamaya varmak istiyorum ki, eserimi gören, bu adam derinden duyuyor, bu adamın ince bir duyuşu var, desin. Sözüm ona kabalığıma karşın, anlıyor musun, ya da asıl onun yüzünden.
Çoğu insanların gözünde neyim ben —değersizin biri ya da tuhaf, aykırı, hoşa gitmeyen bir adam— toplumda kendine bir yer bulamamış, yer bulamayacak bir yaratık, yani hiçten de daha aşağı bir şey.
Haydi, diyelim ki bu böyledir, ben de inadına böyle değersiz, böyle aykırı bir adamın gönlünde neler bulunduğunu göstermek istiyorum eserimle.
Bu özenişim kinden çok "her şeye karşın" sevgi üstüne kuruludur, tutkudan çok bir huzur duygusuna dayanır. Çoğu zaman yoksulluk içindeysem de, içimde yine de bir uyum, rahat ve duru bir müzik vardır. En fakir evceğizde, en sefil köşecikte resimler, nakışlar görürüm. Ve gönlüm, dayanılmaz bir itişle o yöne doğru akar.