Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sen Mustafa Kemal misin? Ölülerin intikamını alacak mısınız?"
O gün sabah erkenden artık bizim de şehri ve ecdadımızdan kalan evimizi terk etmemiz gerekiyordu. İki oğlum ile birer kat çamaşır biraz da yiyecek ekmek ne varsa kâğıt ve altın paralarımızı alıp komşunun terk etmiş olduğu at arabasına ait bir hayvan bulduk ve dolambaçlı yollardan ve Şakirpaşa'nın ilerisinden Tarsus şosesine çıktık. Fransız
bu böyledir, en tatlı yerinde uykudan uyan uyan uyan
İşte Adana'nın Milli Mücadele ve işgal tarihine geçecek olan ve asırlarca Ermeni milletinin hülyasını taşıdığı Büyük Kilikya Hıristiyan Cumhuriyeti hükümetinin bütün ömrü iki saat on beş dakika devam etti. Binanın üzerindeki bayrağını dahi indirmeye vakit bulamayan veyahut cesaret edemeyen Ermeni hükümeti mensupları için bu olay tatlı bir rüya gibi geldi ve geçti. Ermenilerin buralarda oynadığı ve oynattığı komedi de tarihe mal oldu.
Reklam
Dünya yüzünde ,karşılaştığınızda başınızı öte yana çevirdiğiniz tek bir kimse dahi kaldıysa özgürleşmis sayılmazsınız..
Ermenilere karşı bilerek pek zayıf hareket eden Fransızlar, kantarın topuzunu gittikçe kaçırıyor; en ufak çocuklarına varana kadar silahlandırdığı Ermenilerin, Türk köy ve mahallelerini yağma ve cinayetlerine dahi göz yumduğu hâlde yine bu milleti tatmin edemiyordu. Ermeniler o kadar ileri gidiyorlardı ki mütareke gereğince burada bulundurulması icap eden mülki Türk idaresine dahi tahammül edemiyorlardı. Son Türk valisi ve vatanperver Celâl Bey, İstanbul Hükümeti vasıtası ile İstanbul'a çağrıldıktan sonra, Adana'da Türk hak ve hukukunu koruyacak hiçbir resmî ve gayri resmi devlet görevlisi kalmamıştı. Ermeniler, dünyanın gözünü boyamak için Milli Kuvvetler aleyhtarı, hem Ermenilerle ve hem de Fransızlarla teşrik-i mesai etmiş Hürriyet ve İtilaf Fırkası erkânından Adana'da bir kukla Türk Hükümeti kuran Fransızların bu hareketini dahi kabul ve tasvip etmiyorlardı.
10 Temmuz günü evlerinden çıkarak ticaret yerlerini açmış olan Türklerin dükkânları yağma edilmeye başlanmıştı. Silâh seslerini işiten sokaktakiler, evlerine gitmeye vakit bulamadan oraya buraya koşuşuyorlardı. Tam bir panik yaşanıyor, herkes bir an önce buradan kaçmayı düşünüyordu. Kadınlar evlerinden kaçarken beşikteki, salıncaktaki çocuklarını alıyor, erkekler evlerini, mahallelerini şaşırıyorlardı. Çamaşırlarını dahi alamadan sokağa fırlayanlar, yıllardır kurdukları yuvalarına arkalarını dönüp bakamıyorlardı bile...
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Söyleme Bilmesinler...
Şimdi bir kitap incelemesi yapmak istiyorum ama o kadar içime oturdu ki okuduklarım Ne diyeceğimi ne yazacağıma İnanın ben de bilmiyorum Ethem, Ekrem, Emin, Nurten, Hülya, Sevgi, Kazım Baba, Mürüvvet anne Rıfat hoca bu insanlar sıradan kapı komşumuz diyeceğimiz ya da kendi ailemizdeki kişiler. Ne yaşadılar ne düşündüler belki merak ettiğimiz ya da banane deyip dinlemeye tenezzül dahi etmediğimiz insanlar gibi. Ama içini açınca neler nelerin çıktığı bir topluluk oluyorlar be...Nedir bu kadar bu insanların aklına takılan şey! Niye herkes yalanlarla yaşıyor? Eminim hepimizin ailesinde böyle olaylar var. İç seslerimiz başka konuşur dış seslerimiz başka... Yer yer kitabı okurken şunu düşündüm, benim de içimden geçenleri yazacak mı Şermin Yaşar? Acaba söylemek mi iyi söylememek mi? Kitabın sonuna kadar bunu düşündüm. Bir eser düşünün bütün sayfaları alıntılama yapılabilecek kalitede bir şey olsun. Düşünün be sadce 200 sayfacık ama anlam bakımından bin sayfalık belki de bir ömürlük diyebilirim. Ben 10 üzerinden 10 verdim bir kez daha okumayı tercih ederim. Bu kitaptan sonra çevremdeki insanlarıb dertleri var mı yok mu diye çok çok merak etmeye başlayacağım biliyorum az çok kendimi. Çünkü insanlar yaşadıklarıyla gördükleriyle insan oluyorlar. Çok fazla ders çıkarmalık bir eser olmuş. Şermin Hanım siz yazın Biz okuyalım!!! Sevgili 1K okuyucuları ben ben olalı ilk kez bu kadar dağıldığımı gördüm. Kitaptaki kişiler karakterler toplandılar biz anlattık sende de varsa sen açıkla dercesine beni köşeye sıkıştırdılar. Fazlasıyla etkilendim. Şiddetle tavsiye ediyorum...
Söyleme Bilmesinler
Söyleme Bilmesinler
Şermin Yaşar
Şermin Yaşar
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20234,241 okunma
Reklam
Bugün dahi yararlanmaya devam ettiğimiz bu çığır açıcı buluş, yepyeni bir düşünce tarzını benimsemeyi kabul ettikleri için ortaya çıkabilmiştir.
Sayfa 33 - İndigoKitabı okudu
Levh-i âlemden yudum eşk ile Mecnûn adını Ey Fuzûlî men dahi âlemde bir ad eylerem (Alem sahifesinden gözyaşımla Mecnûn'un adını sildim. Ey Fuzûli ben de bu sûretle alemde Mecnûn gibi bir şöhret sahibi olurum.) Mecnûn'un adı alem sahifesine mürekkep ile yazılmıştı. Eski mürekkepler su ile silinirdi. Fuzuli de Mecnûn adını gözyaşı ile silip yerine kendi adını yazıyor. Bir ad eylerim demek bir şöhret kazanırım, hem de onun yerine bir ad, kendi adımı yazarm demektir. Âlem sahifesinden bir adı silmek için ne kadar gözyaşı dökmek lâzımdır. Fuzûli bu beytte hem kendinin pek çok gözyaşı döktüğünü hem de Mecnûn'dan üstün bir aşık olduğunu anlatıyor.
Sayfa 480
Düşünmek lazım
Benimdir dediğim bir evim, içinde insan gibi serbestçe yaşayabileceğim bir ülkem de yok. Sadece ayağa kalkmış, yürüyen, ait olduğum insanlar var ve bu insanların tek bir gün bile yaşama garantileri yok. Diğer bütün ihtiyaçlar bir tarafa, yaşama garantisi dahi olmayanların evliliği nasıl olur? Böyle bir evlilikten yaşayamayacak çocukları dünyaya getirmek nedir sence?
Sayfa 147 - Aram Yayınları
Aşk için acı çekmek dahi güzeldi nihayetinde
Reklam
122 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Seni, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç'tan bile daha çok seveceğimi kim tahmin edebilirdi ki? Yürek burkan hikaye sevdiğim doğrudur. Sonunun böyle olacağı aklımın ucuna dahi gelmezdi. 1900'lü yılların başında İstanbul'da artmış olan İspanyol nezlesi çok can almaktadır. Zamanın zengin iki ailesini, Abdal Veli Hazretleri adını
Hakka Sığındık
Hakka SığındıkHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20211,457 okunma
Eve dönerken yol boyunca ağladı. Sessizce, kendi kendine, mevzu çıkarmadan. Benny'i kaybettiği için değil, ona hiçbir zaman sahip olamadığı için. Onun kalbindeki, temizlemeyi umut dahi edemeyeceği o acı için ağladı. *** She cried all the way home. Quietly, to herself, without drama. Not because she had lost Benny, but because she now knew that she had never had him. She wept for the hurt that he owned, a hurt she could never hope to remove.
Dördüncü Söz~Sözler
Namaz, ne kadar kıymettar ve mühim hem ne kadar ucuz ve az bir masraf ile kazanılır hem namazsız adam ne kadar divane ve zararlı olduğunu, iki kere iki dört eder derecesinde kat'î anlamak istersen şu temsili hikâyeciğe bak, gör: Bir zaman bir büyük hâkim, iki hizmetkârını, her birisine yirmi dört altın verip iki ay uzaklıkta has ve güzel bir
Namaz öyle ki olmazsa olmazımız olmalı, insanın ruhunu ferahlatan, daralan kalbini genişleten bir nefestir. Böyle bir bilet varken değerini bilip güzel işlerde harcayalım. :)Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.