Bana gelince, çantamı sırtıma vurup palaskamı bağlarım, tüfeğimin kayışını koluma geçiririm ve gözlerimi açarak meçhule doğru yürüyüşe geçerim, askerlerin daima yaptığı gibi. Beni unutma.
Çoğu savaş zorludur. Kazanmak için daima bir şeylerin feda edilmesi gerekir. Bundan korkma. Unutma, bir şeyleri ardında bırakmazsan asla ilerleyemezsin...
“Ve uzak bir varlığa konuştuğum doğruysa ve eğer bugün olabilirlikler bulutuyken yarın gerçekliğin yağmuru olarak yeryüzüne yağarsan – şunu asla unutma ki kutsallığın, hayalimde doğmuş olmandan gelir. Hayatta daima yalnız bir adamın düşü ol, bir âşığın sığınağı olma sakın. Kutsal çanak olarak kal. Gereksiz bir amfora olarak gizemini koru. Kimse senin hakkında, nehrin kendi kıyıları için söylediğini söylemesin: Sadece beni sınırlamak için varlar, diyemesin. Bunun yerine düşlere yaslanıp ömür boyu hiç akmamak, kuruyup gitmek yeğdir.”
“Çoğu savaş zorludur. Kazanmak için daima bir şeylerin feda edilmesi gerekir. Bundan korkma. Unutma, bir şeyleri ardında bırakmazsan asla ilerleyemezsin.”
"Bunu öğren kafana iyice sok, kızım," dedi Nana. "Pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi, bir erkeğin suçlayan parmağı da daima, mutlaka bir kadını gösterir. Her zaman. Bunu hiç unutma, Meryem."
Suçluluk duygusu içinde yaşayan kimseler daima bu duygularını başkalarına da yakıştırır, yansıtırlar. Unutma ki başkası hakkında bir söz söylediğinde, akla gelmesi, üzerinde durulması gereken ilk şey bunun karşındaki değil de, kendinle ilgili bir hakikat olabileceğidir. Kendini bilmekle gerçekten ilgilenen kişi daima bu
gerçeğin üzerinde duracaktır: “Başkası hakkında ne söylüyorum? Bu gerçekten onunla mı ilgili yoksa bana onunla değil kendimle ilgili bir şey gösteren kendi yansıtmamdan mı ibaret?” Şaşıracaksın ama yüz seferden doksan dokuzunda karşında kendi zihnini bulacaksın.
Fakat unutma, olumsuz, olumludan çok daha iyidir. Dünyanın en büyük ustaları, kendilerini daima olumsuz şekilde ifade etmişlerdir ve bunun belirli bir nedeni vardır: Olumlu seni kandırabilir, olumlu seni kolayca kandırabilir.