“Şah mat.” Mükemmel bir kitap okudum :) hâlâ adrenalini damarlarımda hissediyorum. Kitabın ilk yarısından biraz fazlasını kafamdaki ince bir ses tonu ile okuyordum, bir sayfadan sonra gözlerim kocaman açılmış ve “yok canım” derken buldum kendimi :) sonrasında ise daha kalın bir ses tonu ile okumaya başladım.
Psikoloji, polisiye, edebiyat, hangi katagoriye isterseniz yakışacak bir ters köşe diyebilirim.
Lana, psikolojik sorunları olan ve cinsel kimlik karmaşası yaşayan, sırları olan bir genç kız. Aynı zamanda okul hayatında da çok başarılı olan biri. Annesinin ölümü ve vasiyeti üzerine birilerine yardımcı olabilmek için hem okuyup hem de çalışmak durumunda kalır. Ve hikaye çalışmaya başladıktan sonrasında gelişir.
Okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
"Aynı evrende yaşamamalı cellatlar ve çocuklar; ya ölmeli cellatlar ya da hiç doğmamalı çocuklar."
Bazı çocuklar o kadar bile şanslı değil. Aynı evde yaşıyor cellat bile denemeyecek şahsiyetlerle. İçim titriyor. Kanımın damarlarımda akmadığını hissediyorum o görüntüleri izlediğimden beri.
Dilerim toprak bile kabullenmesin öldüğünüzde leşlerinizi. Demek ki yetmiyormuş her babanın gölgesi ve her annenin ayakları altında değilmiş cennet.
Kelimelerin yetersiz kaldığı yerdeyim. Edeceğim bütün küfürler yetersiz kalır.
Nasıl bir döneme geldik Ya Rabbim!
Gitmek dediğin şey, sen bir tren ya da bir otobüs camından dışarı bakarken bir kaç ev bir kaç ağaç ve bir kaç elektrik direğinin kalkıp yürümesi değil mi ? Bir kaç ağaç yürüyor yanım sıra. Bir ev yürüyor. Balkonunda bir kadın sabah güneşine karşı bebeğini emziriyor. Sol omzundan bebeğin beline kadar uzanan bir yazma örtmüş. Biz yazma deriz ince
Anna Karenina’yı bir kez daha izledim. Filmin başında açtığım Carmenere üzümü ağırlıklı sek kupajı mideme indirirken şarap olmazsa elimi bile sürmeyeceğim Parmezan peynirinin, her birini yaklaşık birer gram halinde kestiğim parçalarını birer ikişer yoğun sek şaraba katık ediyorum.
Filmin sonunda ağzımda Parmezanın buruk tadı, damarlarımda
“Nasıl mı hissediyorum? İçim dışıma çıkmış gibi hissediyorum. Organlarım dışarı çıkmış, zedelenmiş ve şişmiş gibi. Kalbim milyonlarca parçaya bölünmüş gibi hissediyorum. O parçalar sanki damarlarımda akarak vücudumun her yerinde iz bırakıyor. İçim karıncalanıyor.”
Sayfa 57 - Bilge Kültür Sanat Yayınları, PamKitabı okudu
Kitap kokusunu seviyorum ben.Hücrelerime kimyasal değil yüreğime sevgi ve aklıma bilgi yüklüyor.Ona her dokunduğumda damarlarımda aşk aktığını hissediyorum.Sayfaları her çevirdiğimde acıları bırakıyorum bir kenara.
Cümlelerin arasında raks ederken kayboluyorum;kitap okumayı bitirdikten sonra fabrika ayarlarına dönmüş biri olarak uyanıyorum...
Yalnızlık derinleşiyor. Sezgilerin de sardunyaların kokusuyla, dolunayla ve olgunlaşan acıyla derinleştiğini hissediyorum. Acı içime işliyor, jilet gibi keskin, kopkoyu bir kan dolaşıyor damarlarımda.
Bir bilinmezin içinde müthiş bir şekilde özgür kaldığımı, söyleyecek bir sözümün, kimseyle bir bağımın olmadığını fakat etrafımı saran bütün bu karanlık yaşamı damarlarımda akan kanım kadar yoğun hissediyorum.
#99236053
Ocak ayı hikaye etkinliği kapsamında yazılmıştır.
# 10 #
Bir yerlere yetişir gibi, gökten aceleyle düşen su damlaları... Yere sertçe çakılışları küçük bir sel oluşturmuş, akıyorlar beraberce. Gökyüzü yeni kararmış, mesai saatleri yeni bitmiş. Yüksek binaların arasındaki sokaklardan, caddelerden sular
Ne kadar ürkek ceylan varsa Asya çöllerinde
Domaniç yaylasında ne kadar dizginsiz at
Başlıyorlar koşmaya kılcal damarlarımda
Sıcak solukları yalarken alnımı
Toynaklarını hissediyorum alyuvarlarımda.
Sayfa 219 - Şimdiki Zaman Çekiminde Bir Mahkûma MehtupKitabı okudu
Yalnızlık derinleşiyor. Sezgilerin de sardunyaların kokusuyla, dolunayla ve olgunlaşan acıyla derinleştiğini hissediyorum. Acı içime işliyor, jilet gibi keskin; kopkoyu bir kan dolaşıyor damarlarımda. Kötülüğün dolunayla birlikte büyüdüğünü bilmek beni hasta ediyor.