İmam Gazali Hazretleri şunları söyler: ( ... ) "Görmüyor musun, uykudayken birçok şeyin varlığını kabul ediyor , nice halleri hayalen yaşıyor , bunların sabit birer değer olduğuna inanıyor ve o hallerin varlığından şüphe etmiyorsun; sonra uyanınca bütün bu hayal ve inançlarının aslı-faslı olmadığını anlıyorsun. Bu durumda uyanıklığın o hale göre uyku! Hz. Peygamber 'insanlar uykudadır , öldüklerinde uyanırlar' buyurmuştur . Olabilir ki dünya hayatı da ahiret hayatına göre bir uykudur" (El Munkız Mineddalal).
Şimdi herkes
“kimseye hak ettiğinden fazla değer verme,” diyor…
Değer verirken hesap yapmadım ki
“sen bu kadar edersin” diye.
Yine olsa neyim varsa veririm
ama değmiyorsa üzülmem.
Bu benim ayıbım değil ki,
onların vefasızlığıdır..!
~Halis KARABENLİ
Bu kitapta Ayşe Kulin öyle güzel konulara değinmiş ki gerçekten sürükleyici bir kitap olmuş.Almanya'dan Türkiye'ye gelen Yahudi bir ailenin kuşak kuşak hayat hikayesini,ülkemizde yaşanan kritik dönemleri anlatıyor.Okunmaya değer bir kitap.
Bu kitapla ilişkimiz biraz inişli çıkışlı oldu ;) Bir buçuk ay gibi uzunca bir sürede tamamladım kitabı . Başta kızdım gibi biraz , yarım bırakmak istedim ama ortasına geldiğimde hayatımdaki köklü bir değişiklik ile severek okumaya devam ettim .
Kitap genel olarak aile travmalarının nesiller boyu aktarımına odaklanıyor . Bunu fark edebilmenin önemini ve bu döngüden çıkmanın yollarını anlatıyor . Bizim kültürümüzde büyük bir günah işlendiğinde , kendinden çıkmasa evladından , torunundan çıkar derler . Bu inanışın bilimsel bir karşılığının olması beni çok şaşırttı. Zaten öteden beri bu inanç korkutur hep beni . Dedem kötüyse benim günahım ne mesela , büyük büyük teyzemin travması beni neden kısıtlasın iş hayatında ? Ama işte bağlandığımız bir nokta var atalarımız Ile .
Adil gelmiyor kulağa pek , en başta kızdığım nokta da buydu . Oldukça kısıtlayıcı ve kolaya kaçma gibi gelmişti . Beni , yaşamımı , hislerimi tüm bu aile travmaları , davranış paternleri tanımlayamaz , tanımlamamalı demiştim . Fakat ilerledikçe durumun aslında daha derin olduğu anlaşılıyor .
Temelde bir çok yaklaşımda mantık aynı aslında . Varsa bir şey , farket , kabul et , yüzleş , sevgi ile iyileştir .
Özetle okunmaya değer bir kitap olarak kitaplığımda yerini almış olsa da ; ben hala annemin babamın dedemin ninemin büyük büyük halamın travmalarını kendilerine iade ediyor , yaşamıma travmasız diyeceğim ama mümkün değil biliyorum , atlatılmış ve kendime ait travmalarımla devam etmeyi tercih ediyorum.
Okuyunuz efendim
"Karakterli bir adam ancak erdeme, doğruluğa, adalete değer verir ve yalnızca bunları onurlandırır. Şöhret ve zenginlik onun için hiçbir şey ifade etmez."
"Çünkü entellektüel tabaka inançsız yetişti. Eğitim siste minden månevi değerler kaldırılınca herşey şüpheciliğe bu- landı. Sonuçta öğrenci laboratuvara sokamadığı hiçbir şeye inanmaz oldu. Biraz bir şeyler biliyor, fakat bildiklerine te- mel bulamıyor. Halbuki temellendirmesi lazım. Entellektüel gururu diyebileceğimiz, kendisini büyük görme, kurtarıcı gi bi görme eğilimi milletin ekserisinin bağlı bulunduğu değer- leri küçümsemesine sebep oluyor. Bu eğilimi yüzünden on- dan kopuyor, gittikçe uzaklaşıyor. Millet inançlı, o inançsız, millete dayanamıyor, boşlukta muallakta kalıyor, oysa bir ye- re dayanması şart.
Kendi yetersizlikleri nedeniyle reddedici ya da aşırı koruyucu tutumlar gösteren ana-babaların çocukları ise kendilerine ayrı bir varlık olarak değer verilmediğinden kişiliklerini bütünleştiremezler. Yetişkinliğe ulaştıklarında da çocukken doyurulmamış ihtiyaçlarını diğer insanlardan karşılayabilmek için umutsuzca çabalarlar.
Devamlı çalışırsa işinde başarılı olabileceğini ve sonunda başarılı olduğu için de sevilmeye değer bir insan olduğunu kanıtlmaya çalışıyordu .Bir bakıma amacı hâlâ annesini mutlu etmekti