Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Toplumdan soyutlanmıs birey, yapayalnız kaldığnda, bin ylllık tarihî deneyimi kendi hesabına yeniden yaşamak ve ister istemez azalmış bir zaman dilimi içinde onu bir daha yapmak suretiyle hayatta kalabilir. Bu tarihî deneyim, toplumun çevresine kendisini uydurduğu deneyimdir. Böylesi bir bireyin macerası, ya Hay İbni Yakzan gibi düşüncelerin sifirlanmasından hareketle ya da Robinson Crusoe gibi, şayet yanında gemi batmazdan önceki düşünce evrenini götürmüşse, vasıtaların (şeylerin) sifirlanmasiyla başlar.
BİLİNMEYEN ]UNG
Zaman geçti ve dünya değişti; Yedi Vaaz bir zamanlardaki katibi için bir hayret ve merak nesnesi olarak kalmayı sürdürdü. On üç yıl sonra uzak California'da, ölüler bir kez daha hararetli hayranına "geri döndü". Kudüs'ten değil, Zürih'ten geliyorlardı ve Rascher Verlag yayınevi tarafından Erinnerungen Traume Ge­ danken von
Reklam
_Ahlak Metafiziğinin işi, olanaklı bir saf istemenin yani ahlakın en yüksek ilkesinin araştırılmasından öte bir şey değildir. İnsanın istemesinin eylem ve koşullarını araştırmak değil. Saf ve pratik eleştiri arası geçiştir. _Ahlak metafiziğinin görevi, deneyim ve güdülere dayanmayan, saf aklın düşüncesinde ortaya çıkan idelerin, iradeye
_Olmak sözüyle, kişinin hiçbir şeye sahip olmadığı ve istek de duymadığı, yaratıcı bir varoluş biçimini anlatmak istiyorum. _Sahip olmak(olmamak) eğilimi, yaşamlarının ana konuları; para hırsı, şöhret ve yönetim gücüne erişmek olan batı toplumlarına özgüdür. _Sahip olmak eğilimindeki bir insan, mutluluğu başkalarına üstün olmakta ve fethetme,
Hayatı uyumlu bir biçimde yaşamak ve sürdürmek için belirsizliği gidermek şarttır ve bunun hayati önemi vardır. Fakat bu biyolojik faydanın doğması için belirsizliğin, yine biyolojinin imkân verdiği fakat biyolojiden bağımsızlaşmış sembolik temsil ve tasavvur dünyasında giderilmesi gerekir. Bu sonucun, değerler sistemi oluşturmak suretiyle
Ridley'nin sosyal Darwinci dünyasında bu gibi faaliyetleri haklı çıkarmaya yeter bir nedendir bu. Bir yerde, "nükleer terörizmin, yükselen deniz seviyelerinin ve grip salgınının yirmi birinci yüzyıl dünyasını korkunç bir yere çevirebileceğini" söyler ama sondan bir önceki cümlesiyle, "yirmi birinci yüzyılın yaşamak için harika bir zaman olduğuna" bizi inandırmaya çalışır. Buradaki çelişkiyi gidermenin tek yolu, Ridley'nin aynı anda boğulmayı, paramparça olmayı ve ciddi bir hastalık kapmayı el üstünde tutulması gereken bir deneyim olarak gördüğünü varsaymaktır.
Reklam
Dış dünyanın gerçekliğine göre değil tinsel yasalara göre yönetilen iç “tinsel” dünyada, yani deneyim, duygu, istek, korku, ümit, sevgi, şiirsellik, sanat ve düşlemin dünyasında yaşamak; kendi koymadığı ve doğasına özgü olmayan, ama uymak zorunda olduğu yasalarla yönetilen tinsellik dışı gerçekliğe uyum sağlamaktan farklıdır.
Sayfa 220Kitabı okudu
KORKU BİLİMİ Tehlike belirtilerini kalp atışınızın hızlanması, vücudunuza bir enerji dalgası yayılması ve mide bulantısı olarak hissediyorsunuz. Doğru koşullarda (hız trenlerinde vb.) bu his hoşunuza gidebilir ama genellikle son derece tatsız bir deneyim olduğu ortada. Öyleyse beynimiz neden bizi buna maruz bırakıyor? Cevap basit: Korku bizi hayatta tutuyor. Korku sisteminizin olmaması belki topluluk önünde konuşmanızı kolaylaştırabilir ama aynı zamanda sizi kolay bir av haline getirir. Bilim insanları farelerin beyinlerindeki korku merkezlerini alınca denekler kendilerini avlayan kedilere korkmadan yaklaşmaya başladı. Korku sizi tehlikeden kaçınmaya, tehlikeyle savaşmaya veya tehlikeden kaçmaya hazırlayan bir tetikleme sistemi. Hem insan hem de insan öncesi atalarımızın öngörülemeyen, yırtıcılarla dolu dünyasında korku, genetik materyalinizi yeni nesillere aktaracak bebekler yapmaya yetecek kadar uzun yaşamak için gerekliydi. Başka bir deyişle, doğal seçilim, bizim ve hemen hemen her hayvanın gerektiğinde korkmasını sağladı. Yani hızla korkmaya hazır canlılarız. Size hücum eden bir gergedandan kaçmanız gerektiğini mantıksal olarak çıkarabilirsiniz ama gergedan gerçekten size doğru koşarken mantığa ayıracak zaman yoktur. Bu yüzden korku sisteminiz, olup bitenleri bilinçli olarak algılamanızı beklemez.
Kutsal açlık öyküleri konusunda en zengin malzemeyi bize sağlayan Brumberg, aradaki gerekçelendirme farkı nedeniyle iki farklı fenomenin aynı olamayacağını savunanlardandır. O, kültürel şartların bugün de geçmişte de kadınların yiyecek konusundaki yaklaşımlarına etki ettiğini ancak farklı nedenlerin var olduğunu söyler. Ona göre kültürel ortam
Deneyim Dünyasında Yaşamak
Maddecilik çağından deneyimcilik devrine doğru ilerledikçe birçok şey değişecektir. Daha çok eğlenecek ve işde daha az vakit harcayacağız. Daha küçük, daha esnek ve daha iyi tasarlanmış evlerde yalayacağı. Daha çok insanla daha güçlü bağlar kuracağız ve daha iyi toplumlar yaratacağız. Kısacası daha mutlu, daha sağlıklı insanlar olacağız. Daha az zarar görmüş bir gezegende daha sürdürülebilir hayatlar yaşayacağız. Evet tüm bunlar gerçek olmayacak kadar güzel, ütopik bir vizyon gibi geliyorsa günümüzün dünyası birkaç nesil önce yaşamış birine nasıl gelirdi diye bir düşünün. Anneannenizin annesi, nerede olduğunuzu bilen ve nereye sapmanız gerektiğini söyleyen bir harita hayal edebilir miydi ? Toplumumuzun en acil çözüm gerektiren sorunlarından birinin milyonları hasta eden aşırı yeme ve aşırı zenginlik hastalığı olduğuna inanabilir miydi ?
Sayfa 257Kitabı okudu
16 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.