– Hüseyin o yanındaki kim? – Kim, hangi yanımdaki? – Şu, sağ yanındaki. – Süleyman Abiyi mi diyorsun? – Ne Süleyman Abisi, şu sarışını diyorum. – Ha, o zaman Süleyman Abi olamaz. O tek kaş ve neredeyse siyahî dediğimiz bir abimiz. Kim o zaman? – Şu sağ kolunu omzuna attığın sarışını diyorum Hüseyin. – Ne, sağ kol mu? Benim sağ kolum üç sene önce bir trafik kazasında koptu ya Neriman. Ama doğru, sen o günden beri kendine gelemedin. – Hangi kaza Hüseyin? – Hüseyin mi? O da kim? Ablacığım sen otur dinlen istersen, yoruldun di mi bayram alışverişinde? – Bayram mı? Bugün bayram mı? – Ah kıyamam abim benim. – Abi mi? Noluyor, ben kimim? – Korkma amca, ben şimdi bir taksi çağırıp seni evine yollarım. Amca, amca! Bayıldın mı? Kendine gel! – Oh neyse atlattık sevgilim, ben şimdi hanımı eve götüreyim, evde halüsinasyondu falan diye bağlarım, yarın görüşürüz. Gibi…
Tutunamayanlar Üniversitesi
"Az gelişmiş aşklar ülkesi olarak dünya milletleri arasında ön sıraları işgal ediyoruz. Birleşmiş Milletler istatistiklerine göre ancak Nijerya ve Gana bizden daha az gelişmiş. Âşık olma oranı yüz binde kırk iki. Beş yıllık plan yüzde yüz gerçekleştiği takdirde bu oran bin dokuz yüz seksende yüz binde seksen altı olacak. Gene yeterli değil.
Reklam
Seyredenler hep olur. Sokakta adam, Allah yarattı demeyip bir tane vurunca, akraba düğünlerinde azarlarken,evde dayak yerken bile. Gerçi benim adam, konu komşuya rezil olmayalım diye perdeleri örter, sonra vurur. Ama bilirim, en azından sesleri duyarlar. Duyarsınız, görürsünüz, üzülürsünüz. Ne de olsa siz de bir kalp taşıyorsunuz. Belki gece yatarken kocanıza-karınıza, "Adam da Leyla'ya ne zulmediyor vallahi içim parçalandı," diye dertlenir, benim kaşım gözüm paralanırken erken parçalanan içiniz için merhamet toplarsınız. Aileniz de anlar ki siz çok insaniyetli birisine sonra da insaniyetli insaniyetli zıbarır uyursunuz. Ertesi gün uyanırsınız, e sizin de hayat gaileniz var, beni mi düşüneceksiniz? Her koyun kendi bacağından. Hem ben de kendimi kurtarmanın bir yolunu bulaymışım. Niye böyle şeyler sizin başınıza gelmiyor da benimkine geliyor di mi? "Sırf baht işi değil, biraz daha akıllı olmak lazım!" Mesela ben dayak yedim diye karakola gitsem, biriniz şahitliğe gelmezsiniz, niye? E aile meselesi ne olsa, yarın öbür gün ben kocamla iyi olurum, hatta size, "Sana ne be, kocam değil mi döver de sever de," bile derim de, siz kötü olursunuz di mi? Siz karışmazsınız. Bana üzülürsünüz tabii ama taraf tutmazsınız... Öyle de bir taraf tutarsınız ki: Ben zulüm çekerken susuyorsanız, kocamın tarafındasınız. Siz, erkek tarafısınız. Amaaan, benim babam bile özbeöz babamken, kız tarafı değil erkek tarafıydı.
“Bir varmış bir yokmuş, uzak bir diyarda, dar zamanda, insanların sapkınlıkları diz boyuymuş. Bu rezalet ve melameti yeterince seyreden Allahü Teala kullarının kendilerine çekidüzen vermesini sağlamak ve nedamet getirmelerine fırsat tanımak için belagat ve feraset sahibi Hazreti Nuh’u göndermiş. Ama Nuh Peygamber ne vakit doğruları vazetmek için ağzını açsa, sözleri küfürlerle bölünmüş. Ona demediklerini bırakmamışlar: deli, çatlak, kaçık...” Asya teyzesini nasıl tavlayacağını gayet iyi bildiğinden, hınzırca takıldı: “Ama herkesten fazla karısının ihaneti perişan etmiş Nuh’u, değil mi teyzecim? Nuh’un karısı da putperestlerin saflarına katılmış di mi?”
"Dünyayı görmeli" derdi mahallesinden dışarı nadiren çıkan o kadınlar. Böyle deme ihtiyacı duyarlardı nedense, bazı bazı televizyon karşısında iç geçirdiklerinde ya da iki sohbet arası üzerlerine suskunluk çöktüğünde. "Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi demişler" diye eklerdi birileri ardından. Nasıl olup da aynı lafları döne döne böylesine şevkle sil baştan edebildiklerine hayret eder, üstelik sözleriyle kendi hayatları arasındaki engin kopukluğu görmezden gelmelerine içerlerdim. Sorsanız, dünya muhakkak gidip görülmesi gereken bir "şey"di nazarlarında. Ama hangi yön, tastamam neresiydi? Ona varmak için acaba nereye yolculuk etmeliydi?
Burası umutsuzluk çarşısı Ama her dudaktan her sabah binbir umut türküsü Bu yokuşun ölüleri ağlamaz Ayak sesleri derindedir duyulmaz Güneşler, günler unutmak kadar uzaklarda saklanır, görülmez Bu koskaca gürültü yaşamak mı? Beklemek mi ölümü yeniden bilinmez. Sevgilerimle karışık Sadri Alışık(Mehmet Sadreddin Alışık)
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.