Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Medeniyet şehir içerisinde toplu yaşama becerisi olarak tarif edilir İngilizcedeki civilisation ifadesideki sivil şehirde yaşayanı ifade eder Medeniyet kelimesi ise Medine den gelmektedir Medine kentinde yaşayan siviller ve kelime evrilmiş medeniyet olmuştur
31 Mart Vak'ası veya 31 Mart Hadisesi olarak tarihe geçen olay yakın tarihimizin en tartışmalı konularından biridir. (...) 24 Temmuz 1908'den itibaren iktidar, resmen ve hukuken olmasa da, fiilen İttihat Terakki'ye geçmiştir. Her ne kadar doğrudan iktidar olamasa da dolaylı yollardan, çeşitli yönlendirmelerle, iktidarın
Reklam
Bazı tarih kitaplarında Meclis-i Mebusan'ın tatil edildiği tarih olan 1878 ila yeniden açıldığı 1908 tarihi arasındaki döneme “istibdat dönemi” denilmektedir. İstibdat kelimesi diktatörlük anlamına gelmektedir. Dolayısıyla bu ifadeyle Abdülhamit'e müstebit (diktatör) onun dönemine de diktatörlük dönemi denilmektedir. Bu haksız ve aşırı
"Sevgi, ruhun güzelliğidir. Toplum sevgiyle kaynaşır. Sevgisiz adalet bile katıdır. Sevgisiz insanlar iki yüzlü ve diktatör olurlar. Sevgisiz kural ve gelenekler insanı dar görüşlü yapar. Sevgisiz inanç bile insanı fanatik yapar. Onun için Hz. Peygamber'in yaşadığı Müslümanlıkta sevgi temel ilkedir. Kur'an'da Müslümanların temel vasfıdır. Allah'ı sevecekler, birbirlerini sevecekler: "Müminlerin Allah'a karşı çok şiddetli bir sevgileri vardır" (Bakara, 2/165) "..Aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi O'nun varlığının belgelerindendir." (Rum, 30/21). Sevgi konusunda Kur'an' daki bazı âyetler yanlış tercüme edilmektedir. Meselâ "takva" kelimesi "Allah'tan korkma" olarak tercüme edilmektedir. Bu tercüme yanlıştır. Kur'an'a göre Allah korkulan bir varlık değil, sevilen, saygı duyulan ve tapılan bir varlıktır. Takvayı "saygısızlık etmekten sakınma" olarak tercüme etmek daha doğrudur. Keza Hac suresi 35. âyeti de yanlış tercüme edilmektedir. Âyet, "Allah anıldığı zaman korkudan kalpleri titreyen müminleri müjdele" şeklinde tercüme edilmiştir. Halbuki doğrusu “Allah anıldığında saygıdan kalpleri ürperen müminleri müjdele" (Hac, 22/35) şeklinde olmalıdır."s.159
Sayfa 159 - Ötüken Yayınları
" Milli Şef " ( aynı tarihlerde , hemen hemen aynı iki " lider " daha vardır : İtalyan diktatör Mussolini ile Alman diktator Hitler ) dedirten İsmet İnönü'nün yönettiği Türkiye'de Atatürk'ün izleri silinmek istenmiş , öncelikle de paradan - puldan ve devlet dairelerinden fotoğrafları kaldırılmıştır . Bunu Atatürk döneminde
Sayfa 270 - 271,272
Boşuna çıkmamış diktatör kelimesi...
"Her iktidar adam öldürür mü? "Evet! İktidar zulüm demektir. Hele denetlenemeyen iktidar." "Peki iyi insanlar iktidara gelirse?" "Öyle şey olmaz." "İyi insanlar iktidara gelemez, gelse bile iktidar onu bozar, zalim yapar."
Sayfa 231 - DKKitabı okudu
Reklam
Diktatör Kelimesi ve Tarihsel Süreç
Eski Yunan-Roma dünyasında hür yurttaş meclisleri bu görevi elde tutarlardı veya fevkalade yetkili kıldıkları yöneticiye bazen tüm görevleri devrederlerdi. Roma da bu fevkalade memurlara bugün kötü anlamda kullanılan, oysa masum bir deyim olan “dictator” denirdi. Yasamayı bile onlarla paylaşırlardı. Venedik ve Polonya cumhuriyeti (evet, cumhuriyetti) gibi ortaçağdan yeni çağlara süren devletlerde meclis baştaki idareciyi seçerdi. Venedik’te bu “doce” idi, Polonya’da kraldı. Ömür boyu bu fevkalade yetkili göreve meclis tarafından getirilirlerdi.
Sayfa 55 - TimaşKitabı okudu
'Diktatör' kelimesi,
'Diktatör' kelimesi, Latince'den gelmektedir. Roma senatosu, içerde veya dışarda karışıklık çıktığında her türlü yetkiyle donatılmış diktatörler atamayı adet haline getirmişti. Başlangıçta diktatör altı ay için atanıyordu, bu sürenin sonunda görevi otomatik olarak tamamlanmış sayılıyordu. Roma'da sınıf çatışmaları ve savaşlar kronikleşince diktatörlük sürekli bir yönetim tarzı olma vasfını kazandı
Sayfa 306Kitabı okudu