Merhabalardan bir demet. Spoi ve Gilleri bulunmamaktadır.
Bir okurdan da görüp uyguladığım gibi önce yazarı araştırır, okur, tanıyabildiğim kadar tanırım...
- Biz şairi biliyoruz sen kitaba geç.
Baaalım ne kadar tanıyorsun. Çay kahve al istersen, biraz uzun. Dikkat et çenen çıkmasın, çünkü çok şaşıracaksın. Ööle şaşıracaksın yani.
Eğitim,
1. Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
2. Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrının Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.
3. Tanrı, «Işık olsun» diye buyurdu ve ışık oldu.
4. Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.
5. Işığa «Gündüz», karanlığa «Gece» adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk
Bu milletten 'Allah utandırmasın' diyerek dua alıp iktidar olanlar utanınılacak ne varsa yapmaktan geri durmadılar. Tabi suç yine milletimizde elbette çünkü;
1) duayı eksik yaptık,
2) Erbakan Hoca’nın 2002 yılından beri haykırdığı tüm gerçekleri görmezden gelip hep bir bahane türettik,
3) geçmişteki travmaların yeniden yaşanmasıyla
Dileyen kafasını kuma sokmaya devam eder ve neticesinde layık olduğu şekliyle yönetilmeye ve sömürülmeyi alışkanlık hâline getirir. Dileyen ise kendine gelir, hesap sorar...
t.me/PlandemiArsiv
• ALİ KARAKOÇ
İlk öncelikle incelemeye mizojininin tanımını yapmakla başlamak daha iyi olur. Sevgili okurlar mizojini tek ifadeyle kadın düşmanlığı demektir. Kitabın ana teması kadınlardan nefret etmenin tarihidir. Bu mizojini tarihine bakıldığında, okunduğunda bazı durumlardan ötürü insanın kanının donması hiçten bile değildir. İnsanlık tarihi boyunca kadın
Marx-Engels öğretilerini ve sosyalizmi benimsediğim halde benim gibi düşünenlerin de çoğunluğunun kabul edeceği gibi "Ele geçen büyük fırsat değerlendirilemedi." Teoride hayran kalınası manifestolar reelde maalesef dibe çakıldı.Bu kimilerini sonsuz bir umutsuzluğa düşmeye,kimilerini ise yıkılmış hayale bağlanmaya sevk etti.
Sunuşta da
Marksizm insanların maddi yaşamlarını üretir ve yeniden üretirken birbiriyle girdikleri toplumsal ilişkilerin bilimsel-eleştirel analizini temel alır. Kapitalist toplumdaki herhangi bir sürecin analizi, kapitalist üretim ilişkilerinden başlamak zorundadır. Yalnızca neyin ne kadar üretildiği değil, kimler tarafından (toplumsal emek) kimlerin çıkarı
LAİKLİK PRENSİBİYLE NELER SAĞLANMIŞTIR :
1) Din şer aleti olmaktan kurtarılmış, âdi politika çamurundan çıkarılmış ve ipleri emperyalistlerin elinde bulunan sefil politikacılarla yobazlardan alınarak yalnızca Allah ile kul arasında bir bağ haline getirilmiştir.
2) Din; birtakım kara cahil, şeyh, derviş, baba, çelebi, hacı, hoca gibi
"Neden Sağ kesim iktidar ve kazanıyor fazla söze gerek yok!
Adnan Menderes'in İcraatları
-Dönemin cumhurbaşkanının resimlerinin paraya basılması maddesi değiştirildi ve bütün paralara Atatürk’ün resimleri basılmaya başlandı.
-Okullarda din dersi zorunlu hale getirildi (21 Ekim 1950)
-Türkçe okunmaya başlanmış ezan, yeniden Arapça
_Psikolojik harp, dünyanın en güçlü silahıdır. İnsan zihnini biçimlendirme sanatıdır. Aldatmadır, hiledir, düşünceleri manipüle etmek ve zehirlemektir. Düşmanı suya götürüp susuz getirmektir. Var olmayanı varmış gibi göstermek, var olanın zihinlerde reddedilmesini sağlamaktır. Başkalarının etkisi altında oldukları halde kendi iradeleriyle hareket
Proletarya yani İşçi Sınıfı, üretim araçları üzerinde hiçbir mülkiyeti bulunmayan yalnızca işgücünü satarak yaşamını sürdürebilen Modern bir Sınıftır.
Modernden kasıt Kapitalizmdir. Kapitalist üretim biçiminde dolaysızca görev alan iki kesim insan vardır: Kapitalistler ve Proletarya. Modern üretimde dolaysızca yer alan insan kümelerine “Sınıf”
Anlaşılmaz,anlayamayız diye yıllarca uzak birakildigimiz sadece arapça okuduğumuz kuran bir kilavuzdur. Allahın kitabından uzak tutup insanları kendi tekeline alıp din sömürüsü yapanlarin Allah cezasını verecektir.
1 - Bulantı - Jean Paul Sartre
2 - Stalingrad - Antony Beevor
3 - Berlin'in Düşüşü - Antony Beevor
4 - Namusçular - Kemal Tahir
5 - Cinayet Fakültesi - Pınar Kür
Eylül ayına büyük filozof Jean Paul Sartre'ın "Bulantı" isimli dev eseriyle başladım. Farklı zaman ve duygu halleriyle tekrar tekrar okunması gereken bir kitap. Her kütüphanede bulunmalı.
"Stalingrad" ve "Berlin'in Düşüşü" adlı iki şaheser kitabı arka arkaya okudum. Dünya tarihindeki en kanlı iki diktatörün merkeze alındığı yaşanmış en büyük savaşın anlatıldığı bu kitaplara neredeyse ayın üçte ikisini ayırdım. Okumanın uzun sürmesinin bir nedeni de zaman zaman internet aramaları yaparak kafada oluşan soru işaretlerini gidermek için verilen çabalardı. İkinci Dünya Savaşı okumalarına farklı kitaplarla devam edeceğim. Bu iki kitap da özellikle yakın tarihi merak edenlere önerilir.
Kemal Tahir'in bu romanında Anadolu'ya içeriden yani mapushaneden bir bakış var. Arka planda İkinci Dünya Savaşı yaşanırken savaşa girmemiş ülkemiz toplumundaki töreler, namus davaları, ağalık, şeyhlik, cehalet, din sömürüsü gibi konular nakış nakış işlenmiş. Kemal Tahir her yazdığı her zaman okunmalıdır.
Pınar Kür'ün "Cinayet Fakültesi" öylesine bir roman. Böyle bir isimden daha iyi bir roman beklerdim. D&R indiriminden almıştım. Kitap kitaptır diyerek okudum ama klasik bir şezlong romanı olduğu için öneremeyeceğim.
Edebiyat, şiir ve mizah dergileri, kitap ekleri derken Eylül ayını az kitapla ama yine de çok verimli geçirdiğime inanıyorum.
Sağlığımız ve huzurumuz yerinde olsun da hep böyle okuyalım ve paylaşalım.
İyi, güzel, takva sahibi insanın yapacağı şey; Allah rızâsı için adîl davranmak, kimseye haksızlık etmemek ve kimseyi incitmemektir. Çünkü kadın erkeğin, erkek de kadının sömürüsü altında değildir. İkisi de Allah'ın birer kuludur.
- - -
"Dinin sömürünün temelini oluşturduğu bir dünyada umuda yer olabilir mi? O kadar insana din kavramına o kadar farklı şekillerde yaklaşılması nasıl öğretilebilir? Hem Muhammed'in hem de İsa'nın mesajları nasıl olurda savaşı haklı göstermek için kullanılabilir.?"
- - -