Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mobbing Bank Diyor ki;
Ortadoğu Kültürünün Duygu, Batı Kültürünün Maddi Sömürü Zulmünü Bir İbret ile Bitiriyoruz Türkler de yaşam mana üzerine kuruludur. İhtiyaçtan fazlası zehir gelir Türklere. İsraf haram demeyen din var mı? Dinler yokken Türkler de yaşanıyordu. Dinler bütün bu bilgileri bizden almış kullanmıştır. Dini farklı niyetle kullanmak adına dinin
31 Mart Yerel Seçimleri Bağlamında Marksizmin Tarihsel Doğruluğu Üzerine
Bilindiği gibi “Yüzyılın Felaketi” AKP iktidarı, devlet gücünü bütünüyle elinde tutmasına rağmen 31 Mart Yerel Seçimlerinde ağır bir yenilgi tattı. Bir ABD-İngiltere-İsrail yapımı proje partisi olan AKP, emperyalist efendileri tarafından iktidar koltuğuna oturtulduğu 3 Kasım 2002’den beri ilk kez bu kadar ölümcül, tedavisi çok zor bir yara almış
Reklam
Helak Olan Kâfirler
Allah'ı ve O'nun gönderdiği kitabı peygamberi inkâr eden ve onlara karşı olup düşmanlık eden insanlara kâfir denir. Bu kişilerin temel özellikleri şöyle sıralanır: a. Cehalet: Onlar gerçeği görmezden gelirler. İşlerine geleni bilir ama işlerine gelmeyene gözlerini, kulaklarını, beyinlerini ve kalplerini kapatırlar. Alıcıları tümüyle kapalıdır. Din, onların nefsani azgınlıklarını engellediği, hayatlarına bir denge, bir disiplin getirdiği ve her istediklerini yapmalarına müsaade etmediği için İslam'ı öğrenmek istemezler. b. Kötü fiiler: Bunlar sorumsuz insanlar oldukları için her şeyi yaparlar. Çünkü ilkesizdirler ya da keyfi olarak ilkelerini kendileri belirler. c. Nimetlerle/imkânlarla şımarmak ve kibirlenmek: Bunun sonunda müstekbir (zorba ve zalim) olurlar ve insanları sömürmeye başlarlar. d. Nimetler/imkânlar ellerinden alındığında feryat etmek: Onlar yaygaracıdır ve en küçük bir şeyde bağırırlar, çağırırlar, dünyayı ayağa kaldırırlar.. e. Gerçeği Dinlememek: İnsanın hayatını düzenleyen ve denge getiren yüce kitap Kur'ân okunduğunda dinlemezler ve Peygamber'e düşmanlık ederler. Onlar Cahiliye Dönemi'nde putlarına istediklerini söyletiyorlar ve putlar üzerinden istedikleri gibi bir din oluşturuyorlardı. Bu nedenle de kendileri/kafalacan/hayatları gibi bir peygamber ve kitap istediler; ancak İslam ile birlikte bu keyfilik, insanları kandırma,istismar ve sömürü sona ermiştir. (Bk. Mü'minûn, 23/63-77).
İsmi (BRHM) Hindistan’ da Brahma olarak bilinen o efsanevi Asi Peygamber. Hz İbrahim’ in hakikati nedir? İbrahim olmak. Tam tersine, bizzat kendi zanlarının oluştuğu çevreye meydan okuyarak, çelişkileri ortaya koymak ve özgür bir insan olarak düşünebilmeye geçmektir, onun makamını içinde açmak. Başta kendi temelini oluşturan zanlarla savaşmaktır. İlk adım “sorgulama”ydı. Bu sorgulama ile beşer, insan olma yönünde bir adım daha atıyordu. Ademiyet makamı… Daha sonra “şekilperestliğin her alanda tespit edilmesi” geliyordu. O şekilperestliğin sonunun fırtınada helak olmak olduğunu görmek ve ondan tamamıyla kurtulmak. Farkındalığın derinleşmesi. Nuh makamı… Ardından; “tespit edilen şekilperestliğe karşı bayrak açmak” gelir. Bizzat o tufanı oluşturmak. Bu inanç sömürüsünü yapanlar güçlü otoriterler de olsa, tek başına o duruşu sergilemek. O sömürü sistemini din kabul eden bir ailesi de olsa, şekilperestlikle savaşmak… “İbrahim Makamı”, insanın eylemiyle samimiyetini ispat ettiği mertebenin adı…
420 syf.
9/10 puan verdi
Eğitim ve İdeoloji
Kitap çok eleştirel ve tamamen idrolojik bir düşünce üzerine değerlendirme ile yazılmış.. Söylenenlerin hepsine katılmam mümkün değil ama bazıları çok yerinde tespitler... "Milliyetçi eğitim sistemlerinde kollektif varlığa,yani millete mutlak biatı militarist bir mantık içinde önermekten başka bir şey söylememiştir.Semavi dinlerin klasik/geleneksel çözümü ise tek noktada takılıp kalmıştır. Çocuğu dindar kılmak ya da ahlaki bir kültürü,temeli din olan toplumsal düzende çeşitli terbiyevi usulleri yerleştirmek....EĞİTİMİN İLLA Kİ BİRŞEYİ MERKEZE ALMASI GEREKLİ Mİ?" Demiş yazar...Eğitimin birçok şeyi merkeze alması lazım tek merkez odaklı olunca yetişenler ortada...Ayrıca Milliyetçilik kavramının anlaşılması tarım toplumlarında ve sanayi toplumlarında farklı algılanırken, kapsayıcı bir sistem yerine sömürücü bir sistem varken;ne tür düşünce yada inanç sistemine sahip olduğu önemli değil..işin sonu hep aynı yere varacak gibi görünüyor... Üniversitelerin farklı düşünceye sahip akademisyenler tarafından elde tutulmasından ziyade gelen genç akademisyen adaylarına yapılan muameleye bakınca anlaşılıyor.. Sömürü düzeni...Uluslararası niteliği olmayan çok insan...Kitap yine de çok öğretici
Eğitim ve İdeoloji
Eğitim ve İdeolojiKemal İnal · Kalkedon Yayınları · 20081 okunma
143 syf.
·
Puan vermedi
Gecekondu yaşamını,ekolojik yıkımı ve gelenek ile şehir yaşamı çatışmasın şiirsel, masalsı,imgelerle dolu anlatan ve içinde mitler de barındıran roman aynı zamanda politik bir yöne,söyleme de sahiptir. Kapitalizme eleştiride bulunan romanda yer alan şehir sıfırdan var olan bir şehirdir.Fabrika ve çöp yığınlarıyla çevrilmiş bu şehirde mücadele,siyasi gelişmeler hiç durmaz. İnsana odaklanan romanda göç,işçi sorunları,yoksulluk, yoksulluk içindeki mücadele, toplumdaki sosyokültürel yapının değişmesinin doğurduğu çatışma,sömürü düzeni,ayakta kalma işlenir. Kırsaldan gelen ve şehre tutunmaya çalışan insanın gecekondu hikayesi devlet politikasının yetersizliğiyle, sahte hocalarla,yoksullukla ,din tüccarlarıyla,yıkımlarla ve yeniden yapımlarla,seçimlerle, grevlerle,fabrikalardaki işçilerle destansı bir biçimde anlatılır. Anlatılan mekanda her duyulan her dinlenen yaşayanların efsanesi olur.Yaşayanlar yeni adetler yaratır ve bunları uygular. Geniş çöp alanları ile sanayi bölgesi arasında kurulan gecekondu mahallesindeki insanların gelenek ve şehir arasındaki sıkışmış ruh hallerini de yansıtan roman insanın doğduğu yere tutunma çabasını işler. Romanda anlatılan yer,anlatılan insanlar hem birer masal kahramanı ve masal diyarı niteliği taşır hem de yetmişlerden sonra göç alan büyük kentlerin ve o kentlerde yaşayanların,yaşananların gerçekliğini taşır.Büyülü gerçekçilik üslubuna sahip roman Türkiye’de hala kanayan yaralardan bahseder.Yaraları bir türlü kabuk tutmayan,şehre yabancılıkları bitmek bilmeyen insanları anlatır.
Berci Kristin Çöp Masalları
Berci Kristin Çöp MasallarıLatife Tekin · İletişim Yayınları · 20121,706 okunma
Reklam
Ve din dersleri hocasının resmini yapan kurşunkaleminle yık Mızraklı İlmihalin yeşil sarıklı iskeletini.. Sen kendi cennetini kara toprağın üstünde kur. Coğrafya kitabıyla sustur, seni "Hilkati Âdem'le aldatanı.. Bu satırlardan da anlaşılacağı gibi Nazım Hikmet, sadece bilimsel materyalizmin değil, diyalektik materyalizmin de etkisi altındadır. Dolayısıyla din, ona göre sadece bir masal, hurafe değil; aynı zamanda insanların, sömürü ilişkilerini doğru okumasını engelleyen bir öğretidir.
Sayfa 156Kitabı okudu
104 syf.
·
Puan vermedi
“ HERKESİN DİNİ İMANI PARA OLMUŞ” veya “O para için her şeyi yapar “sözlerini çok duyarız. Oldukça yaygın olan bu söylem, çok önemli bir gerçeğe dikkat de çekmektedir: Para, insan ilişkilerinde temel bir belirleyici ve de ölçüttür. Bu nedenle Paranın kapitalizm adlı dünyevi dinin zalim ve karşı konulamaz tanrısı olduğuna dair düşüncelerim haklılık
Psikopolitika
PsikopolitikaByung-Chul Han · Metis Yayınları · 2019667 okunma
Mezheplerin Sahte Yumuşak Yüzü
Kendi hegemonyalarını sürdürmek ve kadın sömürgelerine devam etmek isteyenler, geleneklerini uygulamakta erdem görüp akılcı düşünceden korkanlar, tarikat rantlarının ellerinden gideceğinden panikleyenler Kuran'a dayalı İslamiyet'in en büyük düşmanlarıdırlar. Kuran'a göre İslam'ı anlatanlara, ateistlerin göstermediği düşmanlığı, bu kesim sergilemektedir. Bunun sebebi basittir. Kuran'a göre İslam, bu kesimin sömürü aracı olarak kullandıkları "din"in sundukları gibi olmadığını; yönetim şekillerini, kadına bakışlarını, baskıcı idare biçimlerini, tarikatlarını Kuran'a göre değil örflerine, heva ve heveslerine, Arap geleneklerine göre oluşturduklarını göstermektedirler. Bu kesim, sömürü araçları olan "din" ellerinden alınınca, bunu alanlara "yahudi,mason,sapık,ajan" gibi sözlü ve fiili saldırılarda bulunmakta ve güneşi balçıkla sıvamaya çalışmaktadırlar.
Uluslararası dev güçler, yeryüzündeki üstün konumlarını sürdürebilmek için, sömürü alanlarındaki ülkeleri en azından kendilerinden bir basamak aşağıda tutmak zorundadırlar ve onları bilimsel geriliğe itmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Bugün yeryüzünde din kurallarına göre yönetilen hiç bir ülke yoktur ki bilimde ileri gidebilmiş olsun. Bu gerçeği en iyi kendi üstünlüklerini devleti dinden ayırmakla sağlamış olan uluslararası dev güçler bilmektedir.
Sayfa 386Kitabı okudu
Reklam
İktidar, sömürü politikasını din propagandası ile örtmesi halka karşı.
Sö­mürücü devlet her zaman dinsel örgütler ve kilise ile ittifak du­rumunda olmuş ve hatta vicdan özgürlüğü ilkelerini ilan etse de kilisenin devletten ayrılmasına ciddi olarak girişmemiştir.
V.İ. Lenin "Sosyalizm ve Din" makalesinde şunla­rı yazmıştır: "Bütün ömür boyu çalışan ve ihtiyaç içinde olana din bu dünyada muti ve sabırlı olmayı öğretiyor, buna karşılık Tanrı'dan ödül alacağı vaadi ile ona teselli veriyor. Başkasının emeği ile yaşayanlara ise din, bu dünyada hayırsever olmayı öğütlüyor; sömürü düzenini aklamak için onlara çok ucuz araç­lar öneriyor ve cennete gitmek için onlara ucuz fiyatlı bilet satı­yor. Din halk için afyondur. Din kendi insanlık suretlerinin, insa­na az-çok layık olan yaşam istemlerinin kapital köleliklerini unutturan bir tür özgüçsel içkidir. Ancak kendi köleliğini anla­mış ve kendi kurtuluşu uğrunda savaşıma kalkışmış köle artık yarı yarıya kölelikten azat olmuştur.
Sömürü
Bilime karşı önyargılar.. Donmuş gelenekler, inançlar.. Ve kendini yenileyememiş.. Fosilleşmiş fikirler düşünceler.. Kullanma tarihi geçmiş kalıntılar.. Felsefe ve bilimin ışığında ayıklanmalı.. En başta.. İnanma ve inançlar arasındaki..
İslam dünyasının her yerinde Müslümanlar içi boşaltılmış içinden halk, hukuk, adalet çıkartılmış yerine soygun, vurgun, baskı ve zulüm doldurulmuş ve üzeri türbanla, çarşafla, sakalla, sarıkla, cami ile minare ile Kur'an kursu ile İmam hatiple kapatılmış bir İslam uygulanıyor. Kur'an ve Hz Muhammed'in dini olan İslam ile hiçbir ilgisi olmayan bu din islam değil, Arap faşistlerinin sömürü dinidir ve maalesef bizim coğrafyamızda da yeşermiş ve Müslümanlar göstermelik şeylerle kandırılarak bu Saltanat dinine iman etmişlerdir.
“Din Gerekli mi Gereksiz mi? Sorusu”
Bu soruya bizim cevabımız belli ve net de onlarınkini (özellikle sermayeye ve güce hükmedenlerin) merak ediyorsanız ben söyleyeyim: “Olsa da olur, olmasa da; olacaksa da elimize ayağımıza dolaşmasın, sömürü düzenimize laf etmesin, kazancımıza gölge etmesin yeter!”
1.044 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.