Aldırma ; yüzümde sabitlenmiş gülümsemeye ,
mesleki deformasyondur.....
patronumun isteğidir yani.
eh ! böyledir işte ,ömrü karalama defteri gibi kullanmanın sonucu....
bilincinde ;sürekli kelimeler açar ve asla kokmazlar hiç biri güller gibi
bana göre kim yaparsa aşkın tarifini ;alayı yalandır !
başkası nasıl kullanabilir ki ! sana bakarken
Dünyanın girintileri, aranan her tür oyuğu, dipsiz kuyu ve uçurumu, karmaşık koridorları ve labirentleri, sulu oyukları, dereleri, yeraltı denizlerini ve fırtınalarını, elektrik, manyetik ve tektonik ateşleri barındırır Jules Verne kitapları:
Her biriniz "Ben neyim?" diye sorarsınız. Hiçbir kuralı ve yasası olmayan güdülerle, hırslarla, isteklerle, tutkularla dolu dipsiz bir kuyu, ışıksız ya da kılavuz yıldızsız bir kaos!
Pelin Büşra Demir with @use.repost
・・・
✨Karadeniz’in Dipsiz Kuyu köyünde akılalmaz olaylar yaşanmaya başlamış ,insanlar birden ortadan kayboluyor. Ne kadar uğraşsalar da hiçbir ize ve ipucuna rastlayamıyorlar . Bu olayları çözerek
soruşturmayı yöneten de Başkomiser Bahoz ve ekibi.
Ellerinde tek bilgi var , köyün
Cehennem adı sıcaklık ve soğukluğundan gelir. Ayrıca cehâme nedeniyle cehennem diye isimlendirilmiştir, çünkü cehennemin görüntüsü çirkindir. Cehâme yağmurunu bırakmış bulut demektir. Yağmur ise Allah’ın rahmetidir. Allah buluttan yağmurunu giderdiğinde, ona cehâm ismi verilmiştir, çünkü rahmet -ki yağmurdur- ondan ayrılmıştır. Aynı şekilde Allah rahmetini Cehennem’den de uzaklaştırmış. Cehennem diye isimlendirilmesinin başka bir nedeni de dibinin derinliğidir. Bir kuyunun dibi çok derin ise ona rukyetü cühnâm (dipsiz kuyu) denilir.
Ya artık hiç göremezsem? Artık hiç bilemeyeceğim demektir. Demek ki, bilmeyi hak etmemiş olacağım. Ve bu şans bir daha hiç elime geçmeyecek.... Birtakım asılsız ilanlar olabilir, şu bir günlük lütuflardan, ruhu gerçekten kırıp döken, o gayya kuyusu, falcılığın görkem içinde hüzünlü kuşunun kendini attığı dipsiz kuyu...
İşte iki insan arasında bazan irkilircesine duyduğumuz bu uzaklıktır ki, «Kuluma şahdamarından daha yakınım diyen Allahın sırlarından bir işaret...
Bütün itibarı yakınlıklar arasındaki uzaklığın ifadesi ola- rak, (Mopasan)ın «Yıldızların Bikesliği» adındaki hikâyesine bir zamanlar bayıldığını söyleyen Peyami Safa, asıl Yunus Emre'ye bakmalıydı:
Bir garip öldü diyeler, Üç günden sonra duyalar, Soğuk su ile yuyalar: Şöyle garip bencileyin.
Meğer ki, gökte yıldızım, Ola garip bencileyin.
Garibiz; her yerde, her şeyin içinde ve herkesin ortasında garibiz... Vatanımız burası sanmayın!.. Ve bu gurbet Allah has retinden başka hiçbir şey değil... Her şeye ve herkese uzaklığın da aks-i davası o, Allah... Yakın olan o, ama biz farkında deği liz
Öyleyse bazan, hem de ezbere:
- Bir Allahım bilir, bir de ben...
Derken ne kadar doğruyu söylemiş oluyoruz.
En doğrusu:
-Yalnız Allah bilir....
Bu kadar!...
Benimki de, fertler arası bütün münasebet ve intikal vasıtalarını kaybetmenin, dipsiz bir kuyu içinde tek başıma kalmamın ve ilahi azâmeti, birdenbire şahdamarında hissetmenin haliydi
" Kendi çaresizliklerine terk edilmiş insanlar çıkış yolu ararken yalnız kalmış ve verdikleri savaşı kaybetmişlerse, artık onlar için sadece iki yol vardır:
Ya kendileri gibi dipsiz kuyulara düşenlere el uzatmak ya da yakınlarını da aynı kuyuya çekmek...
Bazen sakınmamız gereken tehlike kuyu değil, kuyunun içindekilerdir. "
-Ozan-