Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“2003 yılında Türkiye'nin brüt dış borç stoku 129 milyar dolardı. 17 yılda yaklaşık 3,5 kat artarak Haziran 2019 itibariyle 447 milyar dolara dayandı.”
Sayfa 143
İlk borç 1854 yılında alınır, miktarı 2,57 milyon Osmanlı Lirasıdır. Bu borç yetersiz kalınca 1855 yılında 5,64 milyon Osmanlı Lirası daha borç alınır. Artık "dış borç sarmalı" başlamıştır. Bu sarmal imparatorluğun iflasına yani yok oluşuna kadar sürecektir.
Reklam
ekonomik politika üzerine
"Devlete aşırı lüks ve israf düşkünü fırsatçı, sık sık kullandıkları kendi deyimleri ile İş Bitirici; Köşe Dönücü, Malı Götürücü aşırı popülist bir zihniyetin hakim olduğu bu dönemde (1980'lerde); Devletin Mali disiplini darmadağın edilmiş; Ekonomi milletimizin tarihinde hiç olmayan bir şekilde çok uzun süreli ve çok yüksek oranlı bir enflasyon süreci içine atılmış; böyle bir ortamda ekonomide temelinden yanlış kur ve faiz politikaları izlenmiş; Tasarruf hareketi zayıflamış, kitlesel dış borçlanmalara rağmen yatırım hacmi reel olarak gelişmemiş veya düşmüş; yatırımlar çarpılmış, üretken yatırımlar hemen hemen durmuş; kalkınma hızı belirgin bir biçimde düşmüş, işsizliğin baskısı artmış; gelir, servet ve fırsatların dağılışındaki adaletsizlik daha da keskinleşmiş; Ekonomi bir tüketim, spekülasyon, rant, haksız kazançlar ekonomisi haline dönüşmüş; devlet iç ve dışta çok büyük bir borç yükü altına itilmiştir. Eğitim de; çağın düzeyinin çok gerilerine düşmüştür. Böyle bir yıkıntı ortamında beklenebileceği gibi, hem kamu hem özel kesimde toplumsal ahlak o zamana kadar görülmemiş ölçülerde ve şekillerde çöküntüye uğramış bulunmaktadır."
Sayfa 27 - OdtüKitabı okudu
Adnan Menderes'in borç için IMF'e başvurması:
1955'de durum en ciddi safhadaydı. Külliyetli bir mali yardımla durumu kurtarmayı düşünen Menderes 359 milyon dolar tutarındaki istikrazda en büyük hisse sahibi olan Uluslararası Para Fonu tarafından ileri sürülen Stabilizasyon Programı şartlarını kabul etti. Şartlar şunlardı: (1) Etkili bir devalüasyon; (2) İki taraflı anlaşmalar yerine global ithal kotaları sisteminin uygulanması; (3) Bir milyar dolar tutarındaki dış borçların birleştirilmesi ve' düzenii olarak ödenmesi; (4) İç kredilerin sınırlandırılması; (5) Fiat kontrolünün kaldırılması; (6) Maliyeyi açık bütçeyle idare etme usulünün terkedilmesi; (7) Devlet teşekkülleriyle yarı resmi devlet teşekküllerinde denk bilanço sağlanması için çaba harcanması; (8) Yapılan yatırımlar arasında daha yakın bir koordinasyon sağIanması.
ilk buhranın patlak verdiği 1875 yılına gelindiği zaman 200 milyon altın siterlin, yani bugünkü para ile 880 milyon dolar veya 8 milyar lira borç hasıl olmuştu. Bu noktayı inceleyen bir Amerikalı yazar, "20 yıl gibi bir süre içinde Türkiye'nin 200 milyon altın siterline varan bir dış borç altına girmesi ve bunu eldeki önemli kaynaklarda borçla mütenasip bir geliştirme yapmadan bu kadara çıkarması aklın alacağı bir şey değildir" diyor ve daha soma da, Türkiye'nin, o zamandan beri şu kadar devrim, şu kadar kıtlık, şu kadar harp geçirdiği halde bu borcu ödemiş olmasına büsbütün şaşıyor.
IMF ve Dünya Bankası, bugün Türkiye’de, toplumsal yaşamın hemen tümünde, karar süreçlerini belirleyen mutlak egemenler durumuna gelmiştir. Bu egemenlik; Duyunu Umumiye işleyişinden ve 1920 Sevr’inin ekonomik–siyasal koşullarından daha derin ve etkilidir. Aynı onlar gibi, doğrudan Türkiye’deki kamu işleyişinin etkisizleştirilmesine yönelmiştir. Çökertilen ulusal ekonomi, ağır borç yükü ve dış karışmalara açık siyasi–hukuksal varlığıyla, Türkiye bu tür yönelmelere karşı artık direnemez durumdadır.
Sayfa 156Kitabı okudu
Reklam
70 Cente Muhtaç Duruma Geldik
...Ancak, 1977 yılının ortalarına gelindiğinde büyük miktarlarda kısa vadeli borç birikmiş, kamu kesimi dış borçları ödeyemez duruma gelmişti. Dönemin başbakanı Süleyman Demirel bile "70 cente muhtaç" duruma geldiğimizi söylemekteydi.
Sayfa 244 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Düyun-i Umumi'ye Giden Süreç - Kısaca -
Osmanlılar ilk kez 1852'de Avrupalılardan borç aldılar. Ali Paşa, Abdülmecit'ten ve belki hükumetten de gizli olarak 50 milyon frank tutarındaki ilk borç antlaşmasını imzaladı.83° Kırım Savaşı sırasında ve savaş sonrasında devletin hızla borçlanıl dığını görüyoruz. 1854'ten 1874'e kadar ge çen 20 yıl içinde tam onbeş kez yeni borç antlaşmaları
Sayfa 427Kitabı okudu
İlk dış borçlanma 1854'te yapıldı. 1854-1877 arasında devlet 19 dış borç mukavelesi imzaladı. Borçlanılan miktar 251.209.758 altın lira, fakat ele geçen para 135.015.751 altın lira idi. Üstü iskontalar vesaire şeklinde dışarıda paylaşıldı. 1876-1878 harbinde gayet ağır şartlarla 10 milyon lira aldık. 1881'de resmen iflasımıza gidildi. 1881 Muharrem Kararnamesiyle bir konsolidasyona varıldı. Devletin başlıca yedi gelir kaynağı yabancı alacaklıların idaresine verildi. Yabancıların kurduğu bir Alacaklılar Idaresi (Düyun-u Umumiye İdaresi) dev- resmen yedi gelir kaynağına el koydu.
Dış yardım ve borçlanmaya direnmenin önündeki en büyük engel yoksulluktur. Bunu borç verenler de alanlar da iyi bilirler. Yapılacak işlerin ve karşılanması gereken gereksinimlerim yarattığı baskı, borçlanma ile bağımsızlık duygusu arasında çelişkiler yaratır. İnsanlar açken, yaşayabilmek için çalışabileceği işi yokken, yöneticilerin dış borca direnmeleri çok zordur.
Reklam
Toplumsal ve doğal sermayesinin paraya dönüştürülmesine direnen her yönetim baskı görür ve cezalandırılır. Aristide neoliberal politikalara karşı çıkıp 1991’de ve 2004'te darbeyle devrildiginde Haiti’de olan buydu; 2009’da Honduras’ta aynı şey yaşandı; tüm dünyada yüzlerce, yüzlerce kez aynı şey oldu. (Ancak yöntem Küba’da ve daha yakın
ATATÜRK OLMASAYDI BELKİ TÜRKİYE OLMAZDI
Yabancı şirketler ekonomideki yerlerini korumaktadır. Özellikle demiryolları, elektrik ve ulaştırma şirketleri, İstanbul ve İzmir rıhtım işletmeleri yabancı şirketlerin elindedir. Bütün bu olumsuz faktörlere ek olarak genç Cumhuriyet, Düyun-u Umumiyenin 86 milyon liralık dış borcunu devralmıştır. 1930'dan itibaren ödenmesine başlanan bu borç ancak 1954'te kapanabilecektir.
Sayfa 232Kitabı okudu
874 öğeden 856 ile 870 arasındakiler gösteriliyor.