Her gün yüzlerce Müslüman başka Müslümanlar tarafından öldürülüyorsa biraz da içeriye ve bugüne bakmak gerekiyor. Dış mihraklar edebiyatının kimseye bir faydası yok!
Biliyorum,bu durum hepimize tanıdık geliyor...
Demokrasi Abraham Lincoln'ın, "Tüm insanları bir süre kandırabilirsiniz, birtakım insanları sürekli kandırabilirsiniz ama tüm insanları sürekli kandıramazsınız," prensibi üzerine kuruludur. Bir hükümet yozlaşmış ve insanların hayatını iyileştirmekten acizse, eninde sonunda yeterli sayıda vatandaş durumu idrak eder ve bu hükümetin yerine başkasını getirir. Ancak hükümetin medya üzerindeki kontrolü Lincoln'ın mantığını boşa çıkarır çünkü bu durum vatandaşların hakikatin farkına varmasını engeller. Medyayı tekeline alan oligarşi tüm başarısızlıklarını tekrar tekrar başkalarının üzerine atıp dikkati hayali ya da gerçekdışı mihraklar üzerine çeker. Böyle bir oligarşide yaşadığınızda öncelik, sağlık hizmetleri ve çevre kirliliği gibi sıkıcı konular değil her daim patlak veren şu veya bu krizdir. Millet dış saldırılara ya da şeytani darbelere maruz kalırken, dolup taşan hastaneleri ve kirli dereleri kim kafaya takar ki? Yozlaşmış bir oligarşi dur durak bilmeyen kriz selini bahane ederek egemenlik süresini dilediğince uzatabilir.
Reklam
Siyasal hayatımızda «dış mihraklar» deyimi, hiç dillerden düşmemiştir. Kimi politikacılarımız hoşlarına gitmeyen, ya da işlerine gelmeyen birçok olayı «dış mihraklara» dayandırmayı yeğlemişlerdir. Kimi zaman ufuklarının darlığından, kimi zaman da öylesini daha kolay bulduklarından bu yolu seçmişlerdir. Bugün de değişen bir şey yoktur ne yazık ki! «Dış mihraklar» yok mu? Hiç kuşkusuz var; aksi öne sürülemez. Türkiye'yi «istikrarsızlaştırmak» için çaba harcayan, demokrasiden tümüyle uzaklaştırmak ve ülke bütünlüğünü bozmak için sürekli plan yapan karanlık odakların varlığı yadsınamaz.
Dış mihraklar belliydi de asıl bizi içerden vurmaya çalışan iç mihraklar ne olacaktı, onlar da gavur tohumu değil miydi?
Sayfa 27 - Haydar ErgülenKitabı okudu
Dış mihraklar
Bu dış mihrak lafı memlekette her şey güllük gülistanlık iken pek işitilmez. İktidarlar işi batırınca, millet ezilmeye başlayınca, hukuk çöpe gidince parmaklar yine dış mihrakları göstermeye başlar. İşler iyi gittiğinde "dost ülke", "hür dünya", "medeni dünya", "stratejik ortak" olanlar işler sarpa sarınca hemen "dış mihrak" olarak ilan edilir.
Hani hem iç hem dış mihraklar vardı. Devlete düşman lazim millete değil
Ulusun, "ırka, kavme, coğrafyaya politikaya ve iradeye" bağlanmasına, bu unsurlardan birinin ya da birkaçının birliğine indirgenerek tanımlanmasına karşı çıkan Ziya Gökalp, "O halde millet nedir?" sorusuna ise "Terbiyede, kültürde, duygularda ortaklk" diye yanıt veriyor. Gökalp'te, fașist ideolojinin ve totaliter milliyetçiliğin en önemli gerekçesini oluşturan "dış ve iç düşmanlar" varsayımı da yoktur. Milleti dış düşmanlarla çevrili ve ic düşmanlanın tehdidi altında bir topluluk olarak değil, kültürel bir oluşum olarak görüir.
Reklam
252 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.