Paganların gözünde kusursuz insan, insanın olduğu haliyle mükemmelleştirilmesiydi; Hıristiyanların kusursuz insanı, olmadığı haliyle mükemmelleştirilmiş insandı; Budistler içinse insanın var olmadığı bir halin mükemmelleştirilmesiydi. Doğa, ruhla Tanrı arasındaki farktır. İnsanın ortaya serdiği ya da dile getirdiği şeyler, tamamen silinmiş bir metnin kenarına alınmış notlar gibidir. Notlara bakarak metnin anlamını az çok çıkarabiliriz; ama hep bir şüphe kalır, olası pek çok anlam vardır.
Sayfa 199Kitabı okudu
Yeri gelmişken, beyaz tenin, insan ırkı için tabii bir şey olmadığı, doğal olanın, tıpkı Hindu atalarımızınki gibi kahverengi veya siyah ten olduğu ve dolayısıyla da beyaz bir insanın hiçbir zaman köken itibarıyla tabiatın rahminden çıkmadığı, bu nedenden dolayı da beyaz ırk diye bir şeyin söz konusu olmayıp sık sık söyledikleri gibi beyaz tenli her insanın sonradan beyazlaştığı biçimindeki kendi görüşümü de ifade etmek istiyorum.
Reklam
Ama oluşan nesnelerin kiminin bir 'ne için'i (bir ereği) var, kimininse yok (bunlardan ilki tercihe bağlı değil ama herikisi de 'birşey için' (bir ereksel nedeni) olan nesneler içinde), dolayısıyla şu açık: zorunlu olan ve çoğu kez öyle olan dışındaki nesneler içinde bazıları var ki, bunların da 'birşey için' olması [bir ereksel nedeninin olması) olası. Hem düşünce tarafından hem de doğa tarafından yapılmış olan herşey 'bir şey için' (bir amaç için)dir.
Bilgelik diye bir şeyin var olduğunu varsaysak bile yönetimi bilgeye verecek bir anayasa biçimi var mıdır? Çoğunluğun, genel konseyler gibi, hata yapabildiği ve aslındayaptığı açıktır. Aristokratlar her zaman bilgedeğildir; krallar çoğu kez ahmaktır; papalar,yanılmazlığa rağmen, ciddi hatalar yapmıştır. Yönetimi üniversite mezunlarına ya da ilahiyat profesörlerine emanet etmeyi savunan olur mu? Ya da yoksul doğan, ama büyük servet edinen kişilere? Yasal olarak tanımlanabilir bir yurttaş kesiminin pratikte bütün gövdeden daha bilge olmasının olası olmadığı açıktır. İnsanlara uygun bir eğitimle siyasal bilgelik kazandırılabildiği öne sürülebilir. O zaman da şu soru gündeme gelir: Uygun eğitim nedir? Bunun da taraflı bir soru olduğu anlaşılır. Bu nedenle bir "bilge" kişiler yığını bulup yönetimi onlara bırakma sorunu çözümsüz bir sorundur. Demokrasinin nihai nedeni de budur.
Sayfa 208 - AlfaKitabı okudu
Içeriği ne olursa olsun, bir sorunu çözmek için insanların düşünce alışverişinde bulunmaları, bir başka deyişle, iletişim kurmaları gerekir. Uygarca konuşma ve tartışma becerisinin geliştirilmemiş olduğu toplumda, bir sorunu çözmek amacıyla başlatılan etkileşim, kısa sürede sürtüşme ve çatışmaya dönüşür. Böylece, var olanı çözmek şöyle dursun, soruna yenileri eklenir; dünyanın birçok ülkesinde görülen kanlı çatışmaların kökeninde, bilinçsiz koşullar altında yaratılan sosyal ortamdaki iletişim düzensizliği yatar.
Sayfa 16
İnsanlığın, doğa güçlerine egemen olduktan sonra da korkuları sürdüğü için tanrılara gereksinim de sürer. Kaderin acımasızlığına, ölüm karşısındaki çaresizliğe karşı teselli bulabilmek, uygarlığa uyum sonucunda yüklenmiş olan acıları azaltabilmek için tanrılara gereksinim vardır. Giderek bütün tanrıların paylaştığı temel güce sahip olan bir mutlak tanrı düşüncesi gelişir. Bütün hikmeti, bütün iyilikleri ve bütün adalete sahip olan tek bir tanrı ortaya çıkar. İnsan bütün öbür tanrıların ardına gizlenmiş olan asıl büyük gücü, doğanın ana çekirdeğini serbest bırakabilirmiş olmaktan dolayı da üstelik gurur duyar. Gerçekte bu en baştaki tanrı düşüncesine bir geri dönüştür. Artık tanrı bir tek olunca bunu babayla özdeşleştirmek çok daha kolay olur. Böylece babayla olan ilişkilerin içtenlik ve yoğunluğuna da yeniden ulaşılmış olur.
Reklam
1.000 öğeden 511 ile 520 arasındakiler gösteriliyor.