Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevgili Kıtmir!
Köpek bile arif olunca Ashab-ı Kehfden olur,' demişler. Ne doğru.
Lao Tzu’nun severek anlattığı hikâye
Kralın bile kıskandığı kadar beyaz, muhteşem bir atı olan çok fakir bir ihtiyar varmış. Kralın bu ihtiyara at karşılığı teklif etmediği zenginlik, şan, şöhret kalmamış lakin ihtiyar hiçbir zaman bu teklifleri kabul etmezmiş. “Bu at, bir at değil benim için... Bir dost... İnsan dostunu satar mı?” dermiş hep. Bir gün uyandığında atın yok olduğunu
Sayfa 82 - Destek YayıneviKitabı okudu
Reklam
"'Hepinizi Yunanistan'a yollayacağız. Erkeklerinizi önceden gönder­dik. Sizi de arkalarından göndereceğiz. Orada birleşeceksiniz!' demiş­ler." "Doğru muymuş bu?" "Bilen mi var! Askere mi gitti, öldü mü? Ne olduğunu bilen yok! Ka­ dınları kızları, çoluk çocuğu Katırcı Ali'nin evine kapattıktan sonra, Honaz'ın o zamanki ağalarından bazıları; bazı zaptiyeler, bazı sütü bo­zuklar Rumların evlerini paluçka etti."
Dünyada en büyük musibet cahilin ilim davasında bulunması, o davanın da cahillerce doğru zannolunmasıdır. İnsan bilmediğini açıkça itiraf edecek olursa, hem vebal altına girmekten kurtulur hem de hulus-u niyeti dolayısıyla Allah'ın ilham ve talimine mazhar olur. Kendilerine eşya ilimleri sorulan meleklerin bilmiyoruz dedikleri gibi sen de bilmediğini itiraf et ki, Allah o isimleri Adem Aleyhisselam vasıtasıyla meleklere talim eylediği gibi sana da bilmediklerini öğretsin. Tabiinden ve ulemaya bir mesele sormuşlar; "bilmiyorum" demiş. Sen ulemadan iken bilmiyorum demeye utanmıyor musun? demişler. "Melekler Allah'ın yakını iken (La ilme lenâ) demeye utandılar mı?" demiş.
Sanırım toplumumuz geriliyor. Bilhassa manevi ve ahlaki bakımdan acil önlemler alınmazsa, yok olma uçurumuna doğru gideceğiz. s.67 Devletin kendisi hırsız; milleti çarpıyor. Nankörlüğü de cabası. Bir avuç aç, aciz yoksula millet demişler! Ordumuz ordu, maliyemiz maliye mi sanki? Maarifimiz, adliyemiz adam gibi mi? s.71 Bu millet, ensesinde boza pişirip tepesine binecek bir diktatör bekliyor hep. Kaç defa sokak kenarlarına ağaç dikip söktük; kaç defa Batılıları taklit ettik ama olmadı. s.71 Yöneticilerimizin hepsi hırsız, üçkağıtçı, rüşvetçi. s.72 Memleketin başı çalıp çırptı mı, milletvekili, bakan, emniyet müdürü, daire müdürü de çalıyor. Böyle olunca bakkal Meşedi Hasan'dan ne bekleyecektik ki! s.73 Bütün güç ve para hakim sınıfın elinde. Halktan körü körüne itaat beklerler ki başları ağrımadan yediklerini hazmetsinler. s.73-74 Amele günde on saat ölesiye çalışıp akşam bir somun ekmeğe muhtaçken, halı depom tavana kadar dolu olursa, onun ilahi takdirin böyle gerektirdiğine inanması lazımdır. Demek ki insanların bize itaat etmeleri için aç, muhtaç, cahil ve batıl inançlı kalması lazım. Falan attarın çocuğu okursa, yarın benim cümlelerime itiraz eder, bizim anlamadığımız laflar ederler. Toplum bizim sağmal ineğimiz ve dünya bizim muradımızca dönüyor. Bırakın böyle devam etsin. s.85
Doğru demişler, insan ye­tinmek nedir bilmez diye. Verirsin, daha çok is­ter; yine verirsin, daha da çok ister
Reklam
“Aba altında er yatar demişler ya, doğru söylemişler. Şu insanoğlu anlaşılmaz bir yaratık…”
Sayfa 76 - Yapı Kredi Yayınları 29. BaskıKitabı okudu
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.