Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
328 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı kitabın kapağına bayıldım çok hoş olmuş bence. Konusuna gelirsek bazı kitaplar vardır seversin ama aşık olmazsın ben bu kitaba aşık oldum. Yazarın anlatím şekli cok guzel ve cok degisik. Ilk baslarda kecmisle gunumuz arasindaki git-gel okucunun kafasini karistira bilir ama kitabin ortalarina dogru buna alisicaksiniz. Kitabin sonlarina dogru yaklasdikca kitab insani kendine daha cok cekiyor resmen kitabin buyusine kapiliyorsunuz. Muratin kendini bulma hikayesi hayati anlama hikayesi bu kitap bana gore. Annesini daha dunyaya gelirken kaybetmis babasini ise kucuk yasinda kaybeden Muratin yasam mucadelesi bu. Hayati kitaplarda okudugu gibi sanan bi cocugun oykusu. Bu karmasada Emel isimli bi kiza asik olur. Emel Muratin tam aksidir. Soz dinlemez, uslu cocuk degildir Murat ise tam tersidir Emelin. Ne demisler zit kutuplar bir-birini ceker. Bir-birilerine olan asklari o kadar gucludur ki yillarca hic azalmaz ve yillar sonra Emelin hastaligini ogrenen Murat onunla evlenir. Hersey cok guzeldir asklarinin meyvesi kucuk Emel dogar ama babasiyla bi ortak noktasi vardir o da annesiz buyur. Sonunda gozyaslarinizi tutamiycaginiz bi roman okumanizi siddetle tavsiye ederim
Yaz
YazKürşat Başar · Everest Yayınları · 20141,622 okunma
Atalarımız
'' Atalarımız doğru demişler: İnsan anasız babasız yaşayabilir ama Allah'sız yaşayamaz.''
Reklam
Bir Çocuğun Sorusu - Baba? - Evet oğlum. - Dün gece uyuyamadım hiç... - Neden oğlum? - Varsayımlar kurdum, Düşünüp durdum.
Doğru demişler, biliyor musunuz? Uzayda kimse sizin küçük kızlar gibi attığınız çığlıkları duyamaz.
Sayfa 414Kitabı okudu
Değirmenci, Oğlu ve Eşek İki şairimiz, Malherbe ve Racan, Baş başa kalmışlar bir gün. Aralarında açık konuştukları için: - Sana bir şey soracağım, demiş Racan; Sen görmüş geçirmiş adamsın, Hayatı benden iyi bilirsin. Benim artık karar verme zamanım. Ben kimim, nem var, ne işe yararım? Bunları senden iyi bilen yoktur. Ne dersin? Gidip taşrada
Sayfa 93
Bir dağ gebeymiş, Ha doğurdu, ha doğuracak. Öyle bir yaygara koparmış ki Yer yerinden oynayacak. Duyan görmeye gelmiş bebeği. -Bir şehir doğuracak, demişler; Bir şehir ki Paris köy kalır yanında. Oysa dağ doğura doğura Bir fare doğurmuş. Bu masalın sözü yalan, Ama özü doğru. Ortalığı gürültüye boğan Gebe şairler yok mu? Öylesi var ki dağdan beter, Büyük büyük laflar eder: Bir yaman destan yazacakmış, İçinde devler tanrılarla savaşacaklarmış. Yazmasına yazar, Ama ne çıkar içinden, çıka çıka: Hava cıva!
Sayfa 190
Reklam
Sultan Murad da yiğit, gözünü daldan budaktan esirgemez bir padişah imiş. Bağdat üstüne sefer eylemeye karar vermiş. O kavli kararında olsun, Murad’ın anası birgün padişah oğlunu huzuruna çağırmış, “oğlum Murad,” demiş, “sefere gidiyorsun Bağdat üstüne, hayırlı uğurlu, kademli olsun. Osmanlı büyük bir devlet, senin de yer götürmez askerin var, var
Sayfa 306 - Görsel YayınlarKitabı okudu
Kuşluk vaktine doğru beraberce yola düzülüp operatör İrfan’ın muayenehanesine gittiler. Bu doktorun resmi işi olmadığı için öğleden önceleri de yerinde bulunuyordu. Değirmi sakallı hayır sahibi: -Yanında kaç paran var? Malum ya, yorganına göre ayağını uzat demişler. Paramız belli olunca tedaviyi, ilacı da ona göre tutarız, işin fantaziyesine kaçmayız.- Avni Akbulut bir taraftan: -Hastalığın ve tedavinin fantaziyesi nasıl oluyor acaba?- diye düşünürken, bir taraftan da cebindeki paranın hesabını yaptı.
Sayfa 40
Peki öyleyse, şimdi dediğim gibi, doğrunun ne olduğunu, nereden geldiğini anlatayım: Derler ki,tabiatta haksızlık etmek iyi, haksızlığa uğramak kötü bir şeydir. Haksızlığa uğrayanlar ise, haksızlık edenlerden çok daha fazladır. İnsanlar, birbirlerine haksızlık ede ede haksızlığa uğraya uğraya, birinin tadını, ötekinin acısını duymuşlar. Haksızlığa uğramaktan sakınamayacaklarını, haksızlık etmeyi de her zaman beceremeyeceklerini anlayınca, bir anlaşmaya varmayı düşünmüşler, kanun koymuşlar,kimse haksızlık etmeyecek, haksızlığa uğramayacak diye. Kanunun buyurduğuna, kanuna uygun olana da doğru demişler. İşte doğruluğun kaynağı, özü budur. Doğruluk, en iyi şeyle en kötü şeyin ortasında,yani haksızlık edip ceza görmemekle, haksızlığa uğrayıp öç alamamanın arasındadır. Bu iki şeyin arasında olan doğruluk iyi bir şeydir diye sevilmez: ona değer verdiren, insanın hep haksızlık etmeye gücünün yetmemesidir. Gücü yetseydi, haksızlık etmeyi, haksızlığa uğramayı ortadan kaldırmak için kimseyle anlaşmaya kalkmazdı
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.