O an geçmişte de, gelecekte de aynı şeyleri düşünürken belimi tezgaha dayamış ve çalılıklara bakıyormuşum gibi bir zaman kayması yaşıyorum. Geçmiş, şimdi ve gelecek sanki tek bir ana sıkışmış ya da ben bütün zamanları tek bir anda yaşıyormuşum misali, garip bir duygu doğrusu.
Düşünmek
Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O'nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır. ~Rum /21
Reklam
İhtiyar dünya
Göz kürelerimi artık ufkun küresi bile yeterince doldurmuyordu. Tabiatın bana verebileceği hayatın tamamı bana pek değersiz, göğsümü şişiren müthiş soluğun yanında, deniz soluksuz geliyordu. Öpmek üzere Albertine'in üzerine eğildim. O sırada karşıma ölüm çıksa, bana önemsiz, daha doğrusu imkânsız görünürdü, çünkü hayat benim dışımda değil, içimdeydi; filozofun biri, çok ileride de olsa bir gün ölmek zorunda olduğumu, tabiatın ölümsüz güçlerinin, onun kutsal ayaklarının dibinde benim bir toz zerreciğinden başka bir şey olmadığım tabiatın güçlerinin benden sonra yaşayacağını, benden sonra da bu yuvarlak ve kabarık falezlerin, bu denizin, bu ay ışığının, bu gökyüzünün var olmaya devam edeceğini ileri sürse, acıyarak gülümserdim! Mümkün müydü, dünya nasıl benden daha uzun ömürlü olabilirdi? Ben onun içinde kaybolmuş değildim ki; o benim içimde hapsolmuştu; üstelik içimi doldurmaktan da çok uzaktı; (..)
Hayatımda hiç değişiklik yoktur. Ben piliçleri avlarım, insanlar beni avlar. Bütün piliçler birbirine benzer, bütün insanlar da. Doğrusu epey sıkıcı. Ama beni evcilleştirirsen hayatım günlük güneşlik oluverir. Öteki ayak seslerinden apayrı bir ayak sesi tanırım. O sesler korkuyla kovuğuma kaçırtır beni, seninkiyse tatlı bir ezgi gibi yeraltından çağıracaktır.
“Çok tuhaf şeydi doğrusu, dolabın o loş yerinde pırıl pırıl ışıldayan gözleri, artık afacan bir yavrunun gözleri değildi. Şu an başka bir şeye dönüşmüşlerdi: Onlar artık cazibe, cilve ve hüzün dolu, olgun bir dişinin gözleriydi. Şozo asla, bir insan kadınını doğum yaparken görmemişti ama o kadın genç ve güzelse, o dakikada kocasına seslenirken mutlaka Lili gibi sitemkâr ve kederlice bakacaktı.”
Çok uzaklardan geliyordum ve birbirimizin dilini konuşmuyorduk Doğrusu,o sıralar pek önemsemiyordum bunu Ortak dilin,ortak sözcükler demek olmadığını biliyordum. O
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.