Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çukur
Modern Kore edebiyatından Çukur! Biraz farklı kültürlerin edebiyatını tanımak hevesiyle önce Japon edebiyatına sardım. Haruki Murakami, Osamu Daza falan derken oradan Arap edebiyatına atladım. Necip Mahfuz, Nizâr Kabbani filan... Sıra geldi Kore edebiyatına. Aradığımı buldum mu, tartışılır. Adının hiç de önemli olmadığı bu çekik gözlü
Annem İçin
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
Reklam
544 syf.
8/10 puan verdi
Çalıkuşu
Çalıkuşu
'nun hikayesi beni beklediğimden daha çok heyecanlandırdı. Ne zaman bir boşluk bulsam tekrar kitaba sarıldım. Ayrıca 1939'da
Reşat Nuri Güntekin
Reşat Nuri Güntekin
tarafından bir genç kızın ağzından yazılması da dikkate değer. Feride'nin neredeyse ikinci ismi haline gelen Çalıkuşu, ona çok uyuyor. Feride'nin canlı ve neşeli halleri ile çalıkuşunun
Çalıkuşu
ÇalıkuşuReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 2019101,8bin okunma
"Kumru?" Telefon çalar çalmaz açıldı. Uraz'ın sesi hiç de uykulu gelmiyordu ama evet, sesi son derece korkmuş ve telaşlı geliyordu.. "Kumru bir şey mi oldu? İyi misin?" "Ben..." dediğimde bile acı içinde olduğum anlaşılıyordu. Sesimin acısı vardı. "Size geliyorum. Hemen şimdi, çıkıyorum." dedi Uraz. Ayağa kalktığını arka plandan gelen hışırtılardan anlayabiliyordum. "Buraya gelme." dedim, "Doktor Beste'ye haber verir misin lütfen? Beni oraya götürmelerini rica edeceğim, o hastanede mi bilmiyorum." "Kendini konuşmaya zorlama Kumru!" dedi Uraz, "Telefonu annene ya da babana ver. Kendini zorlama! Ben onlarla konuşurum. Beste Abla'ya da haber vereceğim şimdi, telefonu hoparlöre aldım ona yazıyorum.'' Uraz'a ne diyecektim şimdi? Telefonu anneme veya babama veremeyeceğimi çünkü yalnız olduğumu nasıl söyleyecektim? "Telefonu anneme veya babama veremem..." dedim acı içinde kıvranırken. "Neden!?" "Çünkü ben yalnızım... " O sırada dışarıdan gelen ambulans sirenlerini Uraz'ın bile duyduğuna emindim.
"Doktor abla" Dedi içimi dahada acıtan bir tınıyla "Bu dünyada bir Zehra yaşadı. kimse hatırlamaz beni. Bari sen hatırla. Olur mu?"
Gerçek hayattan esinlenmiş etkileyici bir öykü…
Annem, evi, babamı ve bizi terk ettiğinde ben altı yaşında, abim sekiz yaşındaydı. Annemin babamı terk etmesini o yaşta bile anlamıştım da, bizi terk etmesini anlamamıştım. Anne çocuklarını terk eder miydi? Babam, annemi döverdi. Babam beni, abimi döverdi. Ben o yaşlarda babalar döver diye biliyordum. Babalar döver… Anneler olmayınca, evlerin
Reklam
415 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Hastalarından ve bir takım problemlerinden uzaklaşmak için Viyana' ya eşiyle birlikte tatile giden Dr. Breuer'e bir gün aniden imzasız ve son derece küstahça yazılmış bir not gelir. Merakına yenik düşen ve daha sonra notun sahibi olan son derece genç ve güzel Rus asıllı Salome'yle buluşan doktorumuz Salome'nin Prof. Nietzche
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352,1bin okunma
Viktor von Weizsäcker iyileştirmenin kadim sahnesini şöyle betimler: "Küçük abla erkek kardeşinin acı çektiğini gördüğünde bilgisi olmaksızın bir çare bulur: eli sevecen bir şekilde yolunu bulacak, kardeşinin ağrıyan yerine dokunup okşayacaktır - böylelikle küçük yardımsever ilk doktor haline gelir. Kadim bir etkinin ön bilgisi içinde bilinçdışı olarak çalışır ve ablanın isteğini eline, elini de etkili dokunuşa yönlendirir. Küçük kardeşinin istediği de budur, el ona iyi gelir. Kendisiyle acısı arasına ablasının temasının hissi girer ve acı bu yeni duyum karşısında kendini geri çeker. Bugün iyileştirmenin bu kadim sahnesinden giderek uzaklaşıyoruz. İyileştirici bakımın dokunulma ve hitap edilme duyumu olarak yaşanması giderek daha seyrek bir hale geliyor. Yalnızlık ve yalıtılmışlığın giderek arttığı bir toplumda yaşıyoruz. Narsisizm ve egoizm bunu daha da vahimleştiriyor. Artan rekabet, azalan dayanışma ve empati de insanları yalnızlaştırıyor. Yalnızlık, yakınlık duygusunun yaşanamaması acıyı güçlendirici bir etki gösterir. Kronik ağrılar belki de tıpkı çizikler gibi bedenin ilgi ve yakınlık hatta sevgi isteyen çığlıkları, günümüzde temasın seyrek hale geldiğine işaret eden etkileyici ipuçlarıdır. Görülen o ki ötekinin iyileştirici elinin eksikliğini duyuyoruz.
Kendim için
Beni takip eden hele ki tanıyan pek insan yok bu sayfa da bir nevi bu cümleleri kendim için yazıyorum . Üniversite sınavlarına hazırlanan 18 yaşında bir Türk genciyim . En büyük idealım görevini hakkıyla yetine getiren , çalışkan , fedakar , aydın , görgülü , çağdaş , Atatürk ‘ü doğru anlayıp onun yolundan ve izinden giden , anlamakla yetinmeyip onu daha fazla kişinin anlaması için mücadele eden bir Türk hekimi olmak . Bunları gerçekleştirmenin yolu ise sağlam ve disiplinli bir çalışmadan geçmekte . Bu nedenle bugün burdan ayrılıyorum , 9 Haziran günü döndüğümde buraya “İlk adımımı attım ve doktor olmaya hak kazandım.” yazmak istiyorum şimdilik bu uygulamaya ve takip ettiğim aydın fikirli abla ve abilerime teşekkür ediyorum . Sevgiyle kalın , hoşçakalın…
Yılmaz Erdoğan’ın Otlu Peynir Şiiri ( 94-95 Yılları Hakkari ve Babam )
“Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan …. ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam.. Yıl 1995 Yüksekova’nın ilk ve tek radyo kanalı Feza TV’de bu Yılmaz Erdoğan’ın şiiri paylaşıldı. Annem beni hemen yanına çağırdı. Birlikte dinlemeye başladık. Ben küçüğüm tabi anlamam sanmayın. O sıralar kaymakamın kızı Belemir’e
Reklam
Anne olduğunuz için Baba olduğunuz için Hala, teyze, dayı, amca olduğunuz için Dede, anneanne, büyük, ağbi, abla, öğretmen olduğunuz için Doktor, psikolog, uzman, terapist, danışman olduğunuz için istismarınıza kimsenin "istismar" diyemediği çocuklar için buradayız. "Susmayacağız" değil; biz "susturulamayan"ız."
62 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Dila adli kızın hamile olan kadinlar kız sa laflaniyor , dislaniyor Doktor cocugu alıyor annesi bakmiyor. Annesi düşük bebek yapmak istiyor kız cocuklari dıalaniyor. Doğduğunda zaman geçiyor fabrikada çalışıyor bir oyuncak alabilirmiyim kendine diye ugrasiyor sırf bir kez işten geç geldi diye ailesinden laflar yiyor. Neymis kizlar evlerine hava kararmadan girmelilermis. Emrah ile sadece yarım saatlik bir buluşma yaşayarak hayatımın kara deligini kendi elleriyle açan bir karakter ? Bekarken yalnızdı eğlendiğinde yapayalnız kaldı kayınvalidesinin ben öğretirim sana yemek yapmayı demesinden alışverişe çıkması dışarıya gezmeye çıkmasından işleri dila ya kalmıştı. Ta ki bir gün Türkan abla'nın evinde yardımcı olarak gidene kadar ? Hiç suçsuz deilsin ama ona rağmen şiddete mahruz kaliyorsun bir konular işlenmiş okumadan bilemessin kitabı. Kitabın sonu o kadar güzel bitiyor ki
Dila
DilaAslı Özmen · Kitap Yurdu Doğrudan Yayıncılık · 202214 okunma
370 syf.
·
Puan vermedi
En sevdiğim yabancı dizilerden Malcolm in the Middle'dan Monk'a unutulmaz yerli dizilerimizden Bizimkiler'den Mahallenin Muhtarları'na pek çok dizinin detaylı analizine yer verilen bu nostaljik eser alanındaki büyük bir boşluğu giderirken okurlarına da nostalji dolu anlar yaşatıyor. Eserde incelenen TV dizileri şunlardır: A
Hayatımızı Değiştiren Unutulmaz Diziler
Hayatımızı Değiştiren Unutulmaz DizilerBahadır İçel · Başlık Yayın Grubu · 201118 okunma
256 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.