Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevgilinin Ölümü
Onu deli gibi sevmiştim. İnsan niçin sever? Dünyada tek bir varlığı istemek, kafamızda tek bir düşünce, kalbimizde tek bir arzu, dudaklarımızda tek bir isim yaşatmak. Garip bir şeydir bu; öyle bir isim ki, kaynaklarından fışkıran su damlaları gibi, ruhumuzun derinliğinden dudaklarımıza kadar yükselir; bu ismi her yerde, her an bir dua gibi yavaş
(Gazi Üniversitesi, Ziya Gökalp Sempozyumu, Ankara, 8 Mart 2004) Seksen dört yıl önce, 25 Ekim 1924 tarihinde, Büyükada'daki evinden sedyeyle getirildiği Taksim-Harbiye arasındaki Fransız Hastanesi'nde öldü. Kesin bir tanı konulamamıştı, bir süredir devam eden hastalığına aksi olsaydı bile ülkenin ve adı geçen sağlık kurumunun o günkü
Reklam
Günah ve ilaç. Dikkat!
Bayezid'i bistâmi k.s bir gün müritleri ile gezinti sırasında yolları bir akıl hastanesine düşer. Ayak üstü doktorlarla sohbet ederken bir doktor hastalıklar, çareleri ve hangi hastalığa hangi ilacın iyi geleceği hakkında bilgi verir. Gönüller sultanı bu bilgilerden sonra doktora şöyle bir soru sorar: "Siz bütün hastalıkların ilaçlarını saydınız, peki günah hastalığının ilacı nedir?" Kısa ve sessizlikten sonra orada bulunan akıl hastalarından biri edep ile müsaade isteyerek söze girer: "Müsaade ederseniz bu ilacı ben söyleyeyim mi?" Bayezid-i bistami bu samimi teklif karşısında müsaade eder. Doktorlar da Can kulağı ile hastayı dinlemektedirler. "Günah hastalığının ilacı şudur ki, tövbe kökünü, istiğfar yaprağı ile karıştırıp, gönül havanina koyduktan sonra tevhid tokmağı ile döveceksin. İnsaf eleğinden eledikten sonra, gözyaşı ile hamur edip, Aşk ateşinde pişireceksin. Muhabbet balından da birazcık karıştırıp, sabah akşam kanaat kaşığı ile azar azar yiyeceksin." Bu güzel ilacı öğrenen bayezid'i hazretleri, "Hey gidi dünya hey! Demek, seni de deli diye buraya getirmişler" deyip oradan ayrıldı...
istemiyorum onu artık, geçti zamanı. kaybetti.
neyse ben artık yokum yine burada uzun bir süre. işlerim var. yazmıyorum artık buraya bi' şey. insana bir şey anlatılır mı. gidiyorum suya anlatıyorum artık. ilaçlarımı da kullanmıcam artık. ne olursa olsun isterse gerçekten de Bakırköy'e yatırsınlar. bugüne kadar kullandım da noldu bi işe mi yaradı aksine üstüne üstlük bağımlı ettiler ilaçlara beynimi s!ktiler doktorlar + dalga geçtiler deli şizofren engelli özürlü diyerek. psikolojik rahatsızlıklar engel midir özür müdür? ben Bakırköy'deyim gelirsiniz ziyarete.
Sakinleştirici
Doktor duvara bakarken kendine kızıyordu bir yandan. "Hastanın raporunu bi incelersin. Sonra randevu verirsin. Derdi olmayan da keyfi geliyor artık buraya. Sakinleştirici verecekmişim de.. Öfke kontrol problemi varmış da. Teşhisi kim koydu, ne zaman koydu? Yol geçen hanına çevirdini-" Cümlesini tamamlayamadan kapı sertçe açıldı. Şaşkınlıkla kafasını eğip içeri giren kişiye baktı. Az önce çıkan hastaydı bu. Hasta demek ne derece doğruydu, bilmiyordu da. Neyse neyse. Adam sinirle yaklaştı doktorun masasına. Bir elini de yumruk yapmıştı. Yumruk olan elini havaya kaldırıp doktora gösterdi. "Bak şimdi Doktor, beni iyi dinle. Ben buraya niye geldim? İyi değilim diye. Beni hasta görmüyorsun ya kendi çapında, görmen için ne yapmam gerek? Seni mi yumruklayayım? O zaman sadece sen değil on doktor daha çıkarır reçeteyi. Siz doktorlar her şeyi bildiğinizi sanıyorsunuz. Ama hayat okuduğunuz kitaplar değil. Ve bazı dertler de sizin tıbbi tedavilerinizle geçmiyor. Vereceğin sakinleştirici ancak uyutur beni. O da emin ol şu sıralar en çok ihtiyacım olan faaliyet. Birkaç saat de olsa düşünmek istemiyorum. Umarım net anlaşıldım. Şimdi yaz şu ilacı, gideyim." -Deli Dolunay Doktor adlı yeni yazmaya başladığım amatör kitaptan kesittir. Ayrıca kitap hiçbir sitede yayınlanmamaktadır.
mektuplarda, şiirlerde, övgülerde bunların birbirini karşılıklı olarak övmeleri kadar hoş bir şey yoktur. Delilerin övgücüsü deliler, cahillere hayran cahiller! Biri, "Alkeus'u aşıyorsunuz" der; öteki, "Kallimakhos'tan daha hünerlisiniz" diye cevap verir. Bir tanesi "Cicero'dan daha güzel söz söylüyorsunuz"
Reklam
10/10 puan verdi
MONTAIGNE_DENEMELER
Ah Montaigne…Onun ‘’Denemeler’’ini okuduğunuzda şunun gibi bir soru sorarken bulabilirsiniz kendinizi; ‘’Acaba bu kitap, başka bir evrende, benim kalemimden çıkmış olabilir mi?’’ Zaten amaçlananın biraz da bu olduğu kanısındayım ben. Montaigne, okuyucuya notunda gayesinin öldüğü vakit yakınlarının, hakkında etraflıca bilgi sahibi olmasından
Denemeler
DenemelerMontaigne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202054,8bin okunma
KONUŞMALAR – I Bütün dünya ile birlikte Türkiye de büyük ve düşündürücü bir değişiklik içindedir. Çünkü bu değişiklik daha çok olumsuz yönlere doğrudur. Türkiye, çağdaş devlet olmaktan çıkmıştır. Devlet tarifi nedir? Bir vatandaş teşkilatlanmış bağımsız bir millet, değil mi? Türkiye bu tarife uymuyor. Bir kere bu vatandaki millet
112 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.