Yaşam ve ölüm arasındaki çizgi bazen çok incelebilir. Bu çizgide yaşanan hayatlar vardır. Can yıkıcı hayatlar.
Emek emek büyütülen sevgiler vardır. Cesaret olmadan tek adım atılamayacak tehlikelerin içine sokar insanı. Acıya beklenmedik faturalar çıkarır. En umulmadık anda, renkler değişir.
Küçücük bir yaşamın ardında kalan, insanın kendisinden
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
Seymour hayatında hiç o kadar hızlı koşmamıştı.
Arkasından “aptal”, “deli” diye bağırıp kovalayan
zorba çocuklardan kaçarken bile.
Dorothy’yle dev köpeği olmasa bayıltana kadar döverlerdi Seymour’u.
İkisi, tam Sean’la Küçük Russ (dördüncü sınıftaki tek doksan kiloluk
çocuk olduğundan daha alaycı bir lakap olamazdı herhalde)
onu
Doktor duvara bakarken kendine kızıyordu bir yandan.
"Hastanın raporunu bi incelersin. Sonra randevu verirsin. Derdi olmayan da keyfi geliyor artık buraya. Sakinleştirici verecekmişim de.. Öfke kontrol problemi varmış da. Teşhisi kim koydu, ne zaman koydu? Yol geçen hanına çevirdini-" Cümlesini tamamlayamadan kapı sertçe açıldı. Şaşkınlıkla kafasını eğip içeri giren kişiye baktı. Az önce çıkan hastaydı bu. Hasta demek ne derece doğruydu, bilmiyordu da. Neyse neyse. Adam sinirle yaklaştı doktorun masasına. Bir elini de yumruk yapmıştı. Yumruk olan elini havaya kaldırıp doktora gösterdi.
"Bak şimdi Doktor, beni iyi dinle. Ben buraya niye geldim? İyi değilim diye. Beni hasta görmüyorsun ya kendi çapında, görmen için ne yapmam gerek? Seni mi yumruklayayım? O zaman sadece sen değil on doktor daha çıkarır reçeteyi. Siz doktorlar her şeyi bildiğinizi sanıyorsunuz. Ama hayat okuduğunuz kitaplar değil. Ve bazı dertler de sizin tıbbi tedavilerinizle geçmiyor. Vereceğin sakinleştirici ancak uyutur beni. O da emin ol şu sıralar en çok ihtiyacım olan faaliyet. Birkaç saat de olsa düşünmek istemiyorum. Umarım net anlaşıldım. Şimdi yaz şu ilacı, gideyim."
-Deli Dolunay
Doktor adlı yeni yazmaya başladığım amatör kitaptan kesittir. Ayrıca kitap hiçbir sitede yayınlanmamaktadır.
Dikkat spoiler içerir!
Sait Faik, benim okurken kendimi mutlu hissettiğim hayatın kendisini ya da şöyle ifade etmem gerekirse hayatta yaşanan çoğu durumun habercisi olarak görüyorum onun kitaplarını.
Sait Faik'tan okuduğum ikinci kitap. Bu kitabında da olduğu gibi Adalarda seyahat edip balıkçılarla birlikte balık tutuyoruz. Bana göre bir yazarı
Çiviadam... Nerdesin? Kimsin? Nesin?
Doğan Kitap'tan çıkmış bu güzel eser yine bizleri kendine hayran bıraktı. Efendim, neymiş reklammış. Reklam değil. Böyle bir kaliteli bir yazarın hakkından ancak bu yayınevi gelir.Fiyatı çok ama. Öyle deme efendi! Hele bir oku. Hele bir kafayı ye, kitap seni esir alsın, ondan sonra konuş be adam! Tankut Gökçe.
Bunu kendi kişisel günlüğüme yazdığımda dedim ki neden başkalarıyla paylaşmıyorum. Bunu sizinle paylaşmalıyım. Paylaşmalıyım çünkü belki birileri için önemli gelişmelere sebep olabilir.
Özgür olduğumu savunduğum zamanlar hatırlıyorum. Ortalıkta ben özgürüm gibi cevaplar verdiğimi, özgürlüğüme el koyanlara kocaman bir nefret hissettiğimi
Serum kokulu koridorlarda sürüklediler, henüz yaşım on yedi bile değildi.
Deli çağıma varmadan çağlamıştı bedenimin ağrılı yanları. Kelime haznemin en özel köşesi hastaneye aitti. Acil, ilaç, doktor, hemşire, reçete, acil, ameliyat... Ameliyat! Yüzü kireç gibi olmak deyimini de bu zamanlarda öğrenmiştim. Ameliyat...
Serum kokulu koridorlarda
Esinlenilen Şarkı: Daft Punk - Veridis Quo youtube.com/watch?v=ySLc8gZ...
İniş ve Çıkış
Mikroskop insana önemini gösterdi. Teleskop ise önemsizliğini.
— Manly P. Hall
Kızıl Gezegen’in yeryüzünde, hafif çakıllı toprakta, başı öne eğik volta atıyordu. Volta atmanın benim ömrümü kısaltacağından başka bir yararı yok, diye düşünerek,
Yazar: https://1000kitap.com/Hayalperestcik_Hagrid
Hikaye Adı : İniş ve Çıkış
Link: #31489020
Müzik Parçası : Veridis Quo
Esinlenilen Şarkı: Daft Punk - Veridis Quo youtube.com/watch?v=ySLc8gZ...
(Not: Bu hikayemi okuyan arkadaşlar, bu hikayenin şarkıyla alakası olmadığını düşünebilir, ama şarkıyı
Bir Detaylandırma (II)
Bir kadın sesiyle yerimden sıçradım. Önümde oturan kadın muavine bağırmış, sıcak su dökmüş birisi herhalde. Cehennemi tanımıyorsun daha. Yanıma baktım, ev cücesi gitmiş, muavin gömleği giymiş uzun saçlı, nefesi içki kokan birisi gelmiş. Bana baktı ve “İkinci bir hayata başlamak istesen nereyi tercih edersin?” diye sordu.
"Mahsun’un dosyası.
Sana bir şey söyleyeyim mi: Ben dayak atmaktan sıkıldım o yemekten sıkılmadı. Ben hapse tıkmaktan sıkıldım, o hapiste yatmaktan sıkılmadı. Gardiyanlar sıkıldı. Savcılar sıkıldı. Hakimler sıkıldı. Memleket sıkıldı. Bu hayta sıkılmadı! Memurlar sıkıldı. Amirler sıkıldı. Bekçiler sıkıldı. Psikologlar… Psikologlar bile sıkıldı. İşte! Deli raporu işte normaldir raporu! Evet, doktorlar sıkıldı. Hastaneler sıkıldı. Bir o sıkılmadı."
(Tabutta Rövaşata)