gene de bestecilerin çektikleri acılardan daha kötüsü neydi, biliyor musun? o kızcağız öleceğini bildiği için bu müzikleri tüm ruhunu vererek çalıyordu. peki, ben de ölmeyecek miyim? BENİM RUHUM NEREDE? kendi yaşamımın müziğini böylesi derin bir coşkuyla çalabilecek bir ruhum var mı?
kendi doğamın keyfini sürüyordum ben, hepimiz de biliriz ki, mutluluk buradadır, her ne kadar, kendimizi yatıştırmak için, bu zevkleri bazen bencillik adı altında mahkum etme numarası yapsak da.
...o da insan varoluşunun kutuplarının birbirlerine değecek kadar yakınlaşmalarını, yüce ile sefil, melek ile sinek, tanrı ile bok arasında bir fark kalmadığını görmeye dayanamayınca dikenli teller üzerinde, elektriğe kapılarak ölmeye koşmuştu
...kişinin nasıl yaşadığı ile nasıl yaşaması gerektiği arasında öyle büyük bir uçurum vardır ki, yapılması gereken uğruna yapılanı terk eden kişi, çok geçmeden korunmasını değil, yıkımını öğrenmiş olur