Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
++ 1789 Devrimi - Kadın hakları
"Alabildiler mi peki bu hakları?" "Hayır. Daha sonra da sık sık görüldüğü gibi, kadın hakları meselesi devrimle bağlantılı olarak ortaya atılmıştı. Ama yeni bir düzen kurulur kurulmaz, yine o eski erkek egemenliği oluşuverdi." "Çok tipik." "Fransız Devrimi sırasında kadın hakları için en çok uğra- şanlardan biri de Olympe de Gouges'du. 1791'de, yani Devrim'den iki yıl sonra Kadın Hakları Beyannamesi yayımladı. Yurttaş Hakları Beyannamesi'nde kadınların doğal haklarına çok fazla yer verilmiş değildi. Olympe de Gouges kadınlar için erkeklerle tamı tamına aynı hakları istiyordu." "Ne oldu sonuç?" "1793'te idam edildi. Ve kadınlara her türlü politik faaliyet yasaklandı." "Rezalet!" "Asıl 19. yüzyılda güçlendi kadın hareketi -hem Fransa'da hem de Avrupa'nın diğer bölgelerinde. Ve bu mücadele çok yavaş da olsa meyve verdi sonunda. Örneğin Norveç'te kadınlar 1913'te seçme hakkı elde etti. Birçok ülkede eşit haklar için mücadele sürüyor."
Sayfa 363 - Pan
488 syf.
·
Puan vermedi
Konusu: Monte Carloda bir otelde çalışan kadın karakterimiz, işvereni Van Hopper sayesinde Bay de Winter’ la tanışır ve evlenir. Manderley malikanesinin bayan de Winter’ i olarak her şey çok güzel başlar. Ama malikaneye gittiğinde hiçbir şey güzel gitmiyor. Çünkü trajik bir kazada ölen eş Rebecca her yerde ölü olsa da karşısına çıkıyor. Malikane çalışanları unutulmayan eski sahibelerini yani Rebeccayı sürekli yeni gelinin gözüne sokuyorlar. Ayrıca komşular da aynı şeyi yapıyor. Rebecca şöyle güzeldi, şöyle yapardı,böyle yapardılarla kızı sürekli kıyaslıyorlar. Kızımız karakter olarak Rebeccanın tam tersi. Sesini çıkaramıyor. Özellikle hizmetçi Mrs. Danvers evin sahibi gibi davranıp kızımızı sürekli ezikliyor. Kızımız da ondan çok korkuyor. Bu şekilde kitap ilerlerken (orada epey bir şok oldum. )hiç beklenmeyen bir olay gelişiyor. Kitabın kapağını gördüğümde ilgimi çekmişti. Konusunu okuyunca da hemen kitaplığıma ekledim. Diline bayıldım. Kurgusu mükemmeldi. Yazarın doğa ve insan betimlemeleri çok etkileyiciydi. Özellikle Manderley’ i anlatırken orada yaşamış gibi hissettim. Karakterin kitabın sonlarına kadar bir adı yok. Kocasının soyadıyla anılıyor. Bunun sebebini anlayamadım. Çok güzel gotik ve psikolojik gerilim kitabıydı. Kesinlikle tavsiye ederim.
Rebecca
RebeccaDaphne du Maurier · İthaki Yayınları · 2020498 okunma
Reklam
Yakimansky yê alikarvanê konsolosê Rûsyayê yê Diyarbekrê, di sala 1873 an de, di derbarê birçîtiya di Kurdistanê de wiha nivisandiye: "Bihin ji Kurdistanê tê ku bi hêztirîn neyarê însaniyetê yanî birçîti, çeng û perên xwe bi ser de vede; diyar e ku birçîtî belav bûye û giranî û çendîn halên (epîdemî) din ji pê re tên." Bi ser van tevan re jî, ji ber van sebeban ku bi salan ji aliyê dewletê ve ji leşkerên Tirk ên li Kurdistanê re meaş nedihat dayin, wan ji "êrişê xelkê xwecih dikirin û ew talan dikirin", Yakimansky, di 23yê Tirmeha sala 1873an de ji sefirê Rûsyayé yê Stenbolê Banof Rostovsiky re wiha nivîsandiye: "Leşkerê ça- ran ê Tirk di Kurdistanê de, zêdetiri ji sê salan e meaş werne girtiye û bi komi baz didin". Ji ber vê karbidestan, bi awaki bê merhemeti sewiya bacan bilind dikirin, mudetê wergirtina wan ji kurttir dikirin û hejmara pez û dewaran gelek ji wê miqdarê zêdetir dinivisandin ku di rastiya xwe de heye. Baca milk, erd, ber- hem û yên din ji du qat hesêb dikirin. "Tiştekî ne ecêb bû ku car ú carnan, berê xwe bidin karbidestên Osmanî ku daxwaz ji gun- diyan bike berhemên sala bê jî bidin wan..."." Ji bili van ji "mal ů eşyayên wan, bi navê alīkariya şer dihatin birin. Weki nimûne: zêdetiri ji 4 milyon peyastir/quruş ji rûniştiyên Hekariyê û ji wê ji zêdetir, ji rûniştiyên Erziromê dihat dizin. Leşkerên Tirk bi pisů le hemî tişt ji xelké distandin û pişti temambûna şer karbidestan guh nedidan van pisûleyan û vegerandina van tiştan."
Sayfa 48 - NûbiharKitabı okuyor
Ebrar 2126
Ebruar kavramını veya Ebruarı bunların nasıl kimseler olduklarını el alacağız, konuşmaya çalışacağız Ebruar her ne kadar Türkçe'ye bir isim olarak geçmişse de aslında Arapça eril bir çoğul yani Ebruar iyiler demek Bu kekili bunun Ber veya Ber ayette geçtiği üzere Cenab-ı Hak Hz. Yahya için o Ber ile bir valideyhi Olem yakın Cebber'in
Julia'nun nefesi kesildi ve sözleri, kendi eline sürtünerek boşalır- ken çıkardığı haz çığlıkları arasında boğuldu. Saniyeler içerisinde Clay onun üzerindeydi. Fuları açmış, onun göz kapaklarının açılışını izliyordu. Gü- zel yeşil gözleri şehvetten bulanıktı. Daha önce hiçbir zaman onun gözlerinde şu anki gibi bir ateş görme- mişti. Julia
Sayfa 187
Clay aralarındaki binlerce kilometrenin, onu Julia'nın yalanlarına ve canını yakma ihtimaline kar- şı koruyacağını düşünüyordu. Aralarındaki kilometre farkını kapatmadığı sürece sorun olmazdı. Bu yüzden de telefonu çalıp da ekranda Julia'nın adını görünce hemen cevapladı. "Merhaba." "Selam," dedi Julia uykulu ve
Sayfa 55
Reklam
Clay aşkları konusunda korkusuzdu, ne hisset- tığının farkındaydı. sadece onunla seviştiği bu anda değil, kalbinde neler olduğunu her zaman biliyordu. "Karım olmanı istiyorum." "Senin karın gibi hissediyorum." "Sanki karımla sevişiyormuşum gibi hissediyo- rum." dedi Clay. Kelimeler artık sert, hızlı
Sayfa 212
Evet Alicim, iki kapıdan geçtik. Bu üçüncüsü... İlki 'Bab-ı Hümayun'du. Sur-u Sultani'nin üzerindeki kapı. O kapı Acem usulüne göre yapılmış, yani İran tarzı, ikincisi az önce geçtiğimiz 'Bab-üs Selam', o da Frenk usulüne göre yapılmış. yani Avrupa tarzı. Önümüzdeki ise 'Bab-üs Saade. Bu kapı da Türk tarzına göre yapılmış. Yani bu üç kapı bize, sarayın, dönemin belli başlı üç uygarlığının, Acem, Avrupa ve Türk mimari kültürünün birleşmesinden oluştuğunu söylüyor. Ama aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun, bünyesinde bütün kültürleri kapsayan büyük bir dünya devleti olduğunu da anlatıyor. Gördüğün her oda, her salon, her bahçe, her ağaç, her çeşme bir anlam taşır. Dini anlamlar, politik anlamlar, sosyal anlamlar. Bu binaların her köşesi çoğu acılarla dolu yüzlerce anıyı saklar, korkunç olaylardan oluşan yüzlerce hikâye anlatır."
Sayfa 380
Freud, "büyük" Fechner'den, insanın "sefaleti"nin yanı sıra, nefs enerjisi, haz/acı, devamlılık ve tekrarlama kuramlannı dev­ raldı. Ona göre nefsle ilgili her süreçte hem eros hem de tanatos vardı. Eros (sevgi dürtüsü) daha büyük birimler oluşturmak is­ terken, tanatos (ölüm ve yok etme dürtüsü) tam tersini amaçlı­ yordu. Burada önemle üzerinde durulması gereken nokta, bu dü­ şünürlere göre tanatos'un eros'a göre daha temel bir ilke olduğuy­ du. Böylece ölüm, yok olma ve yok etme dürtüsü; "finis-son" ol­ manın ötesinde "telos", yani "nihai hedef' haline dönüşüyordu!
Yönetici olan oydu, kadındı. Özel- likle Clay'in muhteşem suratındaki ifadeleri izlerken, onu okşarken gözlerinin yukarı doğru kaymasından bunu daha iyi anlayabiliyordu. Bu sırada Clay, Julia'nın avucunun içinde ileri geri gidip geliyordu. Julia boşta kalan elini süveterine sonra da sütyeninin kenarına daldırarak daha önce oraya
Sayfa 94
Reklam
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Delinin defteri
Öncelikle kitap, neva bulvarı, burun, portre, palto, bir delinin anı defteri ve fayton adlı altı eserden oluşmaktadır. Neva bulvarı adlı bölümün genelinde yüksek sosyete mensuplarının tabiriyle hiyerarşinin kol gezdiği alt-üst sınıflarının yoğun olarak hissedildiği, günümüz ölçütünde bağdat caddesi, Şanzelize caddesi olsun, tamamıyla lükse karşı
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve FaytonNikolay Gogol · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201955,6bin okunma
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.