Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İkilik yani düalite çok önemli bir prensiptir. Her şeyin zıddıyla var olduğu bilgisinin herkesin kendine ters düşen, onunla çatışan, kendine hiç benzemeyen, aykırı bir karşıtlığıyla var olduğu bilgisi çok yanlış anlaşılıyor. "Zıt kutuplar birbirini çeker" prensibi mesela. Biri pozitif diğeri negatif. Yani biri iyi biri kötü... Biri aydınlık diğeri karanlık gibi dosyalaruyor insan zihninde. Oysa biri diğerinin tersi değildir. Bir diğerinin varlığını tamamlayan denge unsurudur.
Sayfa 171 - Destek yayınlarıKitabı okudu
Beden ve zihin ayrıdır diye düşünebilirsiniz ya da tam karşıtında yer alarak "Ben birim. Beden ve zihin benim" diyebilirsiniz. Ama bu bile ayrılık varsayımından yola çıkmaktır. "Bir" diyorsunuz ama ikilik (dualite) hissediyorsunuz. İkilik duygusuna birlikle karşı çıkıyorsunuz. Bu karşı çıkma bile örtülü bir bastırmadır. Onun için işe ikilik içermeyen bir felsefe (advait) ile başlayın. Varoluş ile başlayın, kavramlar ile değil. Derin, kavramlaştırılmamış bir bilinçlilik ile başlayın. İşte doğru başlangıç dediğim budur. Var olanı hissetmeye çalışın. "Bir" ya da "iki", "şu" ya da "bu" demeyin, ne olduğunu hissedin. Ve yalnızca zihin, kavramlar, felsefeler ve doktrinler orada olmadığında -yani dilin yokluğunda- gerçekten hissedebilirsiniz. Dil olmadığı zaman siz varoluşun içindesiniz. Dil olduğunda ise zihnin içindesiniz. Değişik bir dille değişik bir zihniniz olur. O kadar çok dil var ki... yalnız dil anlamında değil, aynı zamanda politik ve dini anlamda. Yanımda oturan bir komünist aslında benimle değil, o başka bir dilin içinde yaşıyor. Öteki tarafımda karmaya inanan biri oturuyor. Onunla komünist asla buluşamazlar. Aralarında bir diyalog olması mümkün değildir çünkü aynı dili konuşmuyorlar. Aynı sözcükleri kullanıyor olabilirler ama yine de birbirlerinin ne dediğini anlayamazlar. Farklı evrenlerde yaşıyorlar. Dil yüzünden herkes farklı evrenlerde yaşıyor. Dil olmadığında ortak bir diliniz; varoluş var. Meditasyondan kastım budur; özel dil dünyanızdan çıkın ve sözsel olmayan varoluşa girin.
Reklam
280 syf.
9/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Galaktik İnsan
Bu tarz konulara meraklı kimselerin seveceği bir kitap ancak bazı kişiler kesinlikle  saçma bulacaktır.Burda bahsedilen dünyanın gireceği foton kuşağı etkisi ile dünyamızın bir karanlığa gömüleceğidir ki konusu geçen karanlık gözle görülen bir karanlıktan ziyade bilinç karanlığı olarak  düşünüldüğünde çok farklı anlamlar çıkartılabilir. Bu karanlık sonrası ışık /aydınlık döneme geçişten kasıtta insanların uyanışı/bilinçlenmesi olarak bakıldığında kitap daha anlaşılabilir.Sonuç olarak kitapta bahsedilen  4 yasa kuralı, ışık ,iyilik ,doğruluk,barış bunlar semavi dinlerde de olan ve insanlık için olması gereken şeylerdir.Kötülük/karanlık dünya oluşumundan beri hep var ve olması da gerekli ki iyilik/ışık da olsun. İnsan hücresinin nasıl ki +/- kutupları varsa dualite prensibine göre ikilik yada denge tezahürü  her zaman var olmak durumunda.Genel olarak kitabın dili ,yazarın anlatımı kolay anlaşılabilirdi keyifle okudum. 
Galaktik İnsan
Galaktik İnsanSheldon Nidle · Akaşa Yayın · 201052 okunma
Sistem düalite üzerine kuruludur fakat bir nitelik diğer bir nitelikten daha üstün ya da daha aşağıda değildir ikilik böyle çalışır birini yaratmadan diğerini yaratamazsın tahterevallinin iki ucu gibidir bir tarafını ittiğinde diğer tarafını çoktan harekete geçirmişsindir artık diğer ucunun hareketini engelleyemezsin
Dualite- İkilik
'Temel bir parçacığın doğasına derinlemesine bakan bilim adamları, bazen bir dalga ve bazen de bir parçacık olarak ortaya çıktığını keşfettiler. Bir dalga, parçacıktan oldukça farklıdır. Bir dalga, sadece bir dalga olabilir. Parçacık olamaz. Bir parçacık ise sadece parçacık olabilir, dalga olamaz. Ama dalga ve parçacık aynı şeydir. Ama ona dalga ya da parçacık demek yerine, İngilizce dalga anlamına gelen 'wave' ile parçacık anlamına gelen 'particle' kelimelerini birleştirerek 'wavicle' diyorlar. Aynı şey bizim zihnimiz için de geçerlidir. Dualistik görünüşümüz bize, zihnin beden olamayacağını ve bedenin zihin olamayacağını söyler. Ancak daha derinden baktığımızda bedenin zihin, zihnin ise beden olduğunu görüyoruz. Eğer zihni ve bedeni birbirinden tamamen ayrı olarak gören dualiteyi ya da ikiliği aşabilirsek, gerçeğe yaklaşabiliriz.
Sayfa 16 - Sola UnitasKitabı okudu
Darwin’le birlikte akıl/beden, insan/hayvan, aşağı/yukarı gibi, ta Eflatun’dan Descartes’e kadar süregelen ikilik, dualite sadece reddedilmiş olmakla kalmaz. Daha da ileri giderek bir şekilde tersine çevrilmiş olur. Yani bedene hakim olan ruh-akıl-zihin değildir; bizzat aklı ya da bilinci, zihni oluşturan bu fani ve sınırlı bedendir artık.
Reklam
S: Kavrayamadığım bir şey var. Siz Öz Varlık'tan bilge, iyi, güzel ve her yönden mükemmel olarak söz ediyorsunuz ve kişinin de onun bir yansıması olduğunu, kişinin kendine ait bir varlığı bulunmadığını bildiriyorsunuz. Diğer yandan, kişinin kendisini idrak etmesine yardım etmek için onca zahmete giriyorsunuz. Eğer kişi o kadar önemsizse, onun esenliği için bunca uğraşmak niye? Bir gölge kimin umurundadır? M: Siz bir ikilik (dualite) getiriyorsunuz, halbuki böyle bir şey yok. Beden vardır ve Öz vardır. İkisi arasında zihin. Öz, "Benim" duygusu halinde zihinde yansır. Zihin, işlenmemişliği, huzursuzluğu, ayırt edebilme yeteneğinden ve içgörüden yoksunluğu nedeniyle, kendisini Öz Varlık olarak değil, beden olarak kabul eder. Bütün yapılması gereken, Öz ile özdeşliğinin farkına varabilmesi için zihni arındırmaktır. Zihin Öz'le karışıp birleştiğinde, beden asla sorun çıkarmayacaktır. O her ne ise o olarak kalacaktır; bir bilme ve eylem aracı, içteki yaratıcı ateşin bir aleti ve ifadesi. Bedenin nihai değeri, onun tümüyle evren olan kozmik bedenin keşfedilmesine hizmet etmesidir. Siz kendinizi tezahür içinde keşfettikçe, kendi imgelediğinizden çok daha fazlası olduğunuzu keşfetmeyi de sürdürürsünüz.
Kıskançlık... Ne tuhaf bir duygu. İstisnasız tüm insanların hissettiği ama diğerleri görmesin diye üzerini örttüğü karanlık yanı. Tıpkı tüm hayatın üzerine kurulduğu dualite gibi insan da bu ikilik üzerine kuruluydu. İyi ve kötü. Karanlık ve aydınlık. Çocukluktan itibaren bu karanlık yanımızın farkına varıp onu saklamayı öğreniyorduk özenle diğerlerinden. Sanki sakladığımız o taraf hiç yokmuşçasına.
İLAHİ NİZAM VE KAİNAT /BEDRİ RUHSELMAN
Dünyada daima ikilik mevcuttur. Her şey de , maddenin bütün radyasyonlarında , maddenin esasında , teferruatında , maddenin varyasyonları olup da maddeden arî gibi görünen bütün ruhî hallerde , cansız denilen maddelerde , canlı denilen maddelerde , fertlerde , fertlerin birbirlerine karşı durumlarında , kolektivitede, hislerde ,fikirlerde velhâsıl müşahede edilebilen ve edilemeyen dünyanın bütün şartlarında düalite prensibi ve değer farklanması mekanizması hakimdir. Ve maddenin vahdet gibi görünen her halinde birbirine zıt karakterde ve muvazene halinde iki unsur daima mevcuttur. Bir ünitede bu zıt unsurların mevcut bulunması şarttır. Zira bu olmaksızın madde teessüs edemez, yaşayamaz dağılır. Ve madde mevcut olmayınca da hiçbir şeyin varlığından bahsedilemez.
Sayfa 23 - MTİAD1950Kitabı okudu
132 syf.
8/10 puan verdi
Doğu Felsefesine Bir Ustayla Gezinti
Bu inceleme ve bu kitaptan yaptığım alıntıları medium hesabımdan okumak için tıklayınız: sametonurr.medium.com/982a3af43b18 Cemil Sena'nın "Buda ve Konfoçyus" kitabı 1941 yılında Tefeyyüz Kitapevi tarafından yayımlanmış. Kitabın alt başlığı: "Şark Kavimlerinde Filozofi". Sena'nın doğu felsefesine özel bir
Buda ve Konfoçyus
Buda ve KonfoçyusCemil Sena Ongun · Tefeyyüz Kitabevi · 19415 okunma
40 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.