Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türkiye yönetimi ve eğitimi kaçınılmaz olarak batılılaşıyordu. Modernleşme eğitime yansıdıkça medrese çevresi ve ilmiye sınıfı bunun dışında kalıyor, devlet ve toplum hayatındaki eski egemen rolünü kaybetmeye başlıyordu. İran’ın modernleşmesi ile Osmanlı modernleşmesi arasındaki en önemli fark budur. İran’da adeta ruhban sınıfı diyecegimiz din adamları modern eğitimi de alarak yerlerini muhafaza edebilmişlerdi.19. yüzyıl bir kültürel düalizm asrıdır. Bu hukuk ve idare alanında da böyledir. İşte bu sancılı durumdur ki, önce Jön Türkleri, sonra Cumhuriyetçileri başarılı bir biçimde radikal çözümler aramaya sevk etmiştir.
Sayfa 30 - TimaşKitabı okuyor
Hekaton savaşları öncesi Avrupa ve Amerika
İnsanlığın bilinçdışının derinliklerinde yatan asıl sorun, düalizm üzerine kurulmuş maddiyat karanlığından, parçalanmışlığından kurtulma arayışıdır ve aydınlanma bu hedefe ulaşma demektir.
Sayfa 173
Reklam
Zerdüşt
Zerdüştlüğün kurucusu İranlı peygamber Zerdüşt, iyilik ile kötülüğün güçleri arasında sonsuz bir mücadelenin olduğu fikrine dayanan bir düalizm kavramının yanı sıra monoteizmi -tek Tanrı'ya tapmayı- savundu. Öğretileri, ortaya çıkan Yahudilik dinini ve Herakleitos ile Pisagor aracılığıyla da Batı felsefesini etkilemiş olabilir. Geleneksel anlatılar onun II.Kiros ve I.Darius'un neredeyse çağdaşı olduğunu söyler ve tarihlerini de MÖ 628-551 olarak verir ancak bazı âlimler Zerdüşt gatha'ların dilini -Zerdüşt tarafından yazıldığı söylenen on yedi ilahi- Rig Veda MÖ 1.700 yılı kadar erken bir tarihte yaşamış olabileceğini iddia eder. Tek bir Tanrı'nın, Ahura Mazda'nın her şeyin yaratıcısı olduğunu öğretmiştir. Ama en baştan beri kötülük iyiliğe karşı çıkmak için çıkmıştır. Tanrı yarattığı ruhlara özgür irade vermişti.
Sayfa 264 - Kronik KitapKitabı okudu
MEAL/TEFSİR YORUMSAMA HERMENÖTİK
Platon hakikati geçmişe, Hegel ise geleceğe yerleştirerek, uzlaşmaz bir düalizm yaratırlar.
Bu üç teorinin (düalizm, materyalizm ve ide­alizm) zıtlığı, felsefe tarihini bugüne kadar meşgul et­miştir.
Descartes dualizm olarak bildiğimiz ikinci görüşün kurucularındandı ve ruhla bedenin ayrı şeyler olduğuna ve ikisinin birbiriyle beyindeki epifiz bezi aracılığıyla iletişim kurduğuna inanıyordu
Reklam
Güzel kaos çıkar buradan,
Kişisel özgürlüğün makul ve ortaklaşa alınmış kararlar dışında keyfi nedenlerle ortadan kaldırılmak istenmesi ancak diktatoryanın, tiranlar idaresinin kurulması ile mümkündür. Popper, özgürlüğün, icab ederse silahla korunması gerektiğinde tereddütsüzdür. Bu fikir, tabii ki Popper'in orijinal fikri değildir: Maraton'da Termopil'de,
Sayfa 44 - 1. Bölüm: Doğa Bilimleri Açısından Özgürlük ve Tarih Kavramları - IIIKitabı okudu
Bilgi güçtür | Bacon ve Descartes
Düşündüğüm için varım ama bir bedene sahip olmadan da düşünebileceği­ mi hayal edebilirim. Halbuki bir bedene sahip oldu­ ğum halde düşünemeseydim bunu bilemeyecektim. Bu nedenle bedenim ve düşünen parçam (zihnim veya ruhum) aynı ve farklı olmalı. Bu, düalizmin temeliydi. Düalizm, evrenin tamamen farklı iki tür şeyden oluştuğunu varsaydı: madde (örneğin insan vücudu ama aynı zamanda sandalye, taş, gezegen­ler, kediler ve köpekler) ve ruh (insan ruhu veya zih­ni). Descartes, zihinlerimizin -yani var olduğumuzu bilmemizi sağlayan şeyin- evrende çok özel bir yeri olduğunu savundu.
Sayfa 111 - ALFA | Araştırma yayın eviKitabı okuyor
"Psikoterapi sürecinden örnek verirsek, mesela babasına karşı karşıt değerli duygular besleyen bir genç hanım, alt bilinçdışının analizi süresince, bu karşıtlıkları bir üst varoluş konumunda, yani terapi konumunda izleyebilirse sevgi ve nefretin bileşimi olan, yepyeni bir duygu ile tanışmış olur. Bu süreç, terapi sırasında duy­gusal açıdan yaşanan tevhid veya birlik bilinci olarak da ifade edi­lebilir. lbn Arabi hazretleri "Zıtlar birleştiğinde 'Zat' zuhur eder" der. Nefs mertebeleri açısından bu olgu, bir üst varoluş konumu­na çıkma anlamına gelir. Bu bakış açısına göre, patolojinin bir başka ölçüsü, insanın iç alemindeki zıtlığın/dualizmin oranıdır denilebilir. lçimizde tamamlanmamış daireler (Gestalt'ler) olduğu sü­rece bizler, dualizm bataklığına saplanmış bir haldeyizdir. Ancak sevgi-nefret, öfke-hilm, kaygı-huzur, şehvet-saygı, hırs-cömertlik, gurur-tevazu birleştiğinde bu daireler kapanmış olur. Bütün bu nefsâni zaaflar veya olumsuz duygular, aslında insan olmanın, ol­mazsa olmaz yapı taşlarıdır. Zıtlık olmasa insan da olamazdık."
Sayfa 167 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
Maniheizm veya Mani dini: III. yüzyılda Pers İmparatorluğu'nda Mani tarafından kurulan bu din, bazı Hristiyan, İranî ve Zerdüşt unsurların birleşmesinden oluşur. Temelinde bir düalizm vardır. Dünyada iki zıt unsur devamlı bir mücadele hâlindedir; iyi ve kötü, yani aydınlık ve karanlık daima çatışır.
Sayfa 88 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
474 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.