Bir doz alçakgönüllük, insan aptallığına iyi gelebilecek potansiyel bir çaredir. Milli, dini ve kültürel gerilimler insanların kibirli bir şekilde kendi millet, din ve kültürlerinin dünyanın en mühimi olduğunu, dolayısıyla kendi çıkarlarını diğerlerinden ya da genel olarak insanlığın çıkarlarından önce geldiğini düşünmesinden kaynaklanıyor. Milletleri, dinleri ve kültürleri bu dünyadaki asıl yerleri konusunda biraz daha gerçekçi ve alçakgönüllü düşünmeye nasıl sevk edebiliriz?
Gallavresi
Doğa yasaları ışığında, eşitlikçi demokrasi bir ucubedir fakat bunun insanlar tarafın­dan düşünülmüş ve belirli ulusların tarihinde adım adım gerçekleştiril­miş olması olgusunun, nihayetinde çok konvansiyonel olan bir rejimi kabul etmeye en gönülsüz olanları düşünmeye sevk etmesi gerekir.
Reklam
Beyninizin dış dünyadan alıp işlediği tüm duyusal girdiler (görme, ișitme, koklama, hissetme ve tatma), beyninizi gerçekliğinizde bilindik olan her şeye denk düşünmeye sevk eder.
En fazla şeyi cevap veremediğimiz sorulardan öğreniriz. Bunlar bizi düşünmeye sevk eder. Bir insana tüm cevapları verirsen elde ettiği tek şey bazı hakikatler olur. Ama ona bir soru verirsen kendi cevaplarını kendi arar.
Sayfa 645Kitabı okudu
İnsanları düşünmeye sevk eden “Sözel Programlar”a yer yoktu... Yani insanların ve özellikle de gençlerin düşünmeye ve araştırmaya başlamaları istenmiyordu. Sözel programlar yayın ilkelerine aykırıymış... Peki gençliğe ne vermek istiyorlarmış bu beyler: Sadece müzik ve kakara kikiri... Peki ya gerisi... Gerisi istenmiyormuş ki... Niçin gençler düşünsün ki! Niçin araştırmaya yönlensinler ki! Sonra kim tutacak onları? Sonra binbir tane soru sormaya, eleştirmeye, konuşmaya falan başlarlarsa ne olur halimiz? Bırakın onlar dans etsin... Dans edede yorulsunlar da otursunlar köşelerinde, karışmasınlar işlerimize...
Dışsal hedeflerine ulaşan insanların günlük mutluluğunda herhangi bir artış olmuyordu, sıfır. Söz konusu hedeflerin peşinden koşarken muazzam enerji harcıyor ama hedefleri gerçekleştirdiklerinde hissettikleri başta hissettiklerinin aynısı oluyordu. Terfi, lüks araba, yeni iPhone, o pahalı kolye. Bunlar mutluluğunuzu bir nebze olsun arttırmıyor. Oysa içsel hedeflerine ulaşan insanlar gerçekten çok daha mutlu, daha az depresif ve kaygılı oluyordu. Değişimi takip etmeniz mümkündü. Örneğin ellerinden geleni yapıp karşılığında bir şey istedikleri için değil, bunun iyi bir şey olduğunu hissettikleri için daha iyi bir arkadaş olduklarında hayatlarından daha memnun oluyorlardı. Daha iyi bir baba olmak, sırf verdiği keyif için dans etmek, sırf doğrusu bu olduğu için başka birisine yardım etmek. Bunlar mutluluğunuzu önemli ölçüde arttırıyor. Gelgelelim çoğumuz zamanımızın büyük bir kısmını dışsal hedeflerin, bize hiçbir şey vermeyen şeylerin peşinden koşarak geçiriyoruz. Kültürümüzün tamamı bizi böyle düşünmeye sevk edecek şekilde tertip edilmiş durumda. Doğru notları al, en iyi kazandıran işe gir, sıralamada yukarlara çık, ne kadar kazandığını kıyafetlerin ve arabalarınla göster… Kendini iyi hissetmenin yolu bu.
Reklam
990 öğeden 771 ile 780 arasındakiler gösteriliyor.