Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
168 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Fena değil diyebileceğim bir Matt Helm romanı. Son görevinden sonra Helm Hawaii adasına tatile gitmek ister ancak patronu Mac son anda tatilde de bir iş verir. Daha önceden Almanya'da karşılaştığı ve fena dövdüğü bir diğer ajan olan Monk'un ikili oynadığından şüphelenilmektedir. Çin ile iş birliği yaptığı düşünülen Monk'u izleme görevine başlar Helm ancak işlerin içinde farklı işler vardır. Fena değil diyebileceğim bir hard boiled polisiye roman.
Görev No: 10 İhanet
Görev No: 10 İhanetDonald Hamilton · Gelişim Yayınları · 19842 okunma
144 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Fena değil diyebileceğim bir polisiye roman. Her ne kadar içinde Komiser Maigret olmasa bile klasik bir Simenon romanı. Herkesin mösyö Buve olarak bildiği bir adam yolun ortasında gravürlere bakarken düşer ve ölür. Soruşturma ile ilgili olarak pek çok polis farklı kanallardan bilgi toplamaya başlar. Bu arada şahsın zengin olmasından dolayı pek çok kişi öleni sahiplenir. Ancak Buve olduğu düşünülen şahsın gerçek kimliği tam bir sürpriz olacaktır.
Mösyö Büve Öldü
Mösyö Büve ÖldüGeorges Simenon · Akba Yayınları · 19658 okunma
Reklam
480 syf.
7/10 puan verdi
Kitap, bittiği düşünülen bir aşk hikayesi üzerine kurulu. Her şeyin bittiği düşünülen bir noktada, aslında yeniden başlayabileceğinin gayet güzel bir hikaye çerçevesinde anlatıldığı bir kitap. Hoş bir tatil kitabı olarak değerlendirilebilir.
İlkbahar Rüyası
İlkbahar RüyasıKristin Hannah · Pegasus Yayınları · 2014792 okunma
18. yüzyılın ortalarından bu yana "Serendipli Üç Şehzade" masalından yola çıkılarak türetilmiş bir sözcüğü var İngilizcenin: Serendipity; aranmakta olmayan değerli/hoşlanılır bir şeyin insanın karşısına çıkıvermesi anlamında kullanılan... Elbette, aranmayan şeyin bulunması, olacak şey değil. Ne var ki, "aranmama"yı o anda "aramakta olmamak" ya da "aranması gerektiği düşünülen yerde aramakta olmamak" diye yorumlarsak, bir çok kişinin bu "Serendiplilik"ten (az ya da çok) pay aldığını kestirebiliriz. Serendip yağmuru benim de tarlama yağmıştır ara ara.
Bireysel psikoloji sağlam bir oluş zemini üzerinde kalıyor ve bu oluş ışığında bütün insan çabasında bir tamlık eğilimi buluyor. Hayat hamlesi vücut ve ruh bakımından çözülmüş bir şekilde bu eğilime bağlıdır. Her ruh belirtisi aşağı bir durumdan üstün duruma götüren bir hareket manasını taşımaktadır. Her bireyin hürriyet içinde ve yaradılış
Grek sahnesinin en üzüntülü kişisi olan mutsuz Oedipus, Sophokles'in elinde en soylu insan diye anlaşılmıştır. Oedipus, bilgeliğine karşın yanılan ve açması bir kimse olarak belirtilmiştir. Oedipus, sonunda, korkunç acıları yüzünden, ölümünün üstünden aşan büyülü, verimli bir gücü kendi kendini yıpratmak için kullanılır. Soylu insan suç işlemez, derin görüşlü ozanın bize söylemek istediği şudur: onun davranışıyla her yasa, her doğal düzen, belki de töresel evren çökebilir. Bu davranışla etkilerden daha yüksek büyülü bir çevre ortaya çıkabilir. Bu etkiler, çöken eskinin kalıntıları üzerinde yeni bir evren kurar. Dine çok bağlı bir düşünür olan ozan bize şunu söylemek istiyor: ozan olarak bize olağanüstü durumda korunmuş bir sorunlar düğümünü gösteriyor, yargıç bu düğümü yavaş yavaş, ilmik ilmik kendi özel yıkımı içinde çözüyor. Gerçek Helen sevinci, bu çatışımlı (dialektik) çözülüş içinde öylesine büyüktür ki, bu nedenle, düşünülen bir bayram alayı bütün yapıtı kaplar, bu topluluk konunun insanı ürperten şu varsayım doruğunu her yerde kırıp geçer. "Oedipus Kolonosta" da engin bir aydınlığa yükselen bu özdeş parlaklığı karşımızda buluruz, gelip çatan yaşlılık yüzünden zavallılığın taşkınlığı önüne dikilir, bu durum onunla ilgisi bulunan herkes için salt acıya katlanış demektir tanrısal bir ülkeden inerek gelen ve bize yönelen kahramanın edilgen salt davranışı içinde en yüksek etkinliğe ulaşan olağanüstü bir parlaklık vardır
Reklam
Bir insanı en çok ne mutlu eder dünyada ? Bence bütün insanları mutlu edecek tek şay var: Birisi tarafından düşünülmek...Düşünüldüğünüze dair küçüçük bir kanıt, bazen günlerce, aylarca sarhoş gibi dolaşmanıza neden olur. Sevgili, düşünülen kişiden başkası değildir aslında. Düşünülen, düşlenilen, özlenen, beklenen... Aşk; bekledikçe sarartan, sarardıkça olgunlaştıran bir kimsesizlik belki...
287 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Son derece güzel bir başmüfettiş Battle romanı. Anthony Cade adında bir adam Afrika'da bir arkadaşının görevini üstlenir ve Herzoslovakya'da meşhur bir kontun günlüğünü İngiltere'de bir yayınevine götürmek için yola çıkar. Ancak İngiltere'de peşine bazı adamlar düşer. Bu arada elinde olan bazı mektuplar sebebiyle bir garson ile kavga eder. Ancak sonra garson mektupların sahibi olduğu düşünülen Virginia adlı bir kadının evinde ölü bulunur. Bacalar adındaki köşke gitmeleri gerekmektedir. Ancak gece köşkte kral olması beklenen Herzoslovakya prensi Michael öldürülür. Kral Victor adlı bir hırsızın çaldığı meşhur bir mücevher Bacalar köşkündedir ve Anthony ile Battle hem hırsızı hem de katili bulmak için çalışacaktır. Katil kimdir ve köşkteki insanlar gerçekten göründükleri gibi midir? Tek kelime ile mükemmel bir roman.
Köşkteki Esrar
Köşkteki EsrarAgatha Christie · Altın Kitaplar · 20221,753 okunma
288 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Aurelio Zen serisinin devam romanı. Son derece güzel bir roman. Zen, güvenliği üst düzey olan bir villada işlenen Burolo cinayetleri ile ilgili bir rapor hazırlamaktadır. Bu arada bir yargıç ve bir muhbir öldürülür. Katil Spoleda adında bir adamdır ve davasına bakan yargıç ile onu ispiyon eden muhbirden sonra sıra onu yakalayan polise yani Aurelio'ya gelmiştir. Hayatı tehlikede olan Zen, bu arada hükümetten yüksek kademeli birinden bir davet alır. Burolo'nun katili olduğu düşünülen Renato Favelloni'yi aklamasını isterler. İşin içinde tehdit de olduğundan kabul eden Zen gerçek katili bulmaya çalışacaktır. Acaba bu hikayeden sağ salim kurtulabilecek midir? Soluksuz okunan bir roman. Mutlaka okunması gerekenlerden.
İntikam
İntikamMichael Dibdin · Labirent Yayınları · 201416 okunma
Bazen zekice olduğu düşünülen şey, aptallığın gelişmiş bir formudur.
Sayfa 211Kitabı okudu
Reklam
İki kişi arasında yaşanan bazı anlar vardır. İki kişi arasında yaşanan ve hep sır kalan... Tıpkı biraz önce havuz kenarında yaşadıkları an gibi. Konuşulmaktan korkulan, çekinilen anlardır o anlar. Sanki konuşulduğunda o büyü, o tılsım kaybolacakmış gibi gelir. Sanki konuşulsa o mahcup anlar yeniden yüzümüzün rengini değiştirecekmiş sanılır. Konuşulmaması daha uygun bulunur iki kişinin arasındaki sessiz anlaşmayla... Bu yüzden o konuşulmaması daha iyi olan konuşulmasın diye hep başka şeyler konuşulur, incir çekirdeğini doldurmayan... Konuşulacaklar bittiğinde de bir sessizlik olur ya hani. İşte o an konuşulmayanın aynı anda iki kişi tarafından düşünülen anıdır. İki kişi de neyi düşündüğünü çok iyi bilir. Aralarında geçen ve o konuşulması yasak anı düşünür iki insan da. O sessizliktir işte konuşulmaması gerekeni konuşturan. Bu yüzden o sessizliğin olmaması içindir onca boş konuşma.
202 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
-Bu kitabı enfes bir zevkle okumamı itiraf edebilirim.Ve bu kitap bana bazı şeyleri hatırlattı ama onları izah etmeyeceğim.Çünkü,bu bana özel şahsi hatırlatmalar olsa gerek :) Atay’ın, hikâyelerinde kurguladığı kahramanlar aracılığıyla toplumdan kendini soyutlayan, yalnızlaşan ve bunun neticesinde içselleşen problemli insanları anlattığını
Korkuyu Beklerken
Korkuyu BeklerkenOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202226,4bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.