Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Haliyle, kuşlar da düşünce aleminin habercileridir, ruh ise eski anıtlarda bir kuş olarak tarif edilir. Hissetme genellikle kırmızıyla tasvir edilir çünkü kalp ve kanı çağrıştırır. Sezgi -fakat burada belirsizlik başlar- genelde beyaz hayal edilir, ya da sarı veya altın renginde, yani güneş renginde. Duyum, somut nesnelerin algısı, genelde yeşille verilir, yeryüzünün yeşil yüzeyi gibi.."
Vücudun genel durumu,dış dünyada gerçekleşen olayların sonuçlarıyla ilintilidir. Kötü bir şey olduğunda beyin, bütün vücudu ilgili duyguyu kaydedecek biçimde uyarır (kalp atım hızım, bağırsakların kasılmasını, kas￾ların kasılma gücünü vb. etkileyerek) ve o duygu böylece olayla ilintilendirilmiş olur. Aynı olay üzerinde yeniden düşünüldüğünde,beyin bir simülasyon yürüterek olayla ilgili fiziksel duyum ve duy￾guların yeniden yaşanmasına neden olur. Bunlar da hemen sonra￾ki karar verme aşamasında izlenecek yolu, en azından tutulacak tarafı belirler; söz konusu olayla ilgili duygular kötüyse caydırıcı, olumluysa yüreklendirici etkide bulunurlar. Buna göre bedensel durumlar, davranışa yön verebilecek önsezileri sağlar bize. Önseziler ise şansın öngöreceğinden çok daha büyük sıklıkla doğru çıkar; çünkü bilinçdışt, bilinçten önce davranarak durumu kavramıştır; bilinç arkadan gelir.
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
Puslu bir hava... Bozkırda bir kasaba... Köy meydanında bir kahve, gölgesi olan tek şey çınar ağacı ile... Meydandan uzanan sokağa bakarken göze çarpan berber dükkanı ile... ... Zaman içinde zaman, mekan içinde mekan, hatta insan içinde insan... Yağmurlu, akşama hazırlıklı bir ikindi vakti gözlerimi kapatmışım. Bilincim yarı uyanık, gözlerimin
Gölgesizler
GölgesizlerHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202012,7bin okunma
"İşte bu nedenle boşlukta biçim yoktur; duyum yoktur; algılama yoktur; irade yoktur; bilinç yoktur; göz, kulak, burun, dil, gövde ve akıl yoktur; görme, işitme, koklama, tat alma, dokunma ve düşünme yoktur; bakış yoktur, algılayış da bilgisizlik de yoktur, bilgisizliğin sonu da yaşlanma ve ölüm de yoktur; yaşlanma ve ölümün sonu da acı çekme yoktur; bunların sonunda acı çekme de yoktur; acı çekmenin sona ermesi yoktur ve yol yoktur; bilgelik yoktur ve erme yoktur."
Sayfa 138Kitabı okudu
Tonus azalmıştır ve kişi bunu ağırlık, keyifsizlik ve melankoli biçiminde hisseder. İnsanın "keyfi" kaçmıştır, güne ve işe başlayacak hali ve cesareti yoktur. İçinde hiçbir kıpırtı olmadığı için kendini kurşun gibi ağır hisseder. Bunun nedeni, insanın içinde artık hiçbir enerjinin kalmamasıdır. Çok iyi bilinen bu fenomen ilkellerdeki ruh kaybına tekabül eder. Keyifsizlik ve iradesizlik o kadar büyük boyutlara varabilir ki, kişilik parçalanabilir ve bilinç bütünselliğini yitirebilir; kişilik unsurları kendi kendilerine bağımsız hareket etmeye başlayarak bilincin kontrolünün dışına çıkarlar. O zaman da, örneğin duyum yitimi ya da sistematik unutkanlık görülebilir. Sistematik unutkanlık, "bir organın işlevinin zayıflaması ya da tamamen durması" isterisidir. Bu tıbbi kavram ilkellerdeki "ruh kaybı"na karşılık gelir. Abaissement fiziksel ve psişik yorgunluk, bedensel hastalıklar, şiddetli duygulanımlar ve kişinin özgüvenini son derece yıpratan şok sonucunda ortaya çıkabilir. Abaissement genel kişilik üzerinde daima daraltıcı bir etkiye neden olur. Kişinin özgüvenini ve girişkenliğini azaltır ve giderek artan bir benmerkezcilik nedeniyle zihinsel ufku daraltır. Sonunda, gerçekten de olumsuz bir kişilik gelişimine yol açabilir, ki bu özgün kişiliğin sahteleşmesi anlamına gelir.
Var olmak, algılanmaktır. Dolaysız gerçek duyumdur. Duyum bize, ruha aittir. Onun ötesinde hiçbir şey bilmiyoruz. Gerçeğin tek göstergesi ve tanığı, bu bilinç durumlarının ve değişimlerin tekrar tekrar doğuşudur. Dünya bizim tasvirimizdir...
MonoKL
Reklam
Öykü Nasıl Yazılır-1
O Ses Sen Değilsin Diyelim ki ne yazacağımızı bulduk; olayı, kahramanı zihnimizde tasarladık. Yazar olarak niyetimizi ne ölçüde açık edeceğimizi ne ölçüde saklayacağımızı kurguladık. Değineceğimiz meseleleri, kullanacağımız mekânları, kanatlandıracağımız imgeleri seçtik. Bir öykünün iç dinamiğini yani merkezini teşkil edecek sorun yumağını
Sayfa 6 - Emin Gürdamur:
197 syf.
8/10 puan verdi
·
35 saatte okudu
Fransız yazar Robert Pinget, döneminde Yeni Roman akımına katılmış sayılı yazarlardan birisi olmasına rağmen ismini duyan çok yoktur. Günümüzde hakkında hemen hiçbir kaynak bulunmaması ile birlikte yaşadığı dönemde de adından söz ettirememiş. Kendisinin bu yönde bir gayesi de yokmuş zaten. O dönem Samuel Beckett'in yakın arkadaşı olması ile
Libera
LiberaRobert Pinget · Yapı Kredi Yayınları · 20045 okunma
Daha açık olmak adına sezgiyi kısaca tanımlayalım isterseniz: 1. Sezgi temel bir psikolojik işlevdir. Bilinçdışı bir yordamda algı sağlayan işlevdir. 2. İçsel ya da dışsal her şey bu algının nesnesi olabilir; hatta bu –iç ya da dış- nesneler arasındaki bağlar bile. 3. Sezgi ne duyumun ne hissetmenin ne de düşüncenin bir işlevi değildir. 4. Duyum gibi sezgi de irrasyonel bir algı işlevidir. 5. Duyum meselesinde olduğu gibi, sezgi içerikleri verili bir olgu niteliği taşır, haliyle, düşünme ve hissetme işlevlerinin tam tersidir, bunların içerikleri türetilmiş ya da çıkarsanmış bir şey niteliği taşır. 6. Sezgi içruhsal bir işlev değildir, aksine her şeyi kapsayabilir: ölüm, yaşam, sağlık, hastalık, hava durumu, borsa, doğada var olan her şey. 7. Avcılar, borsa simsarları, -yani şanslı olanları- arasında ve rutin bir sistematik işten ziyade yaratıcı kavrayışa ihtiyaç duyulan her meslekte sezgi tiplerine rastlarsınız. Sanatçılar, doktorlar ve genel hatlarıyla insan sarrafları arasında sezgisel tip bolca bulunur.
Öğrendiğimiz ve deneyimlediğimiz her şey ilk başta psişiktir. Dolaysızca ve kendiliğinden gelen ve kavranan tek şey psişik bir şeydir, yani psişik imgedir. Yaşamın ilk tek ve temeli budur. "Hissediyorum" [empfinde], ilk hakikattir. Gerçeklik -yani gerçek dediğimiz şey- duyumumuzun gerçekliğidir. İlk bakışta, duyum gerçek olan şeydir ve aslında gerçeklik karakterini bize sunan şeydir.
Sayfa 78 - 1. DersKitabı okudu
183 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.