Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hakan Özer

Hakan Özer
@ehozer
Kitaplar güzeldi. Büyük laflar etmek eşsizdi. Kitaplarda yazılanları paylaşmak... yetmiyordu. Bir sigara daha yaktı. Daldı karanlığa.
Yazyalnızı - İki Deli Derviş
Yazyalnızı - İki Deli Derviş
Behçet Çelik
Behçet Çelik
1129 okur puanı
Kasım 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
199 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
34 günde okudu
Romanı bitirdiğimde kahramanımızın ben kitabı kapattıktan sonra da yürümeyi sürdüreceğinden hiç kuşkum yoktu, ezelden ebede bu “sonsuz” dolaşma hâli devam ediyor: “Yürüyordu. Her zaman yaptığı bir şeydi bu, şimdiye kadar dünyanın çevresini birkaç kez kat edecek kadar yürümüştü. Sanki tüm yaşamı boyunca yürümüştü. Yürümek için değil ama başka bir
Kenarda
KenardaAyhan Geçgin · Metis Yayınları · 202054 okunma
Reklam
140 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Biraz da Vitrinde Yaşamak’ın devamı gibi olan Kötü Çocuk Türk okuduğum ikinci Nurdan Gürbilek kitabı ve bir bütünün parçası, sanırım kitaplarının hepsini okuduktan sonra her şey yerli yerine oturacak. Bu yüzden kitapla ilgili fazla yorum yapmak çok anlamlı olmayabilir. Denemelerin hepsi ayrı güzel, gene de en hoşuma gidenin Türk Edebiyatındaki
Kötü Çocuk Türk
Kötü Çocuk TürkNurdan Gürbilek · Metis Yayıncılık · 2003237 okunma
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bir şeyin içindeyken ona dışarıdan bakmak hüner ister, o vakitleri yaşayanlar için de geçerliydi bu. Sonraları uzaktan, dışından da bakıldı, yazıldı, çizildi konuşuldu az da olsa. Fakat 1980’lere yakın tarihlerde ne de olsa 12 Eylül’ün hâlâ dumanı tüten heyûlâsı nedeniyle biraz da sekteye uğradı, ertelendi. Seksenli yıllardan günümüze uzaklaştıkça
Vitrinde Yaşamak
Vitrinde YaşamakNurdan Gürbilek · Metis Yayıncılık · 2014777 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Önce Yakup (Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor) sonra Resul (Resul) ve şimdi de Ruhi Bey... Belki de hepsi biraz tutunamayan, zaten tutunanların hikayesinden edebiyat olmaz gibime geliyor; olsa olsa çok satıp bol “ilham” veren biyografik başarı(!) hikayesi olur. Bende de biraz Yakup, Resul, Ruhi Bey’lik var ki çok beğendim bu eserlerin kahramanlarını.
Benim Adım Meleklerin Hizasına Yazılıdır
Benim Adım Meleklerin Hizasına YazılıdırHüseyin Kıran · Ayrıntı Yayınları · 201393 okunma
334 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Târihî romanlara öteden beri ilgim var, bir de Solmaz Kâmuran’ın akıcı üslûbu olunca bu romanı okumak müthiş bir keyif oldu. İbrahim Müteferrika’nın hayatı, uzun yıllar özenle emek harcayan mahâretli yazarımız tarafından mükemmel şekilde anlatılıyor. Yazarın dediği gibi: “Türkiye'de roman okumak o kadar da bilinen bir şey değil. Okuyucu her şeyi
Macar
MacarSolmaz Kamuran · İnkılâp Kitabevi · 201063 okunma
Reklam
199 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Roman içinde sizin de olduğunuz âşinâ zaman ve mekânda geçiyorsa eğer, gene aynı dönemlerin siyah beyaz filmlerini nasıl seyrederseniz, işte öylece okuyorsunuz: Yâni hikayeden çok arkadaki şehir dekorunun, biraz da belgesel tadında, keyfini sürerek; 70’li yılların İstanbul’u, Boğaz… Romanın sessiz, şiirsel ve eşsiz fon müziği… Kitabın başında “Anlatacağımız öykü 1975 Türkiye’sinin İstanbul’unda geçer. Şimdilerde moda olan bir terimle az gelişmiş bir toplumdur 1975 Türkiye’si. Az gelişmişlik kendine özgü bir varoluş biçimidir ki ulusal renge karışır ve yaşamın her kertesinde kendini duyurur. Yürümekten giyinip kuşanmaya, alışveriş etmekten sevişmeye, sanattan bilime, hukuktan politikaya dek her alanda onu başka bir yüzle görürsünüz.” diye başlayan uzunca bir “az gelişmişlik açıklaması” var. Bugünle kıyaslanınca, 40 yılı geçmiş, tabiatiyle bazı farklar olacak… gelgelelim temelde kunt, değişmez bir asıl çekirdeğin yaşını hiç göstermeyen “az gelişmiş” parlaklığıyla bir yıldız gibi dâimî ışıltılarıyla(!) hâlâ ensemizde boza pişirdiğini de görmezden gelmek olmaz. Hâsılı, eski hamam, eski tas. Sade, akıcı… Oktay Rifat şiir gibi yazmış. Şiir deyince ilk hatırıma gelen de: Kadeh Burası dalyan kahvesi Ortalık süt mavisi Apostol bu ne biçim meyhane Tabağımda bir bulut Kadehimde gökyüzü Oktay Rifat Horozcu
Bir Kadının Penceresinden
Bir Kadının PenceresindenOktay Rifat · Yapı Kredi Yayınları · 2019728 okunma
141 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
İçinde yıldız gibi kayarak, rahatça bağlantı kurulup, yan gelip yatarak okunacak cinsten bir roman değil Resul. Yeryüzündeki hâl-i pür-melâlimizden gayet memnun olan okuma adayları için rahatsızlık verebilir, deyim yerindeyse “hikâye” anlatmıyor. Dil ve içerik başkalığı H. Kıran’ın ilk okuduğum Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor’dan âşinâ olduğum, sevdiğim bir tarz; nev’i şahsına münhasır. Dücane Cündioğlu’nun bir tespiti vardı: Fırlatılıp atılmışız bir kere bu dünyaya. Biz kendimizi burada bulduk. Bir baktık ki buradayız. Yaşamı seçmedik, ona mâruz kaldık. Şaşkınız. Resul bu mâruz kalmanın, şaşkınlığın içinde… Bir çıkış arıyor, arıyoruz… Bedenden, bilinçten kaçabilir miyiz, gidilebilir bir yer var mı? Bu zulümden kurtulmak mümkün mü, nasıl? Bu sorulara cevap arayan Resul’un yer yer akıllara durgunluk veren hâli ile hallenmek isterseniz ne âlâ, çünkü kitap bittiğinde de elde avuçta kalan aynı soru işaretleri. “Resul durumu anlıyordu. Kimseye kırgın değildi. Hüküm böyleydi. Yüzünü ekşitmesi mi? Bir kere ağzı kanla doluydu, bunun kendi kanı olması durumu iyice tatsızlaştırıyordu. Karnın altına alınan darbeler insanı kilitliyordu. Az üstüne vurmak nefessiz bırakabiliyordu. Böbrekler coşkulu bir kusma isteği, karaciğer ve dalak ise içinde bir bomba patlamış gibi. Doğal olarak ben Resul gülümsemekte güçlük çekiyorum.” (S. 117)
Resul
ResulHüseyin Kıran · Sel Yayıncılık · 201794 okunma
144 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kitap çok rahat okunuyor, yazarın ifâdesi net, deyim yerindeyse açmış ağzını, yummuş gözünü, hiç sakınmadan her türden vasata hitap ediyor: Vasat olduğunun farkında olmayan vasat, vasat olmadığını sanan vasat gibi; daha çok da bu ikinci türe... “Yaşamak, ahlâken belli bir eşiğin altında olmaktır. Seni bu yaşına kadar yaşatan, biraz da sessizliğindir. Öyle olaylar olur ki karşısına çıkarılan en küçük bir ses bile ölümcüldür. Yaşadığına göre sesinin yaşamda kalma içgüdüsüyle ancak ‘uygun koşullarda’ çıktığını kabul edebiliriz.”(Nesnelerin Özgeçmişi, s. 133) Kıssadan hisse budur ki, bütün zamanların “en” insanlığı dâhil: Vasatım, vasatsın, vasat; vasatız, vasatsınız, vasatlar.
Vasatlığa Giriş Dersleri
Vasatlığa Giriş DersleriTaylan Kara · Hayal Yayıncılık · 201543 okunma
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Çocukluğuma götürdü, tanıdık mahallelere, bahçelere… Çok beğendim. Öykülerdeki benzer vakitlerde geçmesi mi çocukluğumun, sırf ondan mı? Belki de… Emine Hatun, Tahir Bey, Büyükbaba, Koca Anne’ler; Horoz Şekeri, uzun dalga radyo, istiklal marşıyla kapatılan televizyon, Masa Örtüsü, vişne ağaçları; “çık” diyenin olmadığı, efendi efendi oturulan,
Emine Hatun
Emine HatunDeniz Günal · Artshop Yayıncılık · 20114 okunma
143 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Belçika, Fransa, Lüksemburg (2016) yapımı Yeni Ahit (Le tout nouveau testament) filmini çağrıştırıyor. Kitabın ismi de biraz mûzipçe fikir veriyor zaten, tâbir câizse “çerez” niyetine okunabilir. Tabi, şüphesiz tıpkı film gibi kitabın da nasıl bulunacağı kişiye göre değişebilir (bk. tanıtım bülteni); kiminin payına tebessüm, kimine öfkeyle çatık kaşlar düşebilir. Tanrı dünyayı yaratmayı tamamladığında geri çekilip şöyle bir baktı ve kendi kendine: “Güzel oldu… Hatta belki de onlar için biraz fazla güzel…” diye mırıldandı. (S. 11)
Muzip Tanrı
Muzip TanrıJean-Louis Fournier · Chiviyazıları Yayınları · 2006265 okunma
Reklam
184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
“Romana gelince, yazmamam için iki temel sebep var. Birincisi, pek beceremiyorum. Bir roman yazarken birilerine belli fikirler söyletebiliyorum ama pencereden kapıya doğru gitmelerini sağlayamıyorum. Maddi ayrıntılar konusunda roman yazarlarının sahip olması gereken sabra sahip değilim.” diyor bir söyleşisinde (Birikim, 02.04.2007) Terry Eagleton
Azizler ve Alimler
Azizler ve AlimlerTerry Eagleton · Agora Kitaplığı · 2003236 okunma
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
Hiç kuşkusuz bu bir kitap incelemesi değildir. Kitap incelemesi sanki bir yandan Tâlim ve Terbiye Kurulu resmiyeti veya edebiyat eleştirmenliği tarzı bir uzmanlık alanını çağrıştırıyor, öte yandan lise öğrencilerinin performans ödevi veya kitap özetini… Benimki olsa olsa kitabı okuduktan sonra anlam(lar) çıkarıp, kendime göre değerlendirmem, yorumumdur. Roman mevzûu insan olunca içerikte ona âit bütün teferruat, hal ve hareket mevcut, iktidar; ona ilişkin her türlü necâset, âcizlik, yerine düşünme, bilme… Minik bir araştırmayla kitapla ilgili bir sürü uzman tahlili bulunup okunabilir, yazar burada ne demek istemiş bâbında. Nazarıdikkati çekmek istediğime gelince: Ferhan Şensoy’un “Dili bozarak düzeltiyorum” meâlinde bir sözü vardı. Ehl-i kalem dili bozarak düzeltebileceği gibi, felsefeden Arnavut ciğerine, edebiyattan deve güreşine kadar her işte ehil olmak merâkı olanlar da pekâlâ dili düzelterek bozabilirler. Dolayısıyla, eserin dili için yeni, deneysel gibi şeyler söylenebilir, söylendiği gibi de öylece orada durabilir çünkü zurnanın zırt dediği yer de tam burasıdır: Roman, her mecrâda gürül gürül üstümüze abanmakta olan işbu her işte ehil olma meraklısı gürûh-ı cühelânın hilkat garîbesi dili ve hâlinin “olduğu gibi” görünümlü muhteşem bir edebî mâlûmu îlâmı. Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor nitelikli bir ehl-i kalem eseri. Müthiş üslûbunun benim “küçük dağlarımda” yarattığı huşû içinde her sözcüğün, cümlenin zevkine vararak; Yakup’la birlikte halden hâle girerek, ekseriya tebessümle, yer yer kendimi kahkahadan kırılırken bularak, keyifle okudum… Sorulursa başyapıt!
Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor
Dağ Yolunda Karanlık BirikiyorHüseyin Kıran · Sel Yayıncılık · 2016142 okunma
192 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
47 günde okudu
Yüz sene önce yazılmış olmasına rağmen ve muhtemelen “… yıl önce yazılmasına rağmen” diye başlayan cümlelere muhâtap olacak sayısız yıllık geleceği olan bir eser. Yeryüzünde her ne olursa olsun “insan” aynı insan… Muammâ da aynı... Zümrüdüanka kuşunun üzerinde bir “tasavvufî inkişaf hayâlinde” gezip dolaşmış gibiyim… “Kalbimde doğar gizlice bir hiss-i teşekkür” (Cenap Şahâbeddin) Not: Sedat Anar, Amâk-ı Hayal (Kalan Müzik) youtube.com/watch?v=pMus1GW...
A'mak-ı Hayal
A'mak-ı HayalFilibeli Ahmed Hilmi · Pozitif Yayınları · 201116,9bin okunma
115 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 günde okudu
Bir masal âleminde gibi hissediyorsunuz okurken kendinizi ama hakîkî bu “masal.” “Uzman”larının berbat ettiği, uzmanı olmayanların da “eğitim şart” reklam sözünü dillerine pelesenk edip deyimleştirerek içini boşaltıp tüy diktiği o “eğitim”in esâsında ne olduğunu ve her derde devâ olabileceğini öyle yalın, içten bir üslûpla anlatıyor ki, nasıl okuyup bitirdiğinizi farketmiyorsunuz bile… Sonra da yüreğinizde, bu kitabın herkes tarafından okunması gerektiğine dâir zaptolunmaz, kıpır kıpır bir isteğin coşkusuyla umutlarınızı parlatıyorsunuz… “ Köylülerim uğurlamaya geldi. Ahmet amca dedi ki: Hoce sen gitmeyesen askere, sen burada kalasan, senin yerine ben giderim. Köylülerim dedi ki: Gitme hoce, biz seni çok seviyoruz, sen gidersen buraya iyi adam gelmez.” Böyle güzel bir roman kahramanını tanımak, hâlâ yüreğindeki katıksız insan sevgisiyle öteki “dağ çiçeklerini” yetiştirmesine de tanık olmak ayrı bir mutluluk verdiği gibi, ara ara solgunlaşan umudun ışıltısını da tâzeliyor… Romanlaştıran Deniz Günal ve sevgili Edip “hoce”lerin, “canım öğretmenim”lerin hiç tükenmemesi dileğiyle…
Dağ Çiçekleri
Dağ ÇiçekleriDeniz Günal · Artshop Yayıncılık · 20108 okunma
44 öğeden 31 ile 44 arasındakiler gösteriliyor.