Kişisel gelişim okumuşluğum çok. Ama romana bu kadar güzel yedirilmişine hiç rastlamamıştım. Ayrıca yerli kişisel gelişim kitaplarında kaynak veren yok. Hep yabancılarda var bu. Çok hoşuma gitti dipnotlar. Altı çizelesi, alıntı yapılısı bir ton cümle var.
İsmi aile dizimini çağrıştırsa da kitap daha çok “kendini bil” felsefesi odaklı. Tasavvuf, doğu felsefesi, batı felsefesi, kuantum, psikoloji, bilim gibi farklı ekoller bir çatı altında başarıyla birleştirilmiş.
Kitabın roman boyutunda ise birbirini etkileyen beş neslin hikayesi anlatılıyor beş ayrı bölümde. Mizah, hüzün, tarih iç içe. Kurgulanan karakterler çok sevilesi. Benim favorim üçüncü bölüm. Sizin ki hangisi olacak merak ediyorum?
Kitap genel olarak kişilik bozuklukları üzerinde ilerliyor. Ancak o kadar kapsamlı ki oraya gelene kadar verdiği bilgiler genel psikanalitik çerçeveyi de aydınlatıyor. İçerik iki kısım ve on beş bölümden oluşmakta. İlk kısımda terminoloji ve diğer kavramsal konular hakkında bilgi veriliyor. Psikanalitik karakter yapısı, kişilik örgütlenmesinin
“Felsefe, bizi başkası için değil kendimiz için,
güçlü görünmek için değil, güçlü olmak için
yetiştirir” (
Montaigne).
Kendimi bildim bileli inişli çıkışlı da olsa sürekli okuyan biriyim. Bu okuma serüvenimde ister hikâye, ister roman, tiyatro, sanat eseri ve düşünce kitabı okuyayım, öğrendiğim en önemli konulardan biri de hemen hepsinin arka
"Benden kimsenin bir şey istemediği bir ülkede, ben kendim istediğim ve sen istediğin için yazdığımı biliyorum. Ama, Türk Edebiyatı Tarihine geçen kitap yazdığımı da daha baştan gene biliyordum. Ancak, bu günleri, bu mücadeleyi de kendi öz hayatım olarak yaptığımı da biliyorum. Her kitabım olay oluyor. Ama ben, yapayalnız bu olayı yaratan
Kitabın kapağına baktığımızda "herkes için felsefe" ve "bir çırpıda idealizm, materyalizm, metafizik" yazdığını görüyoruz. Yani kitap felsefe ile "ilgilenmeyen", ama neymiş yahu şu felsefe diyen okura hitap ediyor. Bunun için bütün felsefe tarihi ve meselelerini yaklaşık 300 sayfaya sığdırmaya çalışmış Kleinman. Benim
Teoriler değiştiğinde ve çöktüğünde, ekoller, felsefeler, ulusal, dini ve iktisadi düşüncenin dar karanlığı sokakları genişletip, dağıldığında insan da gelişir, bazen de acıyla yanılgıyla öne doğru tökezler...
Murtaza Mutahhari, 2 Şubat 1920’de Meşhed’e bağlı Ferîmân’da doğmuş. İlk öğrenimini tamamladıktan sonra 1932’de Meşhed’e gidip klasik medrese tahsili görmüş bir şahsiyettir. Humeyni, Molla Sadra gibi büyük islam ve şii bilginlerinden ders alması ile tanınmış şii düşünürdür.
Lakin benim Mutahhari ile olan tanışıklığım, sitede çok okumakla bilindiğim
Stanley Kubrick'in 2001: Bir Uzay Macerası adlı filmini izleyenler filmin çekildiği 60'lı yılları aşan çok ilginç bir görselliğe de sahip olduğunu hatırlıyordur. Kubrick'in başyapıtlarından olan bu filmin son kısımlarındaki görsellik, filmin insanlığın ilk dönemlerini anlattığı kısımlarından sonra uzay çağını anlattığı ve uzay gemilerini ya da
Philippe Ariès
Tarihçiliğe profesyonel anlamda en iyi bakış açısını kazandıran Annales okulun temsilcilerinden philippe'nin eseri farklı bir perspekifle olaya açıklık getirmiş. Tarih metodu ve zihniyet tarihini inceleme açısından çok iyi bir eser. Yazar Muhafazakar ve sağ çizgide olmasına ragmen michel Foucault gibi sol çizgideki
Hakikati olan şey, insanın anladığı ve gördüğü şeydir;
dolayısıyla hakikatin delili, dış âlemden algıladığımız şeydir.
Hakikatin delili, bizim dış âlemden algıladığımız şeydir.
( Egosantrizm )
.