Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
MAHALLE KAÇKINI FİLOZOFÇUĞUMUZUN DOGMA ANLAYIŞI Bu hazret dogma ile ilgili şöyle der: "Tüm din ve ideolojiler dogmadır. Marksistlerin ve Müslümanların felsefe yapma yeteneği yoktur." Burada bizi ideolojiler değil din ve tabii özellikle İslam dini ilgilendirmektedir. İlk söyleyeceğim şey şudur: Bu bir tespit olsa diyecek fazla bir şey
Felsefi gelenekler ve ekoller, üstünden insanların daha ‘iyiye’ geçme imkânı bulduğu birer köprü haline gelmiştir: Köprünün sağlamlığı, sahip olduğu temel yapı taşlarından; değerlerden ileri gelir.
Reklam
Kapitalist modernitenin radikal bir eleştirisi olarak ortaya çıkan anarşist ekoller yöntem ve bilgi teorisi konusunda yetkindirler. Marksistler gibi kapitalizmin ilericiliğinden dem vurmazlar. Topluma ekonomik indirgemeciliği aşan birçok farklı noktadan bakabilmişlerdir. Sistemin ‘asi çocukları’ rolünü yetkince oynarlar. Tüm iyi niyetlerine rağmen, bu akımlar sonuçta sistemin günahkârlığına karşı kendilerini inatla koruyan tarikatlar olmaktan kurtulamamışlardır. Marksizm için söylediğim şeyler bu akımlar için de geçerlidir: Sistemi ve onu aşma sorunlarını doğru tanımlamak ve demokratik modernitenin yöntem ve bilgi-eylem gücünü yetkince kullanmak uzak kaldıkları temel hususlardır.
"...deha ürünü yapıtlar söz konusu olunca akımlar, ekoller önemini kaybeder."
“Başka ilimlerin konularını felsefe adı altında bir araya getiren felsefeciler, kendilerine özgü ciddi, tutarlı ve makul fikirler ortaya koyamamışlardır. Yaptıkları şey, yanlışlardan, küfürlerden ve tabiat üzerinde mülahazalardan oluşan bir takım mezhepler ve ekoller oluşturmaktan ibaret kalmıştır.”
Tasavvuf üzerine çalışan araştırmacıların belirttiğine göre daha ziyade sûfiler vasıtasıyla İslam'ın yayıldığı Hint Alt Kıta- sı'ndaki (Hindistan, Pakistan ve Bangladeş) en yaygın ve etkin tasavvufi ekoller Çiştiyye, Sühreverdiyye, Kadiriyye ve Nakşi- bendiyye'dir. Eşrefiyye ise ismi geçen dört tarikatın sentezi olarak düşünebilir. Bunun sebebi Muhammed Taki Osmâni'nin, silsilede yer alan İmdadullah et-Tehânevî ve Eşref Ali et-Teha- nevi gibi bu dört tarikattan icâzetli olmasıdır.
Reklam
238 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kişisel gelişim okumuşluğum çok. Ama romana bu kadar güzel yedirilmişine hiç rastlamamıştım. Ayrıca yerli kişisel gelişim kitaplarında kaynak veren yok. Hep yabancılarda var bu. Çok hoşuma gitti dipnotlar. Altı çizelesi, alıntı yapılısı bir ton cümle var. İsmi aile dizimini çağrıştırsa da kitap daha çok “kendini bil” felsefesi odaklı. Tasavvuf, doğu felsefesi, batı felsefesi, kuantum, psikoloji, bilim gibi farklı ekoller bir çatı altında başarıyla birleştirilmiş. Kitabın roman boyutunda ise birbirini etkileyen beş neslin hikayesi anlatılıyor beş ayrı bölümde. Mizah, hüzün, tarih iç içe. Kurgulanan karakterler çok sevilesi. Benim favorim üçüncü bölüm. Sizin ki hangisi olacak merak ediyorum?
Otu Çek Köküne Bak
Otu Çek Köküne BakAlev Aydın · İkinci Adam Yayınları · 20234 okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
İnsan Olmak, insanın duygu ve davranışlarının dünyasında ve herkesin okuması sürecini kapsayan bir başucu kitabım... Kitabın dili anlaşılır olmasına gayet anlaşılır ama anlamak ya da bilmek, davranış değişikliği yaratmadığı için kitabı güzelce sindirmemiz gerekiyor. O herkesten duyduğum “zamansız bir kitap”, “başucu kitabı” ifadeleri o kadar
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan · Metis Yayınları · 201922,8bin okunma
Psikolog veya Rehber Öğretmen Olmak
Temel düzeyde psikologluğun, psikolojik danışmanlığın veya rehber öğretmenliğin sanıldığı kadar kolay veya zor olmaması yazının ana fikrini oluştaracaktır. Bu meslekleri yerine getirebilmek için mizaç veya karakter özelliklerinin uygun olması beklenir. Bu yönde belirli bir yeteneğe sahip olunması gerektiği düşünülür. Mesleği icra edenlere belirli
KELAM - TASAVVUF İLİŞKİSİ - pdf indirme linki
academia.edu/115463888/KELAM... İslam tarihi boyunca, Rasulullah (sav) sonrası dönem, ortaya çıkan itikadî mezhep ve ekoller, daha sonra (başta Hint mistisizmi olmak üzere) dışarıdan etkilenerek İslam'a girdiği söylenen tasavvufî sistem, sürekli tartışma konusu olmuş, bunların içerisinden kelam ve tasavvuf ilgiye şayan bir seyir izlemiş, bazı dönemlerde iyice birbirine yaklaşırken, bazı dönemlerde ise birbirini tekzîp eder hale gelmiştir. Ancak bu hep varolmuştur. Bugün bile kelam ve tasavvuf disiplinlerinin birbirine yeterince ilgi duyduğu söylenemez. 20. asırda İslam dünyasının iyiden iyiye güç kaybıyla başlayan iç eleştirilerden (özellikle) tasavvuf nasibini almış, Müslümanları pasifize edilmiş, birey olamayan ve bilimsel düşünceye hayatında yer vermediği için çağının gerektirdiği donanımlardan uzak kalmış bir zihniyete dönüştürdüğü iddia edilmiştir. Hatta ilginç olan şudur ki, iç hesaplaşmalarda güncel metodlar üretmek yerine İslam tarihine geri dönülmüş, sorun geçmişte aranarak, dünün problemleri yeni yorumlarla alevlendirilmiştir. Zaman zaman bunu "güneş altında yeni bir şey yok" düsturuyla izah etmek mümkün olsa da, gelinen noktanın pek iç açıcı olduğu söylenemez. İslam dünyasına felsefenin ve antik Yunan düşüncesinin girmesiyle başlayan endişenin ürünü olarak bir reaksiyon, refleks veya savunma mekanizması biçiminde zuhur eden Kelam ilminin tasavvufa göre daha önce oluşmuş olması, kelamcılara tasavvufu yargılama (Zühd anlayışında ilk kırılma olarak görme) imkânı da vermiştir.
Reklam
Masonlar
"Kur'an'da anlatılan bu karakterler, Eski Ahit'te masonlar olarak karşımıza çıkar. Günümüz Masonlarının, büyük üstatlarını Hiram usta olarak kabul eder ve kendilerini duvarcı olarak adlandırırlar. Masonluğun temel amacı Süleyman Mabedinin tekrar inşa edilmesidir. Onlar tapınak duvarcısıdır. Bu amaç onlara Tapınak Şövalyelerinden geçmiştir. Süleyman Tapınağı tekrar inşa edilince, dünya Mesih'in liderliğinde, tek bir merkezden yönetilecektir. Bu merkez Kudüs olacaktır. Ancak Ahit sandığı olmadığı sürece tek başına tapınağın hiçbir anlamı olmayacaktır. Sonuç olarak, günümüzde varlığını devam ettiren Masonizm gibi gizemci ekoller, dünya dışı olduğuna inanılan kavramlar üzerinde temellenir."
Sayfa 103 - Wizart, 9. BaskıKitabı okudu
İslâm dünyasının, düşüş sürecine girmesinde, bir yerde "dünyaya doyma"nın da payı vardır. Abbasî döneminde eşsiz refah, barış içinde yaşayan Müslümanlar dünya nimetleri bakımından "doyma" noktasına varmışlardı. Endülüs Medeniyeti de, dünyaya dönük yanıyla, adeta bu dünyada cenneti gerçekleştirme derecesinde bir refah, incelik ve zenginliğine erişmişti. Bu doyma noktasında, dünya nimetlerinin ötesi aranır. Bu bakımdandır ki, dünya nimetleri bakımından zirveye varılan dönemlerin hemen ardından manevî ekoller de baş göstermiştir.
Sayfa 233
·
Puan vermedi
metafizik
Ömer Hoca’nın rehberliğinde hazırlanan; Kelam ve tarihi, mezhepler ve tarihi, İslam felsefesindeki ekoller, görüşler ve tarihleri hakkında, alana ilgi duyanlar için giriş niteliğinde güzel bir tanıtım eserdir.
Metafizik
MetafizikKolektif · Ketebe Yayınları · 20214 okunma
310 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.