Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Hafıza-i beşer..." diye mırıldandı kendi kendine, " nisyân ile maluldür... Elhak, öyle!"
Sayfa 165Kitabı okudu
"Aşk yalan değildir. Elhak. Aşk; nefsinin kırbaçlanmış duvarında kendini terbiye edebilen yüreğin zikridir."
Reklam
“Dostlar,” demiş eskiler, “karanlık çöktüğünde çıkan yıldızlar gibidir.” Elhak doğrudur. Ama gerçek dostlar aydınlıkken güneş, karanlıkken ay gibidir. Gerçek dost hem hüznünü hem sevincini paylaşabildiğindir. O yanında olmayınca hep bir şeylerin eksik kaldığı, kemale ermediği kişidir. Dost, yanında olan değil içinde olandır. Dost, derdini duruşundan anlayıp ahvalini sorandır. Uzun cümleler kurmak zorunda olmadığın kişidir dost. Utanmadığın, sıkılmadığın, usanmadığındır dost. Dostlar birbirlerine göbekten değil gönülden bağlı olurlar. Birbirine gönülden bağlı olanların ise -İsmet Özel’in ifadesiyle söylersek- bağını çözmek imkânsızdır. Çünkü gönüllerin birbirine nereden bağlı olduğunu bilmek imkânsızdır.
Sayfa 69 - Profil Kitap
Gün kavuşurken köye bir adam geldi ve peygamber olduğunu söyledi. Köylüler adama inanmadılar, "İspat et!" dediler. Adam karşılarındaki eski suru gösterdi ve "Eğer bu duvar konuşur ve benim peygamber olduğumu söylerse inanır mısınız?" diye sordu. Köylüler, "Elhak, inanırız!" dediler. Adam duvara döndü ve elini uzatarak, "Konuş ya duvar!" buyurdu. Bunun üzerine duvar dile geldi ve şöyle dedi : "Bu adam peygamber değildir. Sizi kandırıyor. Peygamber değildir. "
"Yahu Zeman Bey," dedi. "Sen niye kaçmadın ki?" Rebabî durgunlaştı. "Vallahi çok düşündüm Hâce," dedi. "Amma malı mülkü nice bırakırım?" Hâce konağın yüksek tavanın ipek perdelere, sedef kakmalı dolaplara, yerdeki Türkmen halılarına baktı. "Elhak, nereye bırakırsın?" dedi. "Sırat köprüsünde de bunları sırtlayıp gideceksin ki Cenab-ı Hak dingildeme göre!"
Sayfa 165Kitabı okudu
İstanbul tahtında otuz iki yıl oturacak olan Bayezıt ı tarihler, veli veya sofu lakabıyla tanırlar. Elhak veli imiş.Yine anlatırlar ki bir gün, meclisinde bir seyyah, Dalmaçya nın tabiat güzellikleriyle sosyal ve siyasi hayatından bahsederken: __Padişahım, der, o diyarın Frenk beyinin iki oğlu vardır ki hüsnü cemalleri yeryüzünde bir diyarda bulunmaz, cennet gılmanları ancak bu kadar güzel olsa gerek... Sultan Bayezıt, ellerini açar ve : __Haydi, der, ben dua edeyim, sizler de amin, deyin:"Allah'ım bu güzel çocukları küfrün karanlığı içinde bırakma!.. Bu duanın İstanbul semalarına ağdığı gün, Dalmaçya da iki birader yüğrük atlara binip İstanbul un yolunu tutacaklardır. Türk sınırına geldiklerinde: _Bizi İstanbul dan çağırdılar, padişahın hizmetine gideriz, yol verin, geçelim! Osmanlı tarihinde Dulkadiroğlu Ahmet bey ile Dulkadiroğlu Mehmet Paşa, işte bu çocuklardır..!
Sayfa 41 - kapıKitabı okudu
Reklam
Elhak, bütün bu câmiiyet içinde şu intizam ile beraber geçmiş yirmidört aded Sözlerde izah ve isbat edildiği gibi; cehl-i mürekkebin menşei olan âdiyat perdelerini keskin beyanatıyla yırtmak, âdet perdeleri altında gizli olan hârikulâdeleri çıkarıp göstermek ve dalaletin menbaı olan tabiat tağutunu, bürhanın elmas kılıncıyla parçalamak ve gaflet uykusunun kalın tabakalarını ra'd-misal sayhalarıyla dağıtmak ve felsefe-i beşeriyeyi ve hikmet-i insaniyeyi âciz bırakan kâinatın tılsım-ı muğlakını ve hilkat-i âlemin muamma-yı acibesini feth ve keşfetmek, elbette hakikat-bîn ve gayb-aşina ve hidayet-bahş ve haknüma olan Kur'an gibi bir mu'cizekârın hârikulâde işleridir. Sözler - 403
442 öğeden 291 ile 300 arasındakiler gösteriliyor.