ŞEKER PORTAKALI
Başta bu kitabı sağda-solda herkesin neden durum yapıp paylaştığını, aslında biraz abartıldığını düşünüyordum. Hatta herkesin bu kitabı okuduğunu gösteren bir resim paylaşınca, sanki kendilerini edebiyatın kralı veya kraliçeleri zannetmelerini görmek beni iyice soğutuyordu. Ne zaman ki bu kitabı alıp “insanlar neden bu havalara
Cesur Yeni Dünya
spoiler içerebilir
Bu kitap distopya mı yoksa ütopya mı?
Aldous Huxley'in yazdığı Cesur Yeni Dünya kitabından bahsediyorum. Bu soruyu sormamın nedeni ise kitap her ne kadar distopya olarak kabul edilse de içerisinde birçok ütopik değer barındırmasıdır. Sonsuz bir mutluluk düşünüldüğünde ütopya; kısıtlamalar,
Kitabımı okurken ağladım,ağladım çok ağladım, isyan ettim,lanet ettim en çokta çok utandım. İnsanlar adına, insanlık adına.. Normalde kitap okurken ana kahramanı içselleştirir benmiş gibi okurum. Hayallere dalarım. Fakat bu özelliğimi Murat Akyüz'an kitaplarına dahil etmem. Zira insanların aklına getirmeye cesaret edemediklerini yaşayan insanları okuyunca midesi bulanıyor,bilinci şaşıyor okuyucunun. Allah'ım bu ne korkunç bir son desemde aslında hikayenin orda başladığını, okuduklarımın buzdağının görünen kısmı olduğunu anlıyorum. Murat Akyüz'ün hangi kitabını okursam okuyayım etkisinden en az üç gün çıkamıyor,yeni kitaba başlayamıyorum. İşte onlardan birisi de İncir Kuşları. Ne desem,ne söylesem az gelir. Suada'nın, ailesinin, milletinin başından geçenleri hangi kelimelerle anlatabilirim ki? Savaşın,katliamın,acımasızlığın,şımarıklığın, gözü dönmüşlüğün var mıdır bir açıklaması. Okurken sinirlendim dayanamayıp kapattım, üzüldüm dayanamayıp kapattım, nefret ettim dayanamayıp kapattım. Peki ya onlar? Onlar nasıl dayandı? Bu kadar acıya? Peki diğer insanlar? Onlar ne şekilde gözlerini kapayıp bir daha hiç açmadılar? Neden sessiz kaldılar?
Herkese Merhaba️
Bugün size Nazi Almanyasının o cehennem döneminden bir kitapla geldim.Bu karanlık bataklığa Auschwitz kampına henüz 9 yaşındayken getirilen,kitapları çok seven ,her şeyin en çokta kitapların yasaklı olduğu cehennemde 8 kitaba kütüphanecilik yapan cesur Dita Kraus ‘un öyküsünü anlatacağım .
İnsanları Auschwitz kampında yakarken küllerinin gökyüzünde savrulup yarattığı grilikten bahsedip ,bir parça ekmeğe muhtaç bırakılıp düşürüldüğü en kepaze hallerden ve gaz odalarına giden genç ,yaşlı ,hamile ve ellerinde çocuklarıyla giren insanların ızdırabından bahsedeceğim.Yaşanmış bir hikaye olup tüyleri diken diken eden bir kitap.Hitler zulmünü yaşayan sadece Dita’nın değil toplama kamplarında yaşayan milyonların öyküsü aslında bu kitap.
Savaşlardan tek yara alan tarafın yani masum halkın ; ızdırabı,açlığı,hastalığı ve ölümünü iliklerinize kadar hissedip ben ne okudum diyebileceğiniz muazzam derecede başarılı bir eser.
Anlatım dili çok yalın ,sıkmayan ve çeviriside çok başarılı olan bir kitap. Benim gibi Hitler ve Nazi Almanyasına ilgili iseniz okurken çok keyif alırsınız,tarih seviyorum diyorsanız da yine aynı şekilde. Ama benim tavsiyem seven sevmeyen herkesin bu soykırımı bir de gerçek kahramanlardan okumalarıdır.
Mutlaka okuyun,okutun,okutturun…
Babam öldü.
Dün bir geyik avladım.
Ne diyebilirim.
Ya o ya ben, birimiz canından olacaktı.
Diyerek bir giriş yapıyor Loe aslında çokta isabetli bir giriş hayatta her şeyi elde etmiş başarılı bir hayata sahip Doppler uzaktan bakınca tamda böyleydi taki bir gün bisikletiyle ormanda kaza yapıp saatlerce çalılıkta baygın yatıp uyandığı süre zarfına
Anlatım tarzıyla benim için yeni bir kitap oldu “Günden Kalanlar”. Hiç sıkıldığımı hatırlamıyorum. Cümlelerin akıcı ve devamlı yapıda olması ve anlatının kısım kısım ilerlerken, bu kısımların bir yap-bozun parçaları gibi birbirini tamamlaması ve anlamlandırması oldukça keyifliydi. Yazarın bu tarzı üzerine henüz bir araştırma yapmış değilim.
Tehlikeli Oyunlar
Oğuz Atay
Belki de kitabın ana fikri kitabın 415. Sayfasındaki 37. İlkeydi “Biz kendimizi ve bunları düşünen aklımızı ciddiye alıyoruz. Çünkü bütün ilkelerimizi aklımıza dayandırıyoruz. Çünkü en büyük hazinemiz aklımızdır. Bunu unutmadıkça, mantığımızı da sağlam tuttukça, onun üzerine her şeyi kurabiliriz.”
“Bilgi, mutsuz bilinç