Diyanet Aile Dergisi aralık sayısında penceresini yaşadığımız an olan İbnü'l vakt’e açtık. Sema Bayar, “Zamanda Bir Nokta: An” yazısında zamanın idrakinde olanların yaşanılan anı en iyi şekilde değerlendirebileceklerini ifade etti; her dakikalarını Yüce Yaradan’ın rızasına uygun yaşayanların, kendilerini geçmişe hapsetmeden, ideal bir gelecek hayaliyle de şimdiyi hüsrana uğratmadan atiyi inşa edebileceklerine vurgu yaptı. Ahmet Edip Başaran, “Müslüman Saatine Ne oldu?” yazısıyla dosyamıza katkıda bulundu: “Zamanın içinde kaybolmak, bir ‘Allah fikri’nden yoksun olmakla ilgilidir. İman evet her zaman bir imkândır ama bunu bir eyleme dönüştürecek ruh, şuur sahibi olmaktan geçer. Hâl böyleyken zamanın içinde kaybolmamak için öncelikle bir zaman bilincine sahip olmak gerek. Bu bilinci besleyen, doyuran ana kaynak bizzat İslam’ın vakit bilincidir”. Mustafa Irmaklı, Enbiya suresi 1. ayet-i kerime ışığında çağımızda israfın zirvesi hâline gelen zamana karşı hoyratlığın en esaslı çarelerinden birinin, ölümü tefekkür ederek ahirette zaman nimetinden hesaba çekileceği hakikatinin unutulmaması olduğuna dikkat çekti. Hadislerle Aile köşemizde Dr. Hale Şahin, “Henüz Vaktimiz Varken” yazısıyla, geri dönülmez yola girmemişken yapacağımız en akıllıca şeyin, nefsimizi sık sık hesaba çekmek, kıyamet günü muhatabı olacağımız soruları zihnimizden hiç çıkarmamak olduğuna işaret etti.
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, herhangi bir hükmün tebliği konusunda hataya düşmekten korunmuştur. Bu hüküm ister vahy-i metlüv isterse vahy-i gayr-i metlüv ile indirilmiş olsun; ister müstakil hüküm koyucu, ister beyan edici veya isterse teyid edici olsun, hatadan korunmuşluk açısından farketmemektedir. Hatta şeriatın tamamı vahy-i gayr-i metlüv şeklinde yani sünnet olarak gönderilmiş olsaydı bile, o yine hataya düşmekten korunur, tebliği de bağlayıcı olurdu. Nitekim peygamber olarak gönderilmenin şartları arasında kendisine mutlaka bir kitap indirilme kaydı bulunmamaktadır. Öte yandan Allah Teâlâ'nın, peygamberine kitabında indirmediği bir hükmü tebliğ etmesini emretmesine mâni herhangi bir hal de söz konusu değildir. Zira "Allah yaptıklarından kimseye hesap verecek değildir" (Enbiya süresi (21), 23).
Ehl-i Kitab’ın davet edildiği ortak kelime, Kelime-i Tevhid’dir. Âdem’den (as) Muhammed’e (sav) kadar tüm resûller insanları Lailaheillallah’a davet etmişlerdir. (bk. 21/Enbiyâ, 25)
Ayet, tüm peygamberlerin dini olan İslam’ın hangi asıllar üzerine inşa edildiğini anlatan en kapsamlı ayettir:
1. Asıl: Yalnızca Allah’a (cc) ibadet etmek: Dua,
De ki: “Ey Ehl-i Kitap! Gelin sizinle bizim aramızda ortak bir kelimede buluşalım: Yalnızca Allah’a ibadet edelim, hiçbir şeyi O’na ortak koşmayalım, (Allah’ı bırakıp da) birbirimizi Allah’ın dışında rabler edinmeyelim.” Şayet yüz çevirirlerse deyin ki: “Şahit olun ki biz Müslimlerdeniz/şirki terk ederek tevhidle Allah’a yönelen kullardanız.”
Kuran: Seni alemlere yalnızca rahmet olarak gönderdik.
21-Enbiya Suresi 107
Hadis: “Ureyne ve Ukeyle kabilelerinden bir grup Medine’ye gelerek Müslüman oldular. Medine’nin havası onlara dokununca Peygamber onlara deve sidiği içmelerini öğütledi. Adamlar develeri dağıttılar ve çobanı da öldürdüler. Peygamber onları yakalattı, ellerini ve ayaklarını kesti, gözlerini oydu, çölde susuz ölüme terk etti. Biz onlara su vermek isteyince, Peygamber bizi engelledi.”
Buhari Tıp5/1, Hanbel 3/107,163
﴾1﴿ İnsanların hesaba çekilecekleri gün iyice yaklaştı; halbuki onlar gaflet içinde haktan yüz çevirmektedirler.
﴾2-3﴿ Ne zaman rablerinden kendilerine yeni bir ihtar gelse, onlar bunu, akılları başka yerde, kendileri oyun ve eğlence içinde iken dinlemişlerdir. O zalimler, “Bu da sizin gibi sadece bir insan değil midir? Şimdi siz göz göre göre büyüye mi kapılıyorsunuz?” diye gizlice fısıldaşmaktalar.
﴾4﴿ Peygamber dedi ki: “Benim rabbim yerde ve gökte konuşulan her sözü bilir. O, hakkıyla işitendir, bilendir.”
﴾5﴿ “Hayır” dediler, “Bunlar karma karışık düşlerdir; hayır, onu kendisi uydurmuştur. O olsa olsa şairdir. Böyle değilse bize, öncekilere gönderilenin benzeri bir mûcize getirsin.”
﴾6﴿ Bunlardan önce helâk ettiğimiz hiçbir yerin halkı iman etmemişti; şimdi (aynı yolu tutan) bunlar mı iman edecekler?
_Dinde zorlama yoktur. (Bakara 256) _Ama, kim İslamdan çıkıp başka bir dîn'e yönelirse sapkındır ve af yoktur. (İmran 90) _Çünkü, tek gerçek din islamdır. (İmran19) _İslam dışı tüm inançlar batıl ve sapkınlıktır.(Hadis) _İslam hakim gelene kadar kafirlerle savaşın.(Enfal39) _Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. (Saff 8)