İskender'in ölümüy-le (MÖ 323) başlar, Roma'nın Yunan coğrafyasına tam hâkimiyetiyle sonlanır (MÖ 31). Ancak aynı dönemin diğer felsefe ekolleri gibi Stoacılık da Roma döneminde var- lığını sürdürmüştür.
Stoa felsefesinin tarihsel dönemleri üçe ayrılır: (1) MÖ III. yüzyıldaki "Eski Stoa" olarak da adlandırılan kuruluş veya ilk dönemde kurucu Zenon ile onun ardından gelen Kleanthes ve Khrysippos öğretinin temelini atmıştır. (2) Öğ- reti "Orta Stoa" olarak da adlandırılan MÖ II. yüzyıldan sonraki dönemde Babylonlu Diogenes, Tarsuslu Antipater, Panaitios ve Posidonios'la birlikte adım adım Roma'ya yer- leşmiştir. (3) Öğretinin MS birinci ve ikinci yüzyıllardaki görünümü ise "İmparatorluk Stoası" olarak adlandırılır. Seneca, Musonius Rufus, Epiktetos ve Marcus Aurelius bu dönemin en önemli filozoflarıdır.
Stoa felsefesi genel itibariyle hem ahlak hem de beden ve ruh, yaşam ve ölüm anlayışı açısından Sokratesçi bir ekoldür. Ekolü başlatan Kitiumlu Zenon (MÖ 334-263) Kinik Krates'in öğrencisiydi,¹¹ Krates'in günün Yunan toplum ya- pısıyla çatışan kinik yaşam anlayışı ise kendisinden önceki kinik Antisthenes ve Diogenes üzerinden Sokrates'e ve onun ahlak anlayışına bağlanır. Stoa felsefesinin her döneminde karşımıza çıkan "erdeme göre yaşam" düsturu Kinizmde de bulunmaktadır, nitekim kinik Antisthenes günümüze ulaş- mayan Herakles adlı yapıtında bunu felsefenin amacı olarak gördüğünü belirtmiştir, Diogenes Laertios da bu konuya dikkat çekerek Kinizm ile Stoa felsefesi arasında yakın bir ilişki olduğunu dile getirir.
2023-12-08 18:56 | Page No.: 5
Değişmeyen tek şey değişimdir.
-------------------
2023-12-08 18:55 | Page No.: 5
Sözün özü, savaşamayacağımız tek şey zamandır.
-------------------
2023-12-08 18:58 | Page No.: 6
Çünkü zamandan başka her şeyle savaşabiliriz.
-------------------
2024-01-03 17:27 | Page No.: 17
Esas deneme, esas imtihan
Epiktetos kendi ahlak öğretisini inşa eder: Acımasız tutarlılığıyla büyüleyici bir öğreti.
...
Düşüncelerimiz, Eğer bizden bağımsız şeylere sıkıca sarılır ve bunlarla dertlenirsek, sürekli endişeyle yaşarız; tanrılara, dünyaya ve insanlara lanet ederiz;
aslında hiç de fiziksel varlığı olmayan bu sözde maddiyatın esiri oluruz. Ama bu can alıcı farkı anladığımızda, kontrol edemediğimiz şeylere karşı ağırbaşlı bir kayıtsızlık durumuna ulaşırız.
Bu durum da ne kötülük, ne haksızlık, hiç bir şey bizi incitemez; ne olursa olsun mutlu oluruz.
Çöküş, iflas, hastalık ya da ölüm bizi etkilemez; ne bir yakınımızın, karımızın ya da çocuğumuzun vefatı, ne de kendi hastalığımız ve yakında öleceğimizi bilmemiz bir üzüntü kaynağıdır. Zulme uğrayabilir ve ölüme mahkum edilebilirim , aç kalabilir, istismar edilebilir, iftiraya uğrayabilir ve alaya alınabilirim , yine de kedere ya da umutsuzluğa yenik düşmem; huzurumu hiçbir şey bozamaz. Çünkü tüm bu şeyler kırgınlığa ya da endişeye neden olan kendinde şeyler de lğildir, sadece onlar hakkında kapıldığım yanlış fikirlerim, inançlarımdır. Bu inançları reddettiğimde, başıma ne gelirse , özgür güvenli ve rahat olurum.
Epiktetos'tan yaklaşık yetmiş yıl sonra dünyaya gelecek ve manevi bakımdan kendisini onun öğrencisi sayacak olan Marcus Aurelius da Stoacılığın bu yeni biçimini, ahlaki ve dinsel Stoacılığı derinleştirerek devam ettirecektir. Ancak Marcus Aurelius'ta, Epiktetos'ta olmayan bir yumuşaklık, insani şeylere karşı daha büyük bir anlayış ve yakınlık vardır.
Epiktetos'un ahlaki sarsılmazlığı, acılara, felaketiere karşı direnci, çileciliği, duygusuzluk ölçüsüne varan kayıtsızlık ve etkilenmeyişiyle insanın ölçülerini aşan bir ahlak idealini temsil etmesine karşılık Marcus Aurelius insan zaaflarını anlayışı, hoşgörüsü ve bağışlayıcılığı ile daha insani, daha uygulanabilir bir pratik ahlak kılavuzluğunu üstlenmektedir.
Sayfa 228 - İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARIKitabı okudu
Stoa felsefesi Roma'daki en etkili felsefe okullarındandır. Kitionlu Zenon Stoa okulunun kurucusu sayılır. "Atina'ya geldiğinde kinik Krates'in ve Stilpon'un öğrencisi olan Zenon, MÖ yaklaşık 30 yılında Atina'daki Stoa Poikile'de (Resimli Revak) kendi okulunu kurmuş ve okulunun da Stoa okulu olarak tanınmasına, sayısız öğrenciyle dolmasına yol açmıştır." Tarihlendirme açısından üç ana döneme ayrılır. İlk dönemi Eski Stoa olarak bilinmektedir; başlıca temsilcileri arasında Zenon, Kleanthes ve Khrysippos yer alır. ikinci dönemi ise, Platon ve Aristoteles düşüncelerinin daha ağırlık kazandığı Orta Stoa'dır. Bu dönem katı ahlak kurallarının törpülendiği ve Stoa'nın Roma dünyasına aktarılmaya başlandığı dönem olarak da bilinir. En tanınmıș temsilcileri Poseidonios ve Panaitios'tur. Son dönem ise Roma Stoası veya Geç Dönem Stoası olarak anılır. Roma Stoası'nın en ünlü temsilcileri Romalı Genç Seneca, Epiktetos ve İmparator Marcus Aurelius'tur. MS 2. yüzyıl civarında etkisi azalan felsefe, ileriki dönemlerde Hristiyan teolojisiyle birlikte tekrar hayat bulmuştur.
Stoa felsefesi Roma'daki en etkili felsefe okullarındandır. Kitionlu Zenon Stoa okulunun kurucusu sayılır. "Atina'ya geldiğinde kinik Krates'in ve Stilpon'un öğrencisi olan Zenon, MÖ yaklaşık 30 yılında Atina'daki Stoa Poikile'de (Resimli Revak) kendi okulunu kurmuş ve okulunun da Stoa okulu olarak tanınmasına, sayısız öğrenciyle dolmasına yol açmıştır." Tarihlendirme açısından üç ana döneme ayrılır. İlk dönemi Eski Stoa olarak bilinmektedir; başlıca temsilcileri arasında Zenon, Kleanthes ve Khrysippos yer alır. ikinci dönemi ise, Platon ve Aristoteles düşüncelerinin daha ağırlık kazandığı Orta Stoa'dır. Bu dönem katı ahlak kurallarının törpülendiği ve Stoa'nın Roma dünyasına aktarılmaya başlandığı dönem olarak da bilinir. En tanınmıș temsilcileri Poseidonios ve Panaitios'tur. Son dönem ise Roma Stoası veya Geç Dönem Stoası olarak anılır. Roma Stoası'nın en ünlü temsilcileri Romalı Genç Seneca, Epiktetos ve İmparator Marcus Aurelius'tur. MS 2. yüzyıl civarında etkisi azalan felsefe, ileriki dönemlerde Hristiyan teolojisiyle birlikte tekrar hayat bulmuştur.
Tarihlendirme açısından 3 Ana döneme ayrılır.
Ilk dönemi eski stoa olarak bilinmektedir, başlıca temsilcileri arasında, Zenon, Kleanthes ve Khrysippos yer alır. 2 dönemi ise, Platon ve Aristoteles düşüncelerinin daha ağırlık kazandığı Orta Stoa'dır. Bu dönem katı ahlak kurallarının törpülendiği ve Stoa'nın Roma dünyasına aktarılmaya başlandığı dönem olarak da bilinir. En tanınmış temsilcileri, Poseidonios ve Panaitios'tur. Son dönem ise Roma Stoası veya Geç dönem Stoası olarak anılır. Roma Stoası'nın en ünlü temsilcileri Romalı Genç Seneca, Epiktetos ve İmparator Marcus Aurelius'tur. M.S 2yüzyıl civarında etkisi azalan felsefe, ileriki dönemlerde Hristiyan teolojisi ile birlikte tekrar Hayat bulmuştur.
Gösteriş ve şatafat stoa felsefesinde en önemli ahlak kusurlarından sayılır.
Musonius'a göre gösteriş bedeni ve ruhu bozar.
Şatafat ise daha çok seneca'nın eserlerinde sıklıkla sahte iyi yaşam arzusuyla doğaya aykırı olarak gelişen bir ahlak kusurudur..
"İlerleme kaydetmek istiyorsan, dışsal unsurlara karşı hissiz ve algısı kapalı biriymiş gibi düşünülmene izin ver Hiçbir şey bilmiyormuş gibi düşünülmeyi iste. Birileri senin önemli bir insan olduğunu düşünse de sen kendine o kadar güvenme. Çünkü şurası kesin ki insanın aynı anda hem ahlak duyuşunu doğayla uyumlu tutması hem de dışsal unsurlara bağlılığını sürdürmesi imkânsızdır, aksine insan kendi sini bunlardan birine adadığında, kaçınılmaz olarak diğerini reddetmek zorundadır."
Sayfa 6 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Tarihlendirme açısından üç ana döneme ayrılır.
İlk dönemi Eski Stoa olarak bilinmektedir; başlıca temsilci leri arasında Zenon, Kleanthes ve Khrysippos yer alır
İkinci dönemi ise, Platon ve Aristoteles düşüncelerinin daha ağırlık kazandığı Orta Stoa'dır. Bu dönem katı ahlak kurallarının törpülendiği ve Stoa'nın Roma dünyasına aktarılmaya başlandığı dönem olarak da bilinir. En tanınmış temsilcileri Poseidonios ve Panaitios'tur.
Son dönem ise Roma Stoası veya Geç Dönem Stoası olarak anılır. Roma Stoası'nın en ünlü temsilcileri Romalı Genç Seneca, Epiktetos ve İmparatar Marcus Aurelius'tur
_İnsanlar sizi, sadece aynı yerden canları yandıklarında anlarlar.
_Dalgaların art arda gelip çarptıkları kaya gibi ol. Sağlam, kıpırtısız ve çevresinde kaynayan suların dinginleşmesini seyreden.
_Sanki ölmüşsün ve bir süre daha fazladan zaman bağışlanmış gibi doğaya uygun yaşa.
_En büyük erdem tarafsızlıktır. Duygular ise, yanlış fikirlerden
_Tüm zamanların bilgeleri hep aynı şeyi söylemişlerdir ve tüm zamanların budalaları da tam tersini yapmışlardır. Ve bu durum bundan sonra da sürecektir. Bu yüzden Voltaire diyor ki: "Bu dünyayı, tıpkı dünyaya geldiğimizde onu bulduğumuz gibi, aptal ve kötü bir biçimde terk edeceğiz."
_Felsefede, politikada, edebiyatta ya da sanatlarda,