Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eğer bir adam örfe aykırı bir iş işlerse, bir gece elini ve ayağını bir direğe bağlayıp giderler. Sabahleyin o adamı ya helak olmuş yahut tulum gibi şişmiş olarak bulunup ettiği cümle günahlarını itiraf ederdi. Suçlulara böyle işkence edilirdi. Menemen'in bu derece ünlü sivrisineği vardır. Rivayet edilir ki sineklerin padişahı değirmenler yakınlarındaki bir kuyuda yaşarmış. Güneş batarken bir sivrisinek sürüsü bir duman bulutu halinde o kuyudan çıkar çehre yayılırlarmış. Çok defalar ahali bu kuyuya nef yağı, katran, çıra, çer-çöp gibi şeyler doldurup yakarlarmış. Alevler Nemrut'un ateşi gibi göklere kadar ulaşmış ama halk yine de kurtulamamış. Halen daha anlatılır ki Sultan Ahmed zamanında bir yüreği yaralı derviş yaşarmış. Bir Ramazan gecesi bu şehrimize ayak basmış; hangi haneye misafir olmak istediyse kabul olunmamış. Sabah olup namaz kılınca bu derviş camideki cemaate: "Ey Melemen'in tul-i emele düşmüş hasis ve deni halkı Bu zayıf kulu bir gece konukluğa almayıp : 'İkramu'l-za'if ve lev kane kafiren' hadisiyle amel etmedinz ise bu hakirin size şu yadigarı olsun: Geceleriniz mutlu geçmesin. Her gece evsiz kalasınız" diye elinde tutuğu balmumundan yapılmış sivrisinek suretini ve kağıdı bu kuyuya bırakmış. O gece şehirdeki cümle halk sivrisinek derdinden namusu arı erk edip bağlara firar etmişler. O zamandan beri de şehrimize sivrisinek musallat oldu diye anlattılar.
Toplumsal erk, aslında, derdine çare bulamayan halkın güçsüzlü­ğünün sonucudur. Ya önderler siyasal erke zorla el koyarlar, ya da halk önderlerini zorla işbaşına getirir. Caligula, Hitler, Cugaşvili (Stalin) halkı açıkça horgörerek koltuğa oturmuş, çünkü insanların ne olduk­larını, ne yaptıklarını çok iyi anlamışlardır. Bu tür bir güç halkın kı­pırtısızlığı, suç ortaklığı, giderek hayranlığıyla her zaman elde edi­lebilir.
Pdf
Reklam
"İktidarın her yaptığını onaylayanlara, köşe başlarını tutmuş erk sahiplerinin peşinde dolaşıp durmaksızın ' Ağamsın, paşamsın' diyenlere aydın denilemezdi."
Sayfa 302 - Destek YayineviKitabı okudu
92 syf.
5/10 puan verdi
Trans hümanizme giden yol
Mümin ile Tanrı arasındaki ilişki,erkle yüklü olarak değil,aksine Tanrı'nın tüm erkini insana devrettiği daha yumuşak bir ilişki olarak tasavvur ediliyor.S.11 Erk: Güç,Kudret,İş Yapabilme ve Yaptırabilme Gücü) Bu cümleden anlıyoruz ki; Tanrı'nın gücü ve kudretinin, insana devredilmesi gerektiği,insanın tanrı mertebesine çıkararak Tanrı'yı işlevsiz hale getirme çabası olduğu muhakkaktır. Ortaçağ dönemindeki olayları temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp öne koyma çabasından öte görmüyorum.Neden mi ? Skolastik düşünce döneminde Katolik Kilise iktidar gücünü Tanrıya dayandırmaktaydı.Bu gücü kırmak için Martin Luther Reformu başlattı ve aydınlanma ile birlikte Kilise otoritesini kaybetti ve Tanrı tahtından indirilerek yerine Pozitivizm ve Hümanizm koyuldu.Dikkat çekmek istiyorum. Hümanizm, insanların ifade özgürlüğü,eşitliği gibi süslü sözlerle hayatımıza sokuldu."Gerçek şu ki Hümanizm İnsanın Tanrı mertebesine çıkarma çabası sonucunda ortaya çıkmış bir durumdur."Günümüzde buna "TRANS HÜMANİZM" denilmektedir. Richard Rorty ,Gianni Vattimo,Santiago Zabala Rönesans ve Reform Hareketlerini Başka Bir Form Altında Günümüze Uygun Şekilde Bize Sunma Çabasından Öte Görmüyorum.
Dinin Geleceği
Dinin GeleceğiGianni Vattimo · Ayrıntı Yayınevi · 200915 okunma
" Konu, 'tabiat, çevre, hayvanlar ve kadınlar' olunca, bunları nedense sadece 'gençlerin, kadın ve eşcinseller'in ilgileneceği 'hafif işler' kategorisinde gören çoğunluk ve 'görünmez erk', kendi çok 'ağır işler'iyle meşgul olduğundan, 'Yunusa Özgürlük' törenine ne basından, ne siyasetten, ne de iş ve sanat dünyasından tanınmış adlar katılmıştı."
Aylık Türkçü Dergi: Ötüken 15 Ocak 1964'te Ötüken dergisinin ilk sayısı çıktı. Ötüken başlığı altında "Her Ayın On beşinde Çıkar, Fikir ve Ülkü Dergisi" ibaresi bulunuyordu. Derginin sahibi Atsız, sorumlu yazı işleri müdürü Mustafa Kayabek'ti. Ötüken doğrudan doğruya Atsız'ın sahipliğinde çıkan son dergiydi. Ölüm tarihi
Reklam
Alparslan Türkeş Yurda Dönüyor: 13 Kasım tasfiyesiyle yurt dışına sürgün edilen Türkeş ve arkadaşlarına dönüş izni çıkmıştı. Türkeş Avrupa'da arkadaşlarıyla, nasıl hareket edeceklerine dair bazı görüşmeler yaptıktan sonra Üsküp ve Selanik üzerinden Türkiye'ye döndü. Numan Esin'le birlikte Kapıkule'den giriş yaptı. Tarih 22
13 Kasım tasfiyesiyle yurt dışına sürgün edilen Türkeş ve arkadaşlarına dönüş izni çıkmıştı. Türkeş Avrupa'da arkadaşlarıyla, nasıl hareket edeceklerine dair bazı görüşmeler yaptıktan sonra Üsküp ve Selanik üzerinden Türkiye'ye döndü. Numan Esin'le birlikte Kapıkule'den giriş yaptı. Tarih 22 Şubat 1963. Edirne ve aynı gün
Atsız'a Milletvekilliği Teklif Ediliyor: Halkın belki de yarısının gönül verdiği Menderes ve arkadaşları idam edilmişti ama memlekette yaprak kımıldamamıştı. Türkiye seçim sath-ı mâiline girmişti. O günlerde Atsız'a da milletvekilliği teklif edildi. Erk Yurtsever anlatıyor: "2 Eylül 1961, Cumartesi günü saat 11 suları... Telefondaki
Atsız'a Milletvekilliği Teklifi
2 Eylül 1961, Cumartesi günü saat 11 suları... Telefondaki ses Atsız'ın sesi:" "-Merhaba Şâir..." "-Hocam merhaba..." "-Erk, yarın öğleden sonra Maltepe'ye gelebilir misin?"... "Ertesi gün... 3 Eylül 1961, Pazar... Öğleden sonra saat 14 suları... Bostancı İstasyonu'ndan, Haydarpaşa'dan gelen trene biniyor, trende Altan'la (Deliorman-ABE) buluşuyoruz. Yarım saat sonra Maltepe'nin Feyzullah Caddesi'ndeki 9 numaralı evin kapısındayız. Altan Deliorman ile, cümle kapısının açıldığı sofanın sağ tarafındaki, her zaman oturduğumuz odadan içeri girdik. Mu'tad hoş-beşten sonra Hoca, bize dâvete vesile olan konuyu açtı:" "-Çocuklar! Adalet Partisi, Kasım ayında yapılacak seçimlerde, beni Kütahya'dan milletvekili adayı göstermek istiyor. Ne dersiniz?" Altan Deliorman teklifin lehinde konuşur. Yurtsever'in cevabı ise tek cümleliktir: "-Hocam, sizin o yiğit oğlu yiğitlerin içinde ne işiniz var?" "En gevrek kahkahalarından birini attı. Başka konulara geçtik... Atsız, Adalet Partisi'nin kendisine yaptığı milletvekili adaylık teklifini kabûl etmedi." (Yurtsever 2000: 93-94).
Reklam
1960-1975 YILLARI ARASI 1960'ta ilk ihtilal. Türkçülerde yine ümit ve hareketlenme var. İhtilalin içinde yer alan Alparslan Türkeş ve arkadaşlarının tasfiyesine rağmen ümitler kırılmamış. Türk milliyetçileri siyasete giriyor. Atsız ve Türkçüler, Türkeş'in arkasında. 1970'ler, soğuk savaşın en şiddetli rüzgârlarının estiği yıllar.
27 Mayıs hareketi içinde Türkeş'in bulunmasını Atsız nasıl karşılamıştı? Sorunun cevabı Atsız'ın öğrencisi Erk Yurtsever'in telefon konuşmasında bulunuyor: İhtilal yapılmış, Türkeş, Türkiye Radyoları'ndan ihtilal bildirisini okumuştur. Sokağa çıkma yasağı vardır. Yurtsever anlatıyor: "Hava karardıktan sonra telefonlu komşuma kadar, kimseye görünmeden gidiyorum. Aslında dışarıda kimse yok ki beni görsün. Telefon kadranındaki rakkamları çeviriyorum, öbür uçtan Atsız'ın sesini duyar duymaz:" "-Hocam ben Erk. Sizi tebrik için arıyorum." "-Sağol. Nasılsın?" "-İyiyim. Bak Hocam ne yazdım." "Henüz mürekkebi kurumamış manzûmeyi okuyorum ve cevabını beklemeden soruyorum:" "-Hocam, şimdi ne yapacağız. Türkeş Beğ için ne düşünüyorsunuz?" "El-cevâb:" "-Artık bayraktar o." (Yurtsever 2000: 95).
Atsız'ın Dostları ve Ziyaretçileri: Türk milliyetçiliğinin "uyutulma dönemi"nde Atsız'ın da faaliyetleri sınırlıdır. Günleri, yollarda ve Süleymaniye Kütüphanesi'nde geçmektedir. Tanıdıkların, kendisini merak eden Türkçülerin ziyaretlerinin de ardı arkası kesilmemektedir. Ya bilhassa öğle tatillerinde kütüphanede, ya da
Atsız ve Arkadaşları Eylemde: Fatih'in Türbesini Temizliyorlar: Atsız yine Süleymaniye Kütüphanesi'ndeydi. Oradaki tasnif işine devam ediyordu. 1952 yazının bir tatil gününde öğrencileri Altan Deliorman ve Erk Yurtsever ile Divanyolu'ndaki bir kıraathanede buluşmuştu. Sonra birlikte Fatih'in türbesine gittiler. "Türbeye
Reaksiyon (İzinsiz Müdahale) - On Beşinci Bölüm
Kişisellik, herkesin söylemeye pek bayıldığı üzere, tamamen politiktir. Eğer beyinsiz bir politikacı, bir erk sahibi size ya da sevdiklerinize zarar veren bir politika izlemeye çalışırsa, BUNU KİŞİSELLEŞTİRİN. Öfkelenin. Adalet çarkı hiçbir işinize yaramayacak - hem yavaş ve soğuk hen de onların tarafında. Yalnızca küçük insanlar adaletin ellerinde acı çeker; erk sahipleri tek bir harakekle her şeyden sıyrılmayı bilir. Eğer adalet istiyorsanız, bunun için savaşmalısınız. KİŞİSELLEŞTİRİN.
Sayfa 182Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.