Acaba ben ne yaptım, ne okudum? Tüm delilleri okuyucuya veren, verdikleri deliller ile beraber cinayetleri okuyucunun da çözmesini isteyen gerçek bir polisiye mi okudum, bir Orta Çağ gerilim romanı mı okudum, dinler arası, mezhepler arası, tarikatların ve rahiplerin başrolde olduğu bir roman mı okudum, gerçek kişi ve toplulukların hâkim olduğu
"Teolojik Çözümleme"
Suç ve Ceza’nın -gerek muhtevası gerekse illeti bakımından- psikolojik çözümlemelerden vücuda geldiği düşünülür. Bizce bu, sadece bir yakıştırmadır ve acele verilmiş bir hükümdür. Üstelik sığ bir kanaatten husule gelmiş basit bir düşüncedir de. Zira eser -felsefi bir problemi kaynak alması hasebiyle (bizce)-
This is a man's world
(Bu bir erkeğin dünyası)
This is a man's world
(Bu bir erkeğin dünyası)
But it would be nothing
(Ama hiçbir şey olmazdı)
Nothing
(Hiçbir şey olmazdı)
Biliyorum ki akıl ve ruh bakımından kim daha güçlü ve dayanıklıysa, insanlar üzerinde erk sahibi olan odur! Daha fazla cesaret gösteren hep haklıdır. Başkalarını daha az umursayanlar yasa koyuculardır. En cesur olanlar ise herkesten daha haklıdır!
vurdular, kötü vurdular
ne savaş kuralları
ne insanlık onuru
kara tarihlerinin
iğrenç bir zaferini daha
gövdemize kazdılar
gayrı bu kazıyla büyüyecek
gövdelerimiz
biliyerek bilincimizin öfkeli keskinliğini
Sayfa 218 - Mayıs Yayınları - 7. Basım - Mart 2018Kitabı okudu
Asırlardan beri süre gelen “devlet” hakkında yazılan bütün eserlerin yazımlarının aslında birer cevap olduğunun gerçeği su götürmezdir. Aristoteles’ten günümüze kadar yazılan bütün bu eserler aslında “Devlet” isimli bu esere cevaptır.
Platon MÖ 428 - 348 tarihleri arasında yaşamış ileri görüşlü Yunan düşünce adamı, ekstremisttir. Platon
Sene 1902. Jack London Londra’nın doğu yakasının sefalet içinde yaşayan insanlarını gözlemlemek ve dünyanın geri kalanına aktarmak için yola çıkar.
Her dört kişiden birinin devletin hayır kurumlarında aç biilaç öldüğü, her 1000 kişiden 939’unun sefalet içinde hayata veda ettiği, 8 milyon kişinin açlık sınırında çırpındığı o “büyük imparatorlukta”
Dünya kurulalı beri kadınların benliğinde despot bir tiran gibi varlığını idame ettirmiş, trajik ve adaletsiz bir yazgının belkemiği olmuş bir dizi toplumsal eşitsizliğin temelindeki “masalsı” ve bir o kadar çarpıcı alt metinlere dikkat çekiyor usta yazar Melek Özlem Sezer.
‘Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır.’ sözündeki gibi bizi
"Bir zamanlar düşünürdü göğsümde yüreğim..."
(Homeros- İlyada, XIX -330)
Düşünmenin göğüsten bilindiği bir zamandan...
Homeros'un İlyada'sı Akhilleus'un öfkesi "Söyle tanrıça, Peleusoğlu Akhilleus'un öfkesini söyle" ile başlayan ve Hector'un ölüm töreni ile son bulan epik geleneğin kuşkusuz en ünlü eseridir. Troya
Bakire Kadınlar Istiyorsunuz, çünkü cinsel performansınızdaki başarısızlığın kıyaslanmasını istemiyorsunuz..
Edilgen ve tecrübesiz kadınlardan eş istiyorsunuz,
çünkü hizmetinizi yaparken sözünüz geçsin istiyorsunuz..
Her kadının bedenine hakkınız varmış gibi bakıyorsunuz,
sahip olduğunuz kadınlara da başka erkekler aynı şekilde bakacak diye,