Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir parmağı dantel tangamın altına kaydı, popomun arkasından bacaklarımın arasındaki nemli ete ilerledi. Parmak eklemiyle kadınlığımı okşadığında titredim ve ürperti beni derinden sarsarken nefes nefeseydim.
Tarih bize birçok kez göstermiştir ki geçmişte devlet kurup kendi inanç ve bayrakları altında özgürce yaşayan halkların esaret altına alınıp bağımsızlık taleplerinden vazgeçirilmeleri hiç de kolay değildir.
Reklam
İnsanın tutkularına hâkim olmak ve onlar üzerinde hâkimiyet kurmaktaki acizliğine esaret diyorum. Duygularının boyunduruğundaki insanın ipleri kendisinin değil kaderin elindedir, hatta kaderin onun üzerinde öyle bir gücü vardır ki insan neyin daha iyi olduğunu görse bile ekseriyetle daha kötüyü yapmak zorunda kalır.
Sayfa 109
“Ey gaflet uykusundakiler! Ey sefalete alışmışlar! Ey esarete bağlanmaya tapanlar! Ey alçalmayı seven korkaklar! Ey her alçaklığı işleyenler! Gözlerinizi mahşerin sabahında mı açacaksınız? Boynunuzdaki esaret zincirini cehennemin sahibine teslim etmek için mi saklarsınız? Bir dakika sonra bekasına emin olamadığınız hayatınız için mi ilelebet âlemin nefret dillerinde namınızı bırakacak kadar korkaksınız? Çektiğiniz hakaret yüküne kıyamet terazisinde ağırlığınızı göstermek için mi tahammül edersiniz?”
Aşk nefisleri kahreden, kalpleri esir eden bir zorbadır. Başı esaret, ortası hastalık, sonu helaktır!
Sayfa 150 - Kapı yayınları 2023
Avrupa Devletlerinin Osmanlı imparatorluğu topraklarını paylaşmak için yüzyıllardır yürüttükleri Doğu Sorunu’nun (Şark Meselesi, Question d’Orient) çözüme ulaşmasını Atatürk anı defterine şöyle kaydetmişti: “Doğu sorunu halledilmiştir. Doğudaki azınlıkları korumak gibi ahmakça bir vesile ile Doğudaki çoğunlukları esaret altına almaktan ibaret olan ‘Doğu Sorunu.’ Cihan uygarlığına sorarım, bu mu uygarlık? Vahşiyane hareketlerde bulunanların, uygarlık, kişilik adına söz söylemeye yetkileri olabilir mi? Azınlıkları servet ve zenginlik içindeydi; kardeş gibi geçiniyorlardı. Bunları cani yapan kimdir? Tarih, ingiltere hükümetinin böyle gülünç bir girişime umut bağlamasını hayretle yazacaktır. Maskara bir kavmi Türkiye’yi istila ettirerek cihangir yapmak! Siyasi ve askeri bir aymazlık örneği!
Reklam
Zor zamanlarda nelerden güç alırsınız?
Sorumluluklarınız vardır.Kardeşinize karşı nasıl sorumluysanız dostunuza karşı da sorumlusunuz,o da size karşı öyledir.Zor gününüzde birbirinizin elini bırakmayacaksınız.İnsan ancak dostlarıyla ayakta kalır ama hakiki ve ebedî dostlarıyla.Hayatın anlamı da budur.Dostunuz yoksa bedbahtsınız demektir.İnsanın insana sahip çıkması, yardım etmesi kadar değerli şey azdır.Bunun mümkün olmadığı yerlerde,insanlar bir bakıma esaret altındadır.
Sayfa 115 - Kronik KitapKitabı okudu
Dünya sevgisidir, en büyük put! İnsan onu kalbine koyar; kalp artık onun değildir, dünya sevgisi onu esir alır!... Bedeni köle olanlar, bir gün azad edilebilirler senin gibi, çünkü zincir onların sadece ellerinde ve ayaklarındadır. Ama gönlünü, kalbini ve ruhunu dünya sevgisine esir edenler zincirlerin en büyüğüne esir olmuşlardır, onlardan kurtulmadıkça hür olamazlar. İşte gerçek esaret de budur evlat.
Disiplinsiz ne bir millet, ne bir ordu, ne bir aile, hatta ne de bir ticarethane idare edilir. .... Kaidesizlik içtimaî hayatta anarşiye sürükler, ferdi, içgüdülerinin esiri yapar ve otomatizmin eşiğine kadar götürür. Disiplin, cemiyetin şuurudur. Gençlerin mektep duvarları arasında bir esaret hayatı geçirir gibi bunalmada oluşları, mektebin havasına serpilen sevginin azlığından olduğu kadar, gencin hareketlerine huzur ve emniyet verici kaidelerin yokluğundandır.
Sayfa 104 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Var olan yoklukların ömrünü sürüyorum! Aşklar bomboş kuruntu,hürriyetler esaret! Yalnız “Rakip” ismiyle Allah’ı görüyorum! Bir yokluk ki,bu dünya,var olandan işaret…
Reklam
İSTANBUL...
Ah İstanbul! Sırtından binlerce adım geçer de çıkmaz sesin. Sessiz hıçkırıkların bir dalganın süzülüşünde yankılanır ve kabaran yüreğinle birlikte damla damla gözyaşın sahile vurur. İki yakan bir araya gelmese de bir yar seversin, kalbini bir kuleye hapsetmiş, nazlı etekleri Üsküdar'a uzanan... Zırhını kuşanmış yedi asker başında bekler, kavuşmak hep başka bahara kalır. Karşı gelsen zindanlara hapsederler yüreğini, esaret değil korktuğun bilirim. Yârin mavi gözlerine hasret kalma düşüncesi öldürür seni. Dokunamasam da uzaktan seyrederim gözlerini, dersin. Sonra ağlarsın sessizce, gözyaşın sevdiğinin gözyaşına sarılır, sonra damla damla sahile vurur. Özlersin, bilirim. Bu yüzdendir rüzgârında hep bir hasret kokusu taşıyışın...
Sayfa 9
Aşka esaret son bulsun. Adı aşk olanı azad ediyorum. Elveda aşk.
Sayfa 200
O nasıl maceraydı, o nasıl "düş"tü Çevresine ihtilâl kuzgunları üşüştü Ay görünce düzenli ışıyan gözlerini Hıçkırıklı bir mendil gökten kıyıya düştü Öyle maktul bir esaret boşaldı ki doğudan Köleler ata bindi; sultanlar yaya düştü Nuyageva bir gümüştü, tılsımlı bir gülüştü
Sayfa 16 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Bir parmağı dantel tangamın altına kaydı, popomun arkasından bacaklarımın arasındaki nemli ete ilerledi. Parmak eklemiyle kadınlığımı okşadığında titredim ve ürperti beni derinden sarsarken nefes nefeseydim.
"Ateşli küçük ağzın aletimin başını çekiyor, dilin etrafımda dolaşıyor, sıkı yumrukların beni sıvazlıyordu. Senin için çok şiddetli geldim. Ve onu tattın, Gia, bebeğim. Her damlasını.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.