Özlemin korları var gece karanlığı bakışlarında Hiç bulamadıkları vatana duyulan özlemin korları. Öylece kapılmış gidiyorlar, derin esrarı yalnızca Sonsuz hüzünlerde yatan bir karayazgının akışına. Bulutlar öncülük ediyorlar yollarına, Kimi zaman peşlerine bir kuş sürüsü takılıyor, Akşam vakti izleri kaybolana kadar Ve bazen de rüzgâr, bir veda çanını getiriyor. Yıldızların yalnızlığıyla örülüdür döşekleri, Bu yüzden şarkıları daha bir özlemle dalgalanmakta Hıçkırıklar, kaç kuşaktan miras lanetlerin ve acıların Öyle ki, hiçbir yıldızın umudu yüreklerini eseri, aydınlatamamakta.
"Ben, hayatın bir elem ve mâtem yolcusuyum. Bu güne kadar önüme açılan kara dikenli yollardan, ayaklarımın altına kazılan keskin taşlı uçurumlardan başka birşey görmedim. Gönül güneşlerinden bir küçük alev, Arz'ın baharlarından bir tâze çiçek toplayamadım. Karanlıklar benim kâinatımındır ki, ben burada bir gece kuşu gibi yaşadım; onun esrarlı yıldızlarından ilhâm alan melekler gibi vahy aldım. Bunun için, benim, perdeleri yarı inik olan yazı odam aydınlık değildir, sâkindir, gürültüsüzdür, saltanatsızdır, İhtişamsızdır; fakat eğriliği, karışıklığı sevmediğim için düzgündür. Muztarib beşeriyyete ağlayan şâirlerin gözyaşları ile yazılmış kitaplarım bir yeni devrin yeni aşk ve ru)yâlarım getiren şiir perilerim, dünyânın hırs ve gurûruna karşı keskin bir kılıç gibi kullanmak İstediğim kalemim, kalb ve rûhumun kanlı parçaları gibi yırtık kâğıtlar üzerine döktüğüm beyitlerim, işte benim her şeyim” (Mehmet Emin YURDAKUL'UN Muharrirlerimiz, Ediplerimiz Nasıl YYazı Yazarlar anketibe cevâbı)
Reklam
-kitaptaki en sevdiğim alıntı-
“…o günlerde hayatın otuz yıldır kopamadıkları bir pijama partisi gibi geldiğini hissediyor ve çoktan bırakmış olmaları gereken bir şeyi bu kadar uzun süre sürdürebildikleri için heyecan duyuyordu: Birlikte partilere giderdin, biri olmadık bir laf ettiğinde masanın üstünden göz göze gelirdin, ifadesiz bakar ama kaşlarından birini çok hafif havaya kaldırırdı da ağzındaki lokmayı püskürtmemek için kafana aceleyle bir bardak su dikerdin; evinize -birbirinize hiç anlatmadığınız sebeplerden ötürü ayıp derecesinde çok sevdiğiniz, akıl almaz güzellikteki evinize- döndüğünüzde bütün gecenin dedikodusunu yapar da yanlarınız ağrıyıncaya kadar gülerdiniz. Ya da sorunlarını her gece senden akıllı ve düşünceli biriyle konuşur, çizgi romanlardaki kötü karakterler gibi saçmalık derecesinde para sahibi olmanın bunca yıla rağmen kurtulamadığınız şaşkınlığı ve huzursuzluğundan söz eder, arabayla onun ailesinin evine gider, arabanın radyosuna berbat bir şarkı listesi bağlar, bağıra bağıra eşlik ederken çocukluğunda yapmadığın yaramazlık ve şımarıklığı büyüklüğünde yapmış olurdun. Yaşın ilerledikçe birkaç birlikte olmayı gerçekten isteyeceğin insanların azlığı dikkatini çekerken, bu kadar esrarlı ve akıl karıştırıcı olmasına rağmen bir kişiyle yıllarını geçirmek istemene hayret ederdin.”
Sayfa 599Kitabı okudu
Ah, beyaz ve güzel memleketim! Bu meydanda birçok imparatorlar ve imparatoriçeler en mutantan alaylar, yarışlar, resmigeçitlerle geçtiler. Fakat bu beyaz ve ezeli meydanı bütün bir milletin gözyaşıyla hiçbir mutantan alay, hiçbir Bizans ve Osmanlı ihtişamı takdis etmedi. Yeni Türkiye'yi doğuran esrarlı ve ilahi ruh mu bu merasimi bu millete öğretti? Yoksa İzmir'in zümrüt yamaçları, altın meyveleri, bal akan bağları üzerinden geçen kan ve ıstırap kasırgası mı burada tekerrür ediyor?
Toplanan bavullar, vedalaşılan arkadaşlar, geride kalan şehirler, tren kompartımanları, otobüs koltukları,koridor boşlukları, pencere kenarları, camdaki buğuya yazılan isimler, süzülen yağmur damlaları, gece karanlığında parlayan uzun yol ışıkları, gidişler,gidişler, gidişler. Koparak, sancıyarak, her defasında bir parçayı daha geride bırakarak gidişler ve her varılan yeri yuva bellemek için ısrarlı direnişler.
Önünden otlayarak geçen sürüye iyice bak: bilmez dünü­ nü bugününü, oraya buraya sıçrar durur, habire otlar, din­lenir sonra, geviş getirir, sonra yine hoplayıp zıplamaya baş­lar, uzun süremez bağlılığı neşesine de neşesizliğine de, yani yalnızca birkaç saniye; bu yüzden efkarlı ya da bıkkın da değildir bir an bile.
Reklam
1.000 öğeden 431 ile 440 arasındakiler gösteriliyor.