Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anne Sütü Mucizesi
Neslin sıhhatle devamı, aile müessesine bağlıdır ve evlatlar hiç şüphesiz, ailenin sürur kaynağıdır. Evlatlar, daha dünyaya gelişinde, her misafirden tatlı karşılanır. Hem nasıl karşılanmasın; sevmenin ateşe perde, ikram etmenin sırat köprüsünü geçmeye vesile, birlikte yemenin, kurtuluş beraatı bahşettiği evlat, anne babası için dünya nimetlerinin
ÜNAL YALTIRIK Diyarbakır'da İlkokul 8 yaşında herhalde Diyarbakır'a geliyorsunuz, 1940-41 arası... Kabaca 8-12 yaş arasında Diyarbakır'dasınız diyebilir miyiz? Evet. İlkokula orada başladığım için o hesaba geliyor. 8 yaşında ilkokula Diyarbakır'da başladım. Diyarbakır'daki evinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir evdi?
Reklam
İnsana özgü zayıflık ve kusurların bahsi her geçtiğinde işin içine genellikle genlerin de karıştırıldığı dikkatinizden kaçmamış olsa gerek. Havasından geçil­ meyen bilim adamları çeşitli zamanlarda ortaya çıkıp, obezite, şizofreni, homo­ seksüellik, suç işleme eğilimi, şiddete yatkınlık, alkolizm, hat t a hırsızlık ve ev­ sizlik gibi problemlerden sorumlu olan genleri bulduklarını açıklamışlardır. Bi­yobelirlenimciliğe olan bu inancın belki de doruk (ya da dip) noktası, 1980'de Sc ience dergisinde yayınlanan ve kadınların genetik sebeplerden ötürü matematikte başarısız olduklarını ileri süren bir araştırma oldu. Oysa artık biliyoruz ki, size dair hiçbir şey böyle kolay kolay kestirilip atılabilecek kadar basit değildir.
Toplum kavramı az da olsa kavrayabilmeye başladığımı hissediyordum bu birbiriyle diğeri arasında spesifik bir anda gerçekleşen bir mücadeleydi ve tek yapman gereken o anda kazanmaktı hiç kimse bir başkasına tamamen fethedemez ve bir köle bile Bir kölenin hakir karşılık verişinin altından kalkar bu yüzden yapabileceğimiz tek şey o anda ve Oradan tek bir zar atışıyla her şeyi üstüne bahse girmek Ya Hep Ya Hiç bahsi. hayata sürdürebilmek için başka bir yol yok insanlar onur ve sadakate övgüler yağdırır Ancak insan çabasını yegane Odak noktası bireydir bireyin ötesinde de bir başka bir ev vardır toplumun esrarengiz diye Okyanus olan toplum değil bireydir bir şekilde o serap'tan dünyanın o uçsuz bucaksız okyanusundan duyduğum korkudan birine bile kurtulmuştum artık tüm meselelere karşı aynı Daimi yargıyı sergilemeye kendi mecbur hissetmiyordum bunun yerine duruma göre ve ananın gerektirdiği şekilde başkalarına Bir dereceye kadar umursamazca davranıyordu
Önceki alıntının devamı
Verdiğim bu örnek, Allah’a inanmanın getireceği çok yüksek kâr olasılığına karşı Allah’ı inkarın getireceği çok yüksek zarar olasılığını kıyaslayarak Allah’a inanmayı öğütleyen Pascal’ın (1623-1662) yaklaşımına benzetilebilir. Din felsefesi literatüründe “Pascal’ın Bahsi” (Pascal’s Wager) olarak bilinen bu yaklaşımın benzerini İslam düşüncesinde Hz. Ali (599-661) ifade etmiştir. Allah’ın varlığıyla ilgili delillerin önemine inanan ve bu konuda kitap yazan biri olarak, buna benzer bir yaklaşımı hiçbir zaman “Allah’ın varlığının bir delili” olarak ileri sürmedim. Öte yandan yukarıda verdiğim hayali örneğin iki sınıf için önemli mesajlar içerdiği kanaatindeyim. Birincisi, teist dinlere karşı bilinemezci (agnostik) bir tavır benimseyen veya onlarla hiç ilgilenmeyenlere mesajdır. Bu kesime; evin yanıyor olabilir (ahirette büyük pişmanlık yaşayabilirsin), az vaktin var (hayat geçiyor), bu önemli mesaja (teist dinlerin Allah ve ahiretle ilgili mesajına) kulağını tıkayamazsın, bir an önce eve gidip doğrusunu öğrenmelisin (bu mesajı değerlendirip kararını vermelisin), sonra çok geç olur, denilmektedir. İkincisi, teist dinlere inandığını beyan edip de, bu inançları doğrultusunda hayatlarında gereken değişiklikleri yapmayanlara mesajdır. Bu kesime; ev yanıyor (hayat geçiyor) ve bu yangını durdurma imkanı olduğunu biliyorsun (dinin hak olduğunu biliyorsun), bunu bilirken tavla oynayarak (dünyevi basit zevklere dalarak) evin yanmasına, malının ve çocuklarının kül olmasına (ahiret hayatının mahvolmasına) göz yumman büyük bir basiretsizliktir, diyen mesajdır.
Sayfa 38 - PDFKitabı okudu
Şaman olmak isteyen bir adam usta bir şamana kabul edilip edile­ meyeceğini sorarak başlar. Bu gerçekleşirse aday eve gider ve evinin güney cephesine huş ağacından çınar adı verilen perdeyi andıran bir sıra diker. Çınar sözcük anlamı itibarıyla "doğa'' demektir çünkü Doğa'nın kendisini temsil eder. Bu çınar kuzey ve güney
Reklam
Şair, "Eve dön," diyor, hangi eve dönelim. Rilke'nin Malte'si İncil'de bahsi geçen "Kayıp Oğul"a benzese de babasının evine dönmedi. Hayatını ve gördüklerini yeniden anlamlandırak Tanrı'sına döndü. Yüce Allah, "Dönüş banadır," demiyor muydu Kur'ân'da. Son ev belli ki ötedeki evdi. Fakat ara duraklar da var. Dünyadaki evler de dönülmeyi hak ediyor. ... Kendimize kavuşmak için sadece bir güzergâh var, o da evin yolu. Labirentin çıkışı değilse de kurtuluşa götüren kestirme koridor. Paspasın altında değil anahtar, boynumuzda. Oraya ulaşana kadar göğsümüzü yokluyor ince dişli metal. Evin yolunu yitirdiğimizde dibe vurmuyor, yüzeyde boğuluyoruz. Diyelim vurduk, orada bekliyor bizi annemizin duası. Diyelim vurduk, babamız omzumuzdan tutup ayağa kaldırmaya hazır.
İstanbul'dan Mektup
Canım, uzandığım yerden yazıyorum, yorgunum pek, aynada yüzümü gördüm, âdeta yeşil. Havalar soğuk, yaz gelmeyecek. Haftada otuz liralık odun lâzım, -----başa çıkılır gibi değil. Demin, sofada iş görürken,
46 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.