Yanmak aşığın canına minnettir .Yanmadan vuslat olmaz .
Aşığı mâşukundan ayıran mesafeler değil . Yeterince yanmayan kalbidir . Fâni varlığını aşk ateşiyle yakıp kül edenler için uzak ve yakın yoktur .
Arifi-billah'ın buyurduğu gibi " sevgi var olduğu müddetçe ayrılık diye bir şey yok eğer sevgi yoksa beraberlik hiç olmamıştır".
Cihanı hiçe satmaktır adı aşk
Döküp varlığı gitmektir adı aşk
Elinde sükkeri ayruğa sunup
Ağuyu kendi yutmaktır adı aşk
Belâ yağmur gibi gökten yağarsa
Bâşını âna tutmaktır adı aşk
Bu âlem sanki oddan bir denizdir
Âna kendini atmaktır adı aşk
Var Eşrefoğlu Rumî bil hakikat
Vücûdu fâni etmektir adı aşk
Hâk ilminde bu fani âlem bir ufacık damla ve bir küçücük sayfaymış ve insan bu ufacık sayfada ancak bir noktaymış.
O nokta ki içinden binlerce derya binlerce âlem ve binlerce sır gizlidir; işte bu âlem de o deryanın içinde sadece bir damla imiş.
Her kim ki bu sırrı anlayıp da insanlığın manasını bilirse insan odur yoksa insan cisminden görünen bu suretler ancak bir gölgeledir.
-Niyazi Mısrî
Cihanı hiçe satmaktır adı aşk
Döküp varlığı gitmektir adı aşk
Elinde sükkeri ayruğa sunup
Ağuyu kendi yutmaktır adı aşk
Belâ yağmur gibi gökten yağarsa
Başını ana tutmaktır adı aşk
Bu âlem sanki oddan bir denizdir
Ana kendini atmaktır adı aşk
Var Eşrefoğlu Rûmî bil hakikat
Vücudu fâni etmektir adı aşk.
Eşrefoğlu Rûmî
Aşk, şiddetli bir muhabbettir; fâni mahbublara müteveccih olduğu vakit ya o aşk kendi sahibini daimî bir azab ve elemde bırakır veyahut o mecazî mahbub, o şiddetli muhabbetin fiatına değmediği için bâki bir mahbubu arattırır; aşk-ı mecazî, aşk-ı hakikîye inkılab eder.
Bu fani hayatta, edebi olmaya layık ne kadar an ve saniye vardır? Gökyüzünde seher vaktinin renkleri, yeryüzünde altın renkli bir sabah, çiçeklerle, kuşların uyumuyla alkışlanan ilk aşk öpücüğü, sonsuz olmaya layık değil midir?
Konukların dolu olduğu, konuşmadan sessizce oturdukları, adeta birini beklerken ortalıktaki heyecanı elle tutulup gözle görülürcesine hissettikleri bir odada, elinde mum tutan adam ne güzeldir!
Elinde mum tutan, böylece odayı aydınlatan ve böylece karanlığı koğan adam ne güzeldir!
Mum tuttuğu için tepeden tırnağa aydınlanan, baştanbaşa ışık haline
Merhaba gökyüzündeki umut güvercinleri
Kimlerden ne haberler getirdiniz?
Filaman ucunda yanan gelip geçici sevdalardan
Bir anlık öfkelerden neler getirdiniz?
Köy meydanına yayılan üzümlü pilâv kokusu
İnek sütünden yoğurt ve erikli meyve suyu
Etin yanına dilimlenmiş biber turşusu
Vesaire saat kaçtı ve vakit belki bir esintiydi o zaman
Dilim
Aşk
“Cihanı hiçe satmaktır adı aşk
Döküp varlığı gitmektir adı aşk
Elinde sükkeri ayruğa sunup
Ağuyu kendi yutmaktır adı aşk
Bela yağmur gibi gökten yağarsa
Başını ana tutmaktır adı aşk
Bu alem sanki oddan bir denizdir
Ana kendini atmaktır adı aşk
Var Eşrefoğlu Rumi bil hakikat
Vücudu fani etmektir adı aşk.”
Eşrefoğlu Rumi
Fani kelime, dürüst mavzer aşkına, ey acı nasıl bir alışkanlıksın sen? Ey büklüm bükük, akantha yaprakları, kufi yazı. Ey yanık tapınağın susuğu, oğlancı imam, on yaşında kızlar seven tepegöz papaz, bu ne aşk, bu ne megalit ve dahi gastrit.
Kusursuzdur ya Allah, O'nu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan'dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir, ne layıkıyla sevebilirsin...
Öyleyse, aşkın beka ile olan ilintisinin onun sürekli arayış halinde olmasını ve menzilin ulaşılmazlığını gerektirdiğini söyleyebiliriz: Her menzil, bir sonrakinin uğrak yeri olabilirse arayış da sonsuza değin sürer: Onun bulunması ve ona ulaşılması dünyevî zeminde imkân dışına çıkar, tanımı ve tabiatı gereği öyle olur: Gerçi Kadiri mutlak, fenadan bekayı ve bekadan fenayı çıkarmaya muktedirdir. Böyle olduğu için, bu dünya zemininde yer almış olan fani bir kalpten, baki olan bir aşk fışkırışına yol bulunabilmektedir. Fakat kalbin, bu dünya zemininde, maşukuna mutlak biçimde ulaşabildiği söylenebilir mi? Yoksa bu dünya zeminindeki tecelliye de safhalardan bir safha, merhalelerden bir merhale mi demek gerekir?
Aşk; fani olanda sonsuz olanın parıltısını görüp sonlu olanı sonsuz zannederek tutulmanım resmidir çoğu kere. Eksik olanda aradığımız ve bulduğumuzu zannettiğimiz mükemmelliğin gölgesini gerçek sanmamızdır.