"Karanlık Oda"
Herkesin karanlık bir odası vardır; anahtarını kimselere veremeyeceği, içinde korkularını, ataletlerini, aşırılarını, uçlarını ve kimseninkilere benzemeyen travmalarla dolu bir odası… Korkular denilince 90’lı yılların sonunda ilk kez okuduğum Irvin D. Yalom’un Nietzsche Ağladığında adlı eserindeki; “Yirmi yıl düşündükten sonra korkuların
Montagu:Türk kadınları belki de tüm dünya kadınlarından daha özgürler
Pek çok Batılı ressam Doğu kadınını sadece harem ve hamam sahneleri içinde, erotik çağrışımlar içeren hallerde resmetmiştir ki bunlardan en ünlüleri Fransız oryantalist resim ekolüne ait ondokuzuncu yüzyıl ressamları Gerome ve Delacroix'ya aittirler. Bu ressamların çizdikleri Batının Doğuyu tanımlamakta ve onu bilmekte kullandığı oryantalist
Reklam
"Hayattan nefret etmek için yeterince sebebim var. Elbette bir başkası bunun aksine, hayatın çok güzel ve yaşanmaya değer olduğuna inanabilir. Bu noktada kimseye bir şey söylemeye hakkım olmaz çünkü iki farklı inanış ve iki farklı ahlâki çerçeve söz konusudur. Ancak aynı insan, her fırsatını bulduğunda o hayatın gerçeklerinden uzaklaşmaya çalışıyorsa işte o zaman iki yüzlülük yapmaya başlıyor demektir."
yaşmaya deyerese ölüm guzel
Yokluğun buz gibi soğuk Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... 'Üşüme' diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... 'Özledim' deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna,
Sayfa 457 - özlem ve ölüm
Dola­yısıyla aşkın o gizemliliğinden çok daha fazlası söz konusu olmalıdır. Belli ki her insan için fazlasıyla kişisel ve varoluşsal açıdan en önemli hadise ola­rak anlaşılır aşk; öyle ki kur yapmakta olan bir ast­rofizikçi için bile evrenin kökeni meselesi aşktan çok daha az ilgi çekicidir - hava durumundan bahsetmiyorum bile. Peki nefes alma, yeme içme, sindirim ve bo­şaltım için de aynısı geçerli değil midir? Çocuk­ken romanlardaki insanların neden tuvalete git­mediğini merak ederdim hep. Masallarda, opera­larda, tiyatroda, sinemada ve güzel sanatlarda da. Sanat, insanın bu en önemli, kimi zaman en acil, hatta hayati önem taşıyan eylemlerinden birini konu edinmemiş; bunun yerine aşk arzusunu ve acısını, aşkın bütün ön aşamalarını ve farklı bi­ çimlerini - o zamanlar tamamıyla feragat edilebi­leceğini düşündüğüm - olağanüstü bir ayrıntı ve çeşitlemeyle mütemadiyen ele almıştır. Neden insanlık tarihinde meme, vajina ve fallus kültü vardır da, dışkı kültü yoktur?
Japon araştırmacı Dr. Masaru Emoto, topladığı farklı su örneklerini dondurarak fotoğraflarını çekmiştir. temiz akarsulardan alınan örnekler çok güzel kristaller oluştururken musluk suyu kristal oluşturulmamış veya bozuk kristaller oluşturmuştur. Üzerinde "Sevgi", "Şükran" veya "Melek" yazılı şeyler de bulunan su dantel gibi güzel kristalden oluştururken "şeytan" yazılı şişedeki su, kapkaranlık bir delik görüntüsü vermiştir. Suyun farklı müzikler eve resimlere verdiği tepkiler de fotoğraflanmış, farklı görüntüler ortaya çıkmıştır. Televizyon, bilgisayar, cep telefonu ve mikrodalga fırından yayılan radyo dalgalarının suya etkisi fotoğraflandığında "şeytan" Sözcüğü karşısında elde edilen görüntüyle şaşırtıcı bir benzerlik olduğu fark edilmiştir. Dışarıdan gelen söz, müzik, elektromanyetik dalgalar ve görüntüler şişedeki suyu nasıl etkiliyorsa insan vücudunu oluşturan yüzde 70 oranındaki suyu da aynı şekilde etkiler. ***
Reklam
646 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.