Evet ; zahiren
her kabir aynı gibidir. Fakat, insaf ve iz'an ile düşünülecek
olursa, Fatih sultan Mehmet Han ile bekçi Hasan ağanın kabirleri bir olabilir mi ? Hz. Eba Eyyub-el-Ensari ile imam Hayri efendinin kabirierinin aynı olabileceği düşünülebilir mi?
imam-ı a·zam hazretleri ile, Sultanahmet camii imamının kabirleri bir midir? Diğer enbiya ile enbiya ve Resfıller sultanı
falır-i kainat efendimizin ravzaları bir olabilir mi ? Hangi
mübarek makam için: (Ravzamla minberim arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir) buyurulmuştur?
Demek oluyor ki, zahiren bir ve aynı gibi görünmesine
rağmen, muhtelif kabider arasında hakikatte büyük farklar
vardır. Bu cümleden olarak, laalettayin bir kimse ile bir veliyullahın kabirieri elbette bir değildir ve olamaz.
Hal ve hakikat böyle iken, Türkiye'de dini konuların en
yüksek mercii olarak bilinen Diyanet işleri Başkanlığının, istisnasız bütün türbelere astırdığı şu gaflet vesikasına bir göz
atalım :
MUHTEREM ZiYARETÇi
Kabir ziyareti, dinimizde sünnettir. Bu ziyaret sırasında
selam verilir ve ölünün ruhuna Kur'an okunur. Türbelere mum
yakmak, bez bağlamak, dilek taşları yapıştırmak, para atmak, Kurban kesmek ve doğrudan doğruya ölüden dilekte bulunmak, dinimizde yasaktır.
Kabirler, ölümden ibret almak için ziyaret edilir.
istanbul Müftülüğü
Merhaba Sevgili Kitapseverler
Bugün sizlere “Kurt Gecesi- İmparatoryum” ve “Şehzade- Hükümdarlık Satrancı” kitaplarını okuduğum yazar Gökhan Çelik’ in bir kitabıyla daha geldim: “ Fatih - Zaman-ı Veladet ”… Bu kitapta da , Fatih Sultan Mehmed' in şehzadelik dönemi ile İstanbul’un Fethi arası olaylar, gerçeğin ışığında bir kurgu ile
Fatih hakkında ben ne yazayım? O, kendi kendini zaten tarihe yazmış Birgün onun heykellerini dikeceğimiz muhakkaktır Ona heykeller de azdır İstanbul'a onun adını verip mesela "fatihkent" desek yine azdır.
Bernard Lewis’in de belirttiği gibi, “Türk” kavramı, İslamiyet’le öylesine eş anlamlıydı ki; bilhassa Osmanlı dönemindeki Müslüman ahali “Türk” diye adlandırıldığı gibi, bir gayrimüslimin Müslümanlığı kabul etmesi de “Türk oldu” diye ifade edilirdi. Bu durum, dünya Müslümanları içinde özellikle "sine-i selase" (üç kucak) denilen üç
Uzun metrajlı bir otobüs yolculuğundayım. Evet yine otobüs ve yine yağmur. Samiha Ayverdi'den İbrahim Efendi Konağı'na dair okuyorum.
Ben otobüse bindiğimde İbrahim Efendi hasta idi, yolculuğum sırasında vefat etti ve teşyi' eylediler. Hatta Hattat Aziz Efendi tarafından cel'î sülüs ile yazılmış kitabe-i.seng-i mezarını dahi
_Türkler, hür ve bağımsızdırlar. Gururları çok yüksektir. Gururludurlar fakat asilzadelik taslamazlar. Türklerin karakterinde büyük tezatlara rastlanır. Hem sert ve dik başlı hem de yumuşak ve sabırlıdır. Yırtıcılığı İskitlerden, yumuşaklığı da Yunan'dan almışlardır. Fetihçi ve cahil olduklarından bütün uluslara tepeden bakarlar. Aralarında