Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hatırlamak, bütün kusurları ayıklarken, unutmak bütün kusurları geri döndürüyordu. Belli ki unutulup da hatırlanmış bir fıtrat, bilinip de unutulmuş bir fıtrattan daha sahici oluyordu.
Peygamberler de bir beşerdir, insandır. Onların diledikleri an mucize denilen olağanüstü güçten yararlanmaları ve fıtrat kanunlarının dışına çıkmaları, Âdetullah'a ve sırr-ı imana ters düşer. Din sapık ideolojiler ve sapık rejimler gibi baskı ve zorbalıkla empoze edilemez. Baskı ve zorbalıkla empoze edilen sapık ideolojiler ve sapık rejimler zamanla yok olmuşlar; bundan sonra da yok olacaklardır.
Reklam
-Dünyaya gelen her canlı, tertemiz bir fıtrat üzere doğar ve dili dönünceye kadar da o hal üzere kalır; onu Hristiyan veya Yahudi yapan ise onun anne ve babasıdır! (Buhari'den nakledilmiştir)
Sayfa 115Kitabı okudu
" Ben Şems'ten önce üşüdüğüm zaman ısınıyordum, sonra ısınamaz oldum, zira Şems bana dedi ki; Yeryüzünde bir tek insan üşüyorsa sen ısınmazsın, aç bir insan varsa doyamazsın, acı çeken biri varsa uyuyamazsın." Aşk ateşini fitilini ateşleyen Şems'le mustaid fıtrat olarak okyanuslar gibi birbirlerine boşalmışlar ve el ele tutuşarak aşk zirvelerine doğru yürümüşlerdi.
Fıtrat
Allah'ı arama hissi, bütün insanların yaratılış ve fıtratına konulmuş ve bütün kalplere yerleştirilmiştir.
Fıtrat
Allah'a inanabilmek için en önemli mesele, fıtratın üzerine çekilen perdeleri kaldırmaktır.
Reklam
‘’ Diğer yandan, tevhid inancı insana mahsus bir inançtır. Bir güce ibadet ve kutsal bir varlığa (Durkheim’in ifadesi ile) ya da gayba (Kur’an’ın ifadesi ile) inanma duygusu, insanda fıtrî olarak mevcuttur. Bu fıtrat, baş tan beri insanla birlikte var olagelmiştir. İnanma ve ibadet duygusunun, insan fıtratında bulunduğunun göstergesi, bu duygunun devamlı olması ve her zaman ve her yerde yaygın bir şekilde mevcut olmasıdır. Tarihe baktığımızda, tümüyle ibadetten uzak yaşayan hiçbir millet yoktur. Yine, yeryüzünü gözden geçirdiğimizde görürüz ki ibadet, her yerde vardır. İşte bu durum, ibadetin fıtrî bir olgu olduğunun delilidir.’’
hal böyle olunca, kuran'ı okuma niyetlerimizin de kıblesi şaşmaya başlar. büyükler kuran'ı okumak için ramazanı perşembe-cuma gününü ya da cenazeleri beklerken, küçüklerin kaderine de ardımızdan bir okuyan olsun niyetiyle öğretilen bir kuran algısı düşer. bu yüzdendir ki anlamama üzerine inşa edilir kuran okumalarımız... hiçbir insan, hiçbir kitabı anlamamak için okumazken, Rabbinin kelamı olan hayat kitabını anlamadan okumayı yeterli görür.
son çare olarak kapılarını çaldığımız uzmanların cümleleri de, ancak Kuran'a uyduğu oranda derdimize çare olabilir oysa... lakin pek çoğumuz bu gerçeği göz ardı edip, güneşte aydınlanmak varken, asıl membaı görmezden gelip mum ışığına methiyeler dizeriz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.